- 964 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ
Değerli Dostlar, bu gün sizlerle, yazdığım medya organında yazdığım “içimden geldiği gibi” isimli yazımın bir bölümünü sizlerle de paylaşmak istedim. Edebiyat Defterinde bir yıla yakın bir zamandır bulunuyorum. Bu sitede şiirlerimi ve yazılarımı siz değerli dostlarla paylaşmaktan mutluluk duyuyorum. Her ne kadar şiir ve yazılarım profesyönelce olmasada, kendi çapımda birşeyler yapmaya çalışıyorum.
Ayrıca şair dostların şiirlerini okumaktan büyük mutluluk duyuyorum. Konumum gereği çok arzu etmeme rağmen her okuduğum şiire yorumlar yazamasamda okuyorum. Çünkü şiiri çok seviyorum.
Değerli Dostlar! Konumum gereği; dedim, dilerseniz kendimden bahsedeyim. Ben liseyi bile bitiremedim. Çünkü daha ilkokuldayken başlayan amansız hastalığım artık benim okula gidip gelmelerimi engellemeye başlayınca, lise birinci sınıftayken okulu bırakmak zorunda kaldım. Daha o dönemler de bana deselerdi ki, “bir gün gelecek resim ve şiir dalında, sanat adına, bir şeyler yapacak, sergiler açacak, şiir kitapların olacak ve bir yayın organında yazılar yazacaksın” asla inanmazdım. Çünkü bir gün geldiğinde yürüyemez olacağımı tahmin ediyordum ama sanatsal alanda bu gibi çalışmalar yapacağımı hiç düşünmemiştim. Ama yaşamın insanları nerden nereye getirdiğini bizzat görerek yaşadım.
Okul bitip günlerim evde geçmeye başlayınca öylesine diye başladığım çalışmalarımın beğenilmesi beni bu günlere getirdi. Her beğenilen çalışmam benim daha da istekle çalışmama neden olmuştur. Yaşam benden pek çok mutlulukları çalarken yerine bambaşka mutlulukları yaşattı diyebilirim. Ayrıca bu sanatsal çalışmalarım sayesinde öyle değerli insanlar tanıdım ve bu sayede sosyal bir çevreye sahip oldum.
Sanat yaşamım bana belki maddi olarak çok şey kazandırmadı ama kazandırdığı maneviyatı hiçbir şeye değişmem. Çünkü bu değerler benim mutluluk kaynağım ve ve çok anlam teşkil ediyor.
Hayatta hep şuna inandım. Kişinin hayatta başına ne gelirse gelsin, ne yaşarsa yaşasın, hangi konumda olursa olsun, hayata dair sorumlu davranmak zorundadır. Bunu yaparken de kendisi için yaptığının bilincinde olmalıdır. Çünkü yaşam insana sunulmuş bir armağandır. Bu armağanın her anını en güzel biçimde değerlendirmelidir. Kişi bunu başardığı sürece karşısına çıkacak olan olumsuzlukları lehine çevirebilir.
Ben engelli bir birey olarak tahmin edemeyeceğiniz zorluklar yaşadım ve halada yaşamaya devam ediyorum. Daha kötüsü de bu mücadelemde tek de değilim. Çünkü benim iki engelli kardeşim daha var. İşte bu zorluklar içinde hayata tutunmaya çalışıyorum. Her şeyimle ailem ilgileniyor ve benim tek yapabildiğim parmaklarımı kullanarak yazı yazmak, resim çizmek. Bir bardak suyumu dahi kendim içemiyorum. Buna rağmen hala bir şeyler üretmeye çalışıyorum. Çünkü bundan büyük mutluluk diliyorum.
Benim hayatta karşıma çıkan iki pencerem vardı. Bu pencerenin biri aydınlığa bakan, diğeri karanlığa bakan. Bunlardan birinden bakmayı tercih edecektim. Karanlık olan pencereden bakmayı tercih etseydim, her günümü ahla vahla geçirip, her halimden şikâyet edecek ve hep birilerini suçlayacaktım. Benim tercihim elbette ki aydınlığa bakan pencerem olacaktı. Çünkü aydınlık olanı tercih ederek her şeye rağmen umudumu yitirmedim. Elimde olanlarla yaşantıma kendimce yön vermeye çalıştım. Mutsuzluklarımı mutluluğa dönüştürmenin gayretini gösterdim. Her şeye hoş görüyle bakarak hayatı zorluklarıyla kucaklamaya çalıştım. Her zaman tebessüm ettim. Bu sayede yaşayamadığım güzelliklerin yerine başka güzellikler buldum. Öyle ki yaşamayı hayal bile edemediğim güzellikler, diyebilirim. Bu sayede herşeye rağmen yaşama sevincimi hiç kaybetmedim.
İnsan inandığı ve istediği sürece ve bu doğrultuda emek verdiği takdirde karşılığını olumlu yönde alabiliyor. Ben bu yönde aldığıma inanıyorum. Halimizden şikâyet etmek yerine kendi eksikliklerimize bakmayı öğrenmeli ve ne yapabileceğimizin gayretinde olmalıyız. Bunu başardığımız sürece kendimizle barışık olmayı başarabiliriz.
Herkesin hayatı sevgiyle kucaklamayı başardığı bir yaşam diliyorum.
Sevgiyle kalın…
www.emineusta.tr.cx