- 650 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
karalamalar(13)
ÖSS’ye hazırlanan oğlum,birkaç gündür serzenişte bulunuyordu."Öğrenci arkadaşlarının
velileri,çocuklarına rapor alıyormuş.Ben kayıtsız kalıyormuşum" diye.Koca metropolde
yalnızım.Kimseyi tanıdığım yok.Bürokratta değilim.Kıytırık bir pazarcıyım.Nereden,nasıl çevrem olur ki.Onun için de oğluma rapor almakta bayağı zorlanıyorum.Daha doğrusu bu
konu için teşebbüste de bulunmadım.Ama çocukta bir tedirginlik baş gösterdi ya.Okuldaki
devamsızlığını da son güne kadar kullanmış.O şansı da sıfır artık.Çırpınıp duruyordu.Yarış-
tan da kopmak istemiyor.İdeali,Hava Harp Okuluna gitmek.Tek düşüncesi göklerde uçmak.
Tercihine müdahale etmiyorum.Serbest bıraktım.Hatta zaman zaman da "Ne olursan ol da
önce insan olunuz" demekten de kendimi alamıyorum.Büyük olanı(abisi),doktor olmak için
ısrar etmişti.Liseyi bitirdikten sonra üçüncü yılda girebilmişti tıpa.Şimdi üçte.Onun için
çocuklarımın hiç birinde de ısrarcı olmadım.
Neyse oğlumun rapor işine dönersek.Dün(perşembe),rapor almama gerek kalmadığını sade-
ce okulda yönetimin hazırladığı rapor yerine geçecek form doldurup imza atmam gerekti-
ni söyledi.Yani rapor işi ortadan kalkmıştı.Rahatlamıştım."Madem öyle tezgahı beraber ku-
ralım sonra ben okula giderim" dedim.O sabah çadırı,tezgahı birlikte kurduk.Aslında işin
zorluğunu yakından görmesini istemiştim.İşin acemisi olunca zorlanıyor insan.Benim oğ-
lan da öyle oldu.
Bir saat sonra müdür muavinin kapısının önündeydim.Öğrencilerle konuşuyordu.Durumu
arz ettim.İçeri buyur etti.Biraz sonra bir kaç veli daha gelmişti.Onların da sıkıntıları ay-
nıydı.Konu konuyu açmışken konu nereden nereye geldi:
Zamanında velinin biri,çocuğunun durumunu görüşmek üzere okula geliyor.El ,kol haraket-
leri,külhanbey gibi tavırlar."Nasıl benim oğluma zayıf not verirsiniz" gibi dayılanmalar falan.
Müdür muavini dayanamıyor:
"-Affedersiniz sizin mesleğiniz nedir,sorabilir miyim ?
"-Hakim"
Öğretmenin orada tırsıyacağını sanıyor hakim bey.
Öğretmen ani bir çıkışla.
"-Yazıklar olsun senin gibi hakime.Sizin kurumunuza vatandaş gittiğinde senin yaptığın
gibi dayılansa ne yaparsın.Hemen tutuklamaya çalırsın.Çünkü siz devleti temsil ediyorsu-
nuz.Ben de burada devleti temsil ediyorum.Hareketlerinie dikkat edin."
Ondan sonra curcuna kopmuş.Birbirlerine girmişler.Yıllarca hakim bey okula gelmiş gitmiş.
Oğlunun son senesinde ise hocadan özür dilemiş:"-Siz haklıymışsınız" diye.
Öğretmen bu konuyu anlattıktan sonra biz velilere dönerek olayın yorumunu da kendisi
yapmıştı adeta:
"-Çok zoruma gitmişti arkadaşlar,hakim beyin tavırları.Eğer karşımdaki pazarcı olsa(ifade
aynen böyleydi) neyse...Toplum kurallarını bilmiyor diye es geçerdim.Ama karşımdaki pa-
zarcı değildi..."
Formu imzalayıp oğlanın rapor işini halletmiş olduk.Dışarı çıktığım zaman kendi kendimle
uğraşıp duruyordum.Demekki "pazarcılık" farklı katmanlarda değişik şekilde yorumlanı-
yordu...Aşağılık,hor görülen bir meslek miydi acaba...Alın teriyle kimselere muhtaç olma-
dan çalışmak gerçekten böyle mi değerlendiriliyordu...Dalgın yürürken kalabalığın arasın-
da çoktan kaybolup gitmiştim.Neyseki pazarcılığımdan hiçkimsenin haberi yoktu...
(30.04.2009 tarihli günlüğüm)
Ayhan SARIKAYA
YORUMLAR
Cok guzel bir konuyu ele almissiniz .Insanlarin alin terleri ile para kazanmasi neden ayip olsunki ,o gibi seyleri kendini bilmeyen soradan gorme densiz kisilik sahipleri yapar.Yasarken hersey bizler icin.
Zaten bu yuzden degilmidir hala gelisememis bir ulke halinde olusumuz.
Yaziniz cok mukemmeldi ,sizi kutlarim.Cocuklariniza basarilar.
Saygilarimla
sayın ayhan sarıkaya,pazarcılık elbetteki ayıp ya da aşağılık bir meslek değil.benim annem de yetiştirdiği sebzeleri pazarda satar.ilkokuldayken babmın mesleğini sorduklarında söylemeye utanırdım.inşaat ustası diyemezdim.şimdi bundan utandğım için kendimden utanıyorum.çünkü o beni o meslekle okutup devlet memuru yaptı.siz gurur duyulacak bir babasınız.ne güzel oğlunuzda emeklerinizi boşa çıkartmamış tıpa girmiş.dilerim bütün çocuklarınız üniversite okur.iş sahibi olur.
hakim işine gelince sıkıcı olmazsa kendi anımı anlatayım.bundan beş yıl önce ben işteyken kızımın başına koca bir televizyon düştü.yüzü darmadağın oldu.burnu kırıldı.kesikler içinde kaldı.çok acı günler geçirdik.olaydan üç gün sonra kızımı olayı unutsun diye çarşıya götürdüm.benden küpe istemişti.kuyumcuya girdik.sudeyi sandalyede oturtum.oo sırada yan tarafta bir adam da dolar alıyor.sudenin mor gözlerini şişmiş burnunu ve yüzünü görünce bana çocuğa ne oldu diye sordu.bende kısaca televizyon düştü dedim.doktora getirdiniz mi diye sordu.evet dedim.hangi hastaneye gittiniz dedi.sinirlendim.sonuçta tanımadığım bir adam değişik ukalaca bir tarzda sorular sorup duruyor.cevap vermek istemedim.küpe bakmaya devam ettim.aynı soruyu yine sordu.neden soruyorsunuz dediğim de kızdı.çocuğu ne hale getirdin bir de ukala ukala cevap veriyorsun demezmi.sen nasıl benle böyle konuşursun dedim.adam kuyumcudan telefonu istedi.4 tane ekip aracı çağırdı.ben cumhuriyet savcısıyım sorarım dedi.öyle sinirlendim ki acım bana yetmişti zaten.kim olursan ol bana ukala deme hakkını sana vermez dedim.insan önce kendini tanıtır geçmiş olsun der ondan sonra soracaklarını sorar dedim.kızdı bağırdı.gittiğin yerlerde hastane polisi yokmuydu dedi.seni salıveren doktorlar hakkında hastane polisi hakkında işlem yaptırayım da gör dedi.sudem korktu ağlamaya başladı.sonuçta polisler evime gelip inceleme yaptı.kızımla beni karakola çağırdılar.gittim.savcıya karşı gelmişsin dediler.devlet çocuğunuzu elinizden alabilir.düşünebiliyormusunuz,benim dünyaya getirdiğim,bakıp büyüttüğüm çocuğu devlet alabilirmiş.o sinirle devlet yetiştirme yurtlarındaki kızlarına sahip çıksın önce dedim.neler olduğunu izliyoruz..sonuçta gözdağı veridler güya.aynı olay bir daha gerçekleşirse tedbirsiz olduğum için kızımı alacaklarmış.polise savcıdan şikayetçi olduğumu herkesin içinde bana ukala dediğini söyledim.polis güldü şikayet dilekçesi zaten savcının elinden geçecek.memursun uğraşma sürülürsün dediler....hayatım boyunca bunu unutmayacağım.3 yaşındaki çocuğun ifadesini almaya kalktılar.şükürki kanun bilen bir insanım.pedagok olmadan ifadesini alamayacaklarını söyledim.çocuk zaten poislerden hep korkardı silahları yüzünden.bugün 8 yaşında kazayı unuttu ama polisleri asla unutamadı.böyle adalet var mı...ölünceye kadar adaletsizlikle savaşmaya yeminliyim.
yazınızdan dolayı sizi kutluyorum.kalbiniz ferah olsun.siz namusuyla yaşayan ender kalmış vatandaşlardansınız...selamlar
Ya aslında sanırım müdürün vurgulamak istediği şey biraz daha farklı ama nerden bilsin karşısında sizin gibi bir pazarcı olduğunu Ayhan bey..evet o hakimin aldığı eğiteme bakarsak,yaptığı hiç hoş bir davranış değil..
ama öyle bir ortamda sessiz kalmanız bence olgun bir davranış...yani saçma bir savunmaya da geçebilirdiniz...hey müdür nesi varmış pazarcının,gibisinden...
ee eğitim sadece diploma kolleksiyonu yapmakla olmuyor tabi...
kaleminize sağlık...
oğlunuza Allah zihin açıklığı versin...