- 754 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Önümüze Gelene Bir Tekme...
Çocukluğumuzdan, yaşantımıza, her daim bilerek ve isteyerek meyil ettiğimiz o hiddet ve şiddetkar tavır... Yani ‘’Önümüze gelene bir tekme’’!.. Kimi zaman arkadaşımızın, yani kardeşimizin arkasından gıybet ederek, dilimiz’den tekme savurduğumuz, kimi zaman ne yazık ki paranın hayatımıza kattığı hırsla, haksız kazanç peşinde koşmanın yada helalinden kazandığımızı har vurup, harman savurduğumuz ve kimi zaman da şeytani ve nefsi aldanışlarımızın öncülüğü ile savurduğumuz tekmeler...
Ama aslında attığımız her tekmenin, kendimize olduğunun farkına varamadığımız zamanlara ait bir oyundu bu… Biz attığımız tekmelerin, bizim canımızı yakmadığını düşünsek te… Hiç hesaba katmadığımız tekmelerin izi vardı üstümüz de… Hem de kendi ayaklarımızın baskısı var sızısında... Ve çoğu zaman attıklarımızdan da fazlaydı yediklerimiz… Oysa kaygısızca atmıştık her tekmeyi ve o an suretimizdeydi bütün memnunluk ve mutluluk hali…
Peki ya şimdi sızısını hissettiğimiz tekmelerin sahibi kimdi. Galiba bu sorunun cevabı, yediğimiz tekmelerin izlerinde gizli... Belki arkadaşımızın yüzüne karşı söylemeyip te, arkasından konuştuğumuz bir hatasının izi olabilir mi? Eğer öyleyse, tekme yemekle kalmayıp, arkadaşımızın ölüsünün etini de yemişiz, ne iğrenç demi, oysa bunu hiç tereddüt etmeden, halimizden memnun bir sıfatla yapmıştık...
Ya da o çok kazanıp, boş harcadığımız veya emeğini vermeden kazandığımız paraların izi olabilir mi... Böyleyse ise zaten bu yediğimiz tekme, deve de kıl bile kalmaz. Çünkü hakkına girdiğimiz insanın tekmesiyle mukayese edilemeyecek, sonsuz bir azap var daha sırada bizi bekleyen.
Ama belki de kılmadığımız namazların, okumadığımız Kuran’ın, tutmadığımız oruçların veya vermediğimiz zekatların vicdanımıza inen tekmesi olabilir mi… Eğer böyle ise, şimdiye kadar kendimize attığımız bu tekmelerden sıyrılmak ve sonsuz bir rahmete kavuşmak için, biraz daha müddetimiz kalmış olabilir. Peki hala ısrarcı mıyız kalan zamanımız da kendimizi tekmelemeye?
Artık tüm samimiyetimizi ve irademizi toplayıp, ayaklarımızı secde ucunda, dilimizi kuran başında, midemizi oruç aşında ve elimizi zekat başında görmenin vakti değil midir sizce de? Ya da devam mı etmeliyiz önümüze geleni tekmelemeye.
Hasan Sağcan
YORUMLAR
Kıymetli Kardeşim,
Şiirde olduğu kadar gördüm ki nesir de mahirsiniz. Çok güzel bir konuyu böyle değişik örneklemelerle ele alıp muhasebe etmeniz ve çıkarılan mizan sonun da da zarar hesabımızı gözümüzün önüne koymanız yazınıza farklı bir boyut getirmiş.
Özetle denilebilir ki yaşadığımız her günün bir mucize olduğunun farkına varmak için hala vaktimiz var.
Kaleminiz daim olsun. Saygılarımla...