- 1406 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
KADIN SANATÇIYSA
Kadın sanatçıysa yalnızdır. Sanatçı yıldızdır. Zaten gökyüzündedir. Ayakları yere değmez. O ışıltılı hayat korkutur çevresindeki insanları. Onun müsaade ettiği kadar yanaşabilirsiniz. Sanatçı ve kadın kelimeleri yan yana gelince erişilmezlik gelir erkeklerin aklına. Onun için kadın sanatçıların ayaklarına güller dökülür. Erkek eğer parası varsa belki onun verdiği cesaretle yanaşmak cesaretini bulabilir kadın sanatçıya. Ama onuda yüzüne gözüne buluştırır. Ya basına yakalanır. İşin ucunda playboy damgası yemek vardır. Erkek eğer maço ise playboy olarak anılmaktan hoşlanmaz. Yada işinden gücünden olur. Veya taşıyamaz sanatçının ününü, şöhretini. Kıskanır erkek kadın sanatçıysa. Kapatmak ister meyhane kapatır gibi. Gazino kapatır gibi kadın sanatçıyı tapulamak ister kendine.
Kadın sanatçıysa mağrurdur. Hüzün yüklüdür hazanları. Hazindir hikayesi. Flaşların önünde olmak, yalakalıklara kapılmamak için bir irade tapınağı olması gerekir sanatçı kadının. Kur yüklü mektuplar, ışıltılı pırlantalar, en pahalı arabalar, son moda kıyafetler, Avrupa ve Amerika seyahatleri, Paris, Londra ve Newyork geceleri… Hepsi hepsi kadın sanatçıyla bir arada gözükmek içindir. Hele bir de kızcağızın kalbini çaldıysa erkek. Üçüncü Dünya Savaşını kazanmış Amerika Cumhurbaşkanından daha büyüktür kendi nazarında.
Kadın sanatçıysa her dakika göz altındadır. Bu bir nevi rahibeliğin bir başka türevidir. İstediği zaman sokağa çıkamaz. Makyajsız kimseye gözükemez. Ev haliyle kapının ucundan burnunu bile gösteremez. Sokakta dondurma yiyemez. Gerçekten sevse, aşık olsa bile reklam dedikodusu yayılır kamuoyuna. Ailesi, geçmişi didik didik edilir. Yani anlayacağınız kadın sanatçıysa özel hayatı yoktur. Çocukluk aşkları bile bulunulur, sorgulanır. Ne zaman regl oldu, ne zaman bir erkekle beraber oldu. Herkes bilir.
Kadın sanatçıysa normal annelik yapamaz. Yaparsa basın karizmasını sarsar. Dalga geçer, alay eder. Çocuğunu okula götüremez. Öğretmenleri ile görüşemez. Çocuğunun okuluna gitse kıyamet kopar. Herkes çocuğuna torpil yapıldığını söylemesin diye okulun açılışında bile bulunamaz.
Kadın sanatçıysa aşık olamaz. Hayranlarının hayallerini yıkamaz. İşvereni bunu kesinlikle yasaklar. Reytin kaygısı ile evlidir kadın sanatçı. Aşkları hep sansasyonel olmalıdır. Aşık olduğu kişi en az kendisi kadar ünlü olmalıdır. Normal bir insana aşık olmak, sıradan bir ilişki yaşamak, herkesin görüldüğü yerde sevgilisiyle gözükmek kadın sanatçıya yasaktır.
Kadın sanatçı kimseye küfredemez. Ağlayamaz. Hastalanamaz. Kadın snatçıysa evlenip boşanması bile kurallara tabidir. Tatilini manejerinin söylediği yerde geçirmeye ve yedi kapıya duyurmaya mecburdur sanatçı.
Kadın sanatçıysa önce sanatçı sonra insandır. Kadın sanatçıysa barbi bebektir. Burnu kalkık dudakları mutlaka silikonlu olmalıdır. Bir giydiğini bir daha giymemeli, bir göründüğü yerde ikinci defa görünmemeli, altı aydan fazla aynı arabaya binmemeli, bazen sıra dışı davranmalı, bazen diğer sanatçı arkadaşlarını kötülemeli, hatta küfretmeli, kılığı, kıyafeti, evi, barkı, uygun değilse kendi aile fertlerinden uzak durmalı, gerekirse geçmişini unutmalı, hatta ve hatta soyadını bile değiştirmeli, takma adda kullanmalıdır.
Kadın sanatçıysa sanal bir insan olmalıdır. Her konuda birkaç kelam edebilmeli ama hiç aşırıya kaçmamalıdır. Kadın sanatçıysa ve halktan birini oynama konseptini rol olarak almışsa birkaç çocuk koruma derneğinin ve kadın derneğinin üyesi olmalı, bu derneklerin yararına ücretsiz konser vermelidir.
Kadın sanatçıysa mutlaka sarışın olmalıdır. Yani sarışın aptalı oynamalıdır. Bu mevzuu Marliny Monroe’den beri böyledir zira. Kadının sanatçı olması demek az yemek yemek, çok oynak ve fingirdek yürümektir.
Yani kadın sanatçı olma gibi bri hata yaptı ise yukarda anlattığımız kimine göre komedi kimine göre dram olan hayatı yaşamak zorunda bırakılır. Bu suçu işleyen bir kişi değil bir ekiptir. Bu ekip seyirci, yapımcı ve organiztör üçlüsüdür ki en yakın işbirlikçileride sanatçının sevgilisi ile anne ve babasıdır.
Kadın sanatçıysa suratı hep gülmelidir. İşte bunun adı da sanata yada seyirciye saygıdır güya. Oysa sanatçı da insandır sonunda oda üzülebilir, kızabilir, yalan söyleyebilir, sokakta dondurma yiyebilir, bisiklete binebilir, sevgilisiyle sarmaş dolaş sokakta dolaşabilir.
Ama nerde. Hepsi hayaldir. Kadın sanatçıysa küçükten başlamıştır şarkı söylemeye, keman çalmaya, resim yapmaya. Ailesinde en az birkaç tane aynı sanatı yapmış insan vardır. Hatta bazılarının kökünden kadınlar saraya gelin gitmiştir. Sultandır annaanne yada nene.
Kadın sanatçıysa bahşişi bol bırakmalıdır. Hesabı kendisi adına manejeri ödemelidir. Masasından kimse hesap ödememelidir. Sofrası daima kalabalık olmalıdır. En hit yerlerde gözükmeli, en trendi kıyafet ve saç modellerini kullanmalıdır. Gömlek değiştirir gibi sevgili değiştirmelidir.
Peki sorarım size bu anlattığmız kadın sanatçı ise bunun kadınlığı nerde kalmıştır. Yani kadın sanatçıysa artık kadın değildir.
İşte bir kadın sanatçı ile ilgili bir haber.
“Bu aralar Masum Değiliz dizisiyle ekranlarda olan Çalıkuşu’muz Aydan Şener, Fısıltı Gazetesi’ne verdiği röportajda, ‘Hülya Avşar ile Gülben Ergen’in yaptığı danışıklı dövüştür’ diyor; ‘Dizi mi yapacaklar, kaset mi çıkaracaklar, biri diğerini arar; ‘Sazanların önüne yem atacağım hazırlıklı ol’ der. Öteki de reklam için kabul eder. Şaşıp kalıyorum. ‘En’ lafı çok iddialıdır. Bunu ancak kompleksliler söyler. Bunlar şaşırmış kendilerini. Polemiğe giren bir kadın sanatçıysanız bir numarasınız anlamına geliyor sanki.’
Ben taş bile bağlanmış olsa her türlü oltaya atlayan o sazanlardan olduğum için, bu oltaya da geldim nitekim.
‘Bugüne kadar hakkımda birçok şey söylemelerine rağmen hep sustum. Polemiğe girmeye ne gerek var? Benim haricimdekiler kolay yolu seçti, car car konuştu. Ben zor olanı seçtim. Çünkü ekranda görünmek gibi bir kaygım olmadı. Magazinsel yaşamayacaksınız! Bu, ben başardığıma göre mümkün. Türkiye’de 20 senedir magazin desteksiz zirvede kalmayı başarmış, yalnızca oyunculuk yaparak star olmuş tek sanatçı benim. Kısacası asıl benim rakibim yok!’ buyuran Aydan Şener hanımefendiye sazanca dile gelerek; ‘Peki şu yaptığınız tam olarak nedir?’ diye sormaktan kendimi alamıyorum.”
İşte Doğan HIZLAN’ın kadın sanatçı Afife Jale hakkındaki düşünceleri.
“Trajik hayatlar, insanların ilgisini çeker. Hele bu bir kadın sanatçıysa. Yalnızlık, aşırı hassasiyet, terkedilmişlik, zirveden aşağıya yuvarlanış; birbiri içinde bir çığ gibi büyüyerek o kişiyi sembolleştirir.
Afife Jale örneğinde olduğu gibi.
Türk tiyatrosunda kadının yeri, sanatçı olarak bir kadının o dönem Türk toplumundaki portresi, çoğunluğun incelikten yoksun bakışı Afife Jale’nin biyografisinin ana unsurlarıdır.
Ben, onun için yazılanların, yaratılanların hepsinde, hayal dünyamızda ona ait olmayan acıları bile ona yüklediğimizi gördüm. Yazarın, yaratıcının hakkı olan düş gücüdür bu.
Afife Tiyatro Ödülleri’ni de üstlenen Halk Sigorta’nın bütün prodüksiyonun masraflarını üstlenmesi sanat severleri sevindirdi.
Hiç kuşkusuz, Halk Sigorta’nın sanat danışmanlığını yapan Haldun Dormen’in emeğini, bu alandaki uğraşını unutmayalım.
Afife broşüründe Haldun Dormen’in Sevgili Afife Hanım, diye başlayıp Bir Hayranınız diye biten mektubundan bir bölümü benim de anılarımı tazelediği için birlikte okumayı öneriyorum:
’Sizi hiç bir zaman tanımadım ama, çocukken perde ve sahne dergisinde ölümünüzle ilgili, Nusret Sefa Coşkun’un yazdığı bir yazıyı okumuş ve günlerce etkisinden kurtulamamıştım. Bir gün tiyatrocu olma hayalleriyle düşler kuran gencecik beynimde, Bakırköy Akıl Hastanesi’nde unutulmuş, kenara itilmiş, otuzdokuz yaşında beş parasız hayata veda etmeniz, o yaşımda bende garip duyguların oluşmasına neden olmuştu. Günün birinde sizin için birşeyler yapmak, duyuramadığınız adınızı duyurmak, cesaretinizi Türkiye Cumhuriyeti’nin sanatseverlerine tanıtmak ve sanat tarihimizde hak ettiğiniz muhteşem yerinizi almanızı sağlamak, bende önüne geçilmez bir tutku haline gelmişti.’
Sanırım Haldun Dormen, bu tutkusunu gerçekleştirdiği için mutludur.
Afife, ne kadar çok dost, tanıdık ölülerin anısını tazeledi.”
Sözün özü kadın sanatçıysa amatör olmalıdır. Profesyonellik kadının sanatçılığını öldürüyor. Zira sanat mideyi değil ruhu doyuruyor. Midesi boş olan bir milletin sanatı, sanatçıyı anlaması zor olduğu gibi, sanatçınında sanatını icra edebilmesi için aç bir milletin dikkatini çekmek için girdiği kılıklar ve oynadığı komediler hem sanata hemde kendi şahsi varlığına eziyet etmekten başka bir şey değildir. Helede erkek egemen bir toplumda kadın sanatçı olmaya soyundaysa, hele de o toplumun karnı açsa gözünün kadın sanatçının vücudundan başka bir yerini yani sanatını görmesini beklemek abesle iştigalden başka bir şey değildir diyorum
Ama yinede bu mevcut duruma rağmen sanatçı olmak için ülkemde yola çıkan Türk Kadınını cesaretinden dolayı alnından coşkuyla ve gururla, özgür iradesini sonuna kadar kullanma inadından vazgeçmediği ellerinden hürmet ve muhabbetle öpüyor ve kahraman kişiliği önünde saygıyla eğiliyorum
KAYNAK:Tırnak içindeki yazılar GOOGLE arşivinden alınmıştır.
YORUMLAR
internete yabanciyim ..birakalim egemen olsunlar da kaldim sanatci kadinsa ikilemektense ben insan kadinsa demekten yanayim kavramlar yigilir ustune alinda kalir bas kaldirmakla baslar yasamak ve en onemlisi kadinin kadina yaptiklaridir .kadin sanatci diye ezilmisligi tamlamak yerine bu ulkenin vatan haini sairinin cinsiyettine goz atalim ..onemlimi ezilmisligin cinsiyeti insan insan oldugu surece egemendir ..gerisi fasafuse saygilar
bastan sona dikkatlice okudum..oncelikle yoruma gerek duydugum baslik[ kadin sanatciysa].helede erkek egemen toplumda kadin sanatci olmaya soyunduysa] bence maddecili k kisilnin temel kulturunu olusturuyorsa kadin erkek diye ayirmak insanliga aykiridir.tabi bence ozellikle erkek egemen ligini ele almakla baslamak istiyorum/biraalim egemenlikleri daim olsun
Bunları yaşayacağımı tahmin ettiğim için 20li yaşlarımda yapılan teklifi reddetmiştim :))
Hiç pişmanlık duymadım bugüne kadar, şu yazınızı okuyunca doğru kararmış dedim bir kere daha..
Evet çok param yok/Evet herkes hayran hayran bakmıyor/ Evet Sevgili de değiştirmiyorum sıksık...
Ama mutluyum :)
Gerçekten yaptığınız işte bir numara iseniz ayağa düşmeye gerek kalmayacağı kanısındayım..
Ancak günümüz kadın sanatçılarına baktığımda ise ünlü olabilmek adına verdikleri ödünleri görünce ,yaptıkları işe de saygısını yitiriyor....
Tabii burda aile çok önemli destek olması ve kendi elleriyle güvenilir kişilerle görüştürmesi, belki sanatçı adayını pespayelikten kurtarır...
Sanırım bu konuda en şanslı olan babası büyükelçi olan sanatçı kızımız.. Kendisi istemesede babasının adı bir çok kapıyı açmasında klaylık sağlamıştır.
Doğru tespitleriniz sanatçı olmayı hayal eden gençlerimiz için bir klavuz niteliğinde, nasıl bir hayatın onları beklediğine hazırlıklı olmaları gerekiyor..
Gerçekten tahammül edebileceklerse bir adım atmalılar..
Not: Acı tecrübelerimden; çok samimi arkadaşım sezen aksunun vokalisti olacam, sonrada kaset çıkarıcam sevdasıyla,........ oldu , kadınların işi her alan da olduğu gibi zor.. aman dikkat diyelim :)