4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1110
Okunma
Ruhun dedektifi aynalardır. Kaçıp kaçıp saklandığın şehir gürültüsü seni korumamaya başlar aynalara sobelendiğinde. Utangaç olduğundan değildir geçmişin aynalardan bunca gizlenmesi. Aksine söyleyecek çok şeyi vardır ruhun sahibine. Sahip onu dinlemek isterse!
Senin unuttuklarını aynalar hatırlatır, arsız bir şamar vurup suratının ortasına. Ne olduğunu anlayamadan daha, yüzünün derin yollarını görürsün. Her birinden ne çok anı geçip gitmiştir oysa. Sonra saçlarında birkaç tel ile başlayan beyazların serüvenleri. Ne uğruna ağardıklarını en doğru aynalar söyler sana. Aklında saklanırken onca yaşanmışlık hatırlanmak için gözbebeklerinde selama dururlar. Ne zaman gerçekten baksan aynalara onlara bir çivi gibi alnının tam ortasına çakılırlar.
Sahteliğin metelik etmediği tek insan yapımıdır ayna... Ne kadar zoraki gülümsemen varsa eğreti durur onlar karşısında. Ve ne kadar yalanın varsa hayatında bir bir su yüzüne çıkar yansımanın perdelenen tınısında.
Ve sen sevgili kendim...Yerini yadırgar gibi yola çıkmış huzursuzluğun var olan huzuru kaçırmaya yetiyor. Ne zaman baksan şu insan yapımı yansımalara gözlerinde yaşlar birikiyor. Aldığın nefesin hakkını vücuduna geri ödeyebilmek için sahip olman gereken tek şey ‘farkındalık’. O da görmeyi reddettiğin görüntünün ışık yansımalarında var artık. Bilsen de, reddetsen de o orada acıtan gerçekler gibi duruyor. Git, barış önce kendinle, hayat farkında olanların etrafında dönüyor... Diğerleri zaten öldüğünü bilmeyen canlılar... Nasıl olsa bir gün onlarda bir camekanın ardındaki kendileriyle selamlaşacaklar...
Elif SEZGİN