- 1122 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAKAN'A AÇIK MEKTUP
Sayın Başbakan!
Sanırım hatalarını yavaş yavaş görmeye başladın.
Hatırla o günleri;
Kayıtsız şartsız Amerika’nın yörüngesine girmiştin. Karşılığında koltuklar vardı. Şöhret vardı. Başbakanlık vardı, iktidar vardı. Mensubu olduğun Milli Görüş hareketinin atmış olduğu temelleri ne kolay da düzlemeye çalışmıştın. Amerika’nın karşısında oluşturulmaya başlanmış olan alternatif bloku elinin tersiyle nasıl da iterek yıkmaya çalışmıştın. Hani o Cidde’de yaptığın konuşmayı hatırla. Din esasına göre hiçbir birlikteliğin olamayacağını ifade ederek yaptığın tahribatı…
Hani ilk bomba Müslüman kardeşlerimizin ocağına düştüğünde kasana girecek milyar dolarları bakanların ifade ederken, kendini nasıl da zafer kazanmış sanmıştın.
Gördün, orada, yani senin onayınla yapılan Irak işgalinde birbuçuk milyon kardeşimiz katledildi ama, senin kazancın hüsran ve vebalden başka bir şey olmadı. Şimdi “koalisyonda biz de varız” söylemini ağzına bile alamıyorsun.
Milli Görüş gömleğini nasıl da çıkarıp atmış ve onu küçümsemiştin.
Ama görüyorsun ki gömleksiz olduğun zaman açıkta kalan yerlerini koruyamıyorsun.
Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanlığı gibi bir vebali hala taşıyorsun. Çoktan bırakacaksın ama, bıraktırmıyorlar ki…
Kıbrıs’ta çözüm adına attırılan adımları düşün. Nasıl da zafer edasıyla takdim etmiştin? Şimdi geri dönüp baktığında nasıl kandırıldığını görüyorsun. Zaten aldatıldığını defalarca ifade etmedin mi? Ama verdirdiğin tavizlerin tamiri artık yok.
Bunların sayısını çoğaltmak mümkün. Ama küçük bir yazıya hangini sığdırabiliriz?
Son olaylara bak;
Davos’ta haklı olarak masaya yumruk vurdun. Ama sırtında bir gömlek olmadığından, arkanda önceden alınmış tedbirler olmadığından, nasıl da sabun köpüğü gibi söndü. Halbuki o çıkış devam etmeli değil miydi? Ama alternatif siyasetleri önceden hazırlamış olman şarttı, yapmadığından söndü. O günkü kahramanlığını nasıl da özlüyorsun, ama tekrarlama şansı vermiyorlar ki.
Daha dün Rasmussen denilen İslam düşmanını nasıl da sana kabul ettirdiler. Bir parmak bal mukabili. Ama o balı bile vermediler. Hırs ve pişmanlıkla nasıl soluduğunu görmesem bile biliyorum…
Ermenistan’ı dayattılar. Dağlık Karabağ konusunda senden taviz istediler. Obama cenapları ağzından baklayı çıkarıverdi. Soykırım demeyeceğine dair söz vermişti. Ama soykırımın daha ileri boyutunu kullandı. Verdiği sözlere inat. Baktın ki sırtını okşayarak sana neler yaptırmak istiyorlar, farkına varmaya başladın. Çığlık atıyorsun ama, geri adım attırmıyorlar. Kardeş ülkelerin çıkarlarını sana çiğnettiriyorlar.
IMF ye karşı yaptığın söylemleri nasıl da geri aldırıyorlar?
Sayın Başabakan!
Sanırım yavaş yavaş anlıyorsun sana devirttirdikleri çamların büyüklüğünü.
Ama dönemiyorsun. Tarih bilmemenin cezasını çekiyorsun.
Yörüngeye tedbirsizce girmişsin. Elini kolunu bağlamışlar. İstesen de çıkamıyorsun.
Her çabalamanda daha da batıyorsun.
Kasımpaşa’lı olduğunu en iyi ben bilirim. Davranışlarını en iyi tahlil eden kişi olduğumu bilirsin. Seni yanımda yıllarca çalıştırdım. Hücre yapılarını iyi bilirim.
Gel eninde sonunda atacağın şu adımı at da, bari bundan sonraki veballerden kurtul:
“HATA YAPTIM, YANILDIM, BENİ BUNCA VEBALE SOKTUNUZ. HAKKINIZDA NE KADAR YANILMIŞIM. BENDEN BURAYA KADAR… ALIN ATINIZI…”
Sayın Başbakan, ilerde bu adımı bile attırmayacaklar, hala anlamadın mı?..
www.ekremsama.com
YORUMLAR
EVET NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE FAKAT TÜRKLÜGÜ VE DÜRÜSTLÜGÜDE BILENE.FAAKAT BAZI INSANLAR VARKI TÜRKÜZ DIYE GECINIYORLAR YANI YALAN DOLAN HAKSIZLIK FESATLIK KÖTÜLÜK DÜSÜNÜYORLAR.biz müslimanlara sesleniyorum allah herkzi islah etsin allah herkeze akil fikir versin kimseyi bozmasin daima tükiyemizin arkasindad duralim derim.
nese-arzu tarafından 6/17/2009 11:45:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=38826
ekremsama
"BAŞBAKAN'A AÇIK MEKTUP"
Bu ibret tablosuna, şaşmadım desem; yalan olur...
"Ayağın taşa değerse, kalbini yokla"
Kendimi bildim- bileli bu sözü sınadım ve hep, doğru çıktı.
Yanlışımı, Allah; bana âyân ettiği için, her farkettiğimde şükrettim.
Hayâtımızda, yaptığımız işleri; toplama ve çıkarmasını yapmayı ihmâl ediyoruz... oysaki, hesap, bilincimiz dışında hep yapılıyor.
İnsanoğlunun çoğu vakit bilmeden günâhını alıyoruz; kişi, kendi kusurlarını, göremeye bilir... görüp de söylemeyenler, bu kusûra ortaktırlar.
Eğer, sayın yazarın dedikleri doğru ise, bu günâha ortaklığı kabullenmememiş demektir.
Pek sevmem bu sözü ammâ;"kral çıplak" demeyenler, kusurların mebâlini ziyâdesi ile üstlerine aldılar ki; eyvâh.
Enişte, kayınbirâderinden, oğluna kızını istiyor. Kayınbirâder:-"Kızım sana yaramaz" diyor. enişte: "Olsun. Oğlum kızını sevdi, kızını oğluma istiyorum" dedi. Baba kabûl etti ve kızını verdi. Yıllar geçti. Oğul, eşinin etkisi ile babayı terk etti ve oğul babası, yokluk içinde yaşadı; öldü.
Hâlâ hayret ederim; ne dürüst insanlar varmış... Öz kızı için bile, doğru söylemekten şaşmadı.
Geçenlerde, bu babanın yaptırdığı hayrat çeşmenin yapım târihini okuyup- resmettim: 1923
"NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE"
Selâm ederim.
Anı.
Atatürk, Mersin'e yaptığı seyahatlerden birinde,şehirde gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş :
- Bu köşk kimin?
- kirkor'un...
- ya şu koca bina ?
- Yorgo'nun
- ya şu?
- Salomon'un.. .
Atatürk biraz sinirlenerek sormuş :
- Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz?
Toplananların arkalarından bir köylünün sesi duyulur :
- Biz mi nerede idik ?
Biz Yemen'de, Tuna boylarında, Balkanlarda Arnavutluk dağlarında,Kafkaslarda, Çanakkale'de, Sakarya'da savaşıyorduk paşam...
Atatürk bu hatırasını naklederken :
- hayatımda cevap veremediğim yegane insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur, der dururdu...
Köymen, Hulusi; Atatürk'ü anmak kitabından, s. 260
ŞİMDİ ARADAN YILLAR GEÇTİ, OTURMUŞUM BİR KÖŞEYE
KENDİ KENDİME SORUYORUM:
- Bu gemi kimin?
- BAŞBAKAN'IN OĞLUNUN.
- Bu televizyonlar kimin?
- BAŞBAKAN'IN ARKADAŞLARININ.
- Bu kaçak villa kimin?
- BAŞBAKAN'IN ANASININ.
KENDİ KENDİME KIZIP:
-Peki sen ne yaptın? diye kendime soruyorum.
- BİZ NE Mİ YAPTIK? BİZ TERÖRLE MÜCADELE İÇİN CANLARIMIZI VERİP
YILLARIMIZI DAĞLARA GÖMÜYORDUK,
ONLAR KOLTUĞU PARAYA, ONLAR TERÖRÜ PARAYA,
ONLAR HALKIMIZIN ÇARESİZLİĞİNİ PARAYA TAHVİL EDERKEN!
anlayana sivrisinek saz
anlamayana davul zurna az demişler.
saygımla.