7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
5109
Okunma
c)Reel Sosyalizm Gerçeği ve Çöküşün Nedenleri
Reel sosyalizmin çöküşü çokça tartışıldı ve nedenleri sıralandı.Fakat asıl gerçeklik fazla dillendirilmedi.Çöküşün emperyalizme karşı sosyalizmin başarısızlığına bağlandı.Oysa sosyalizmin başarısızlığı ve sosyalizmden kaynaklı bir başarısızlık değil,kendi içinde sosyalizmi yanlış uygulamada kaynaklandığı görmemezlikten gelindi.Aslında bir tarafın zaferi ve bir tarafın yenilgisi yok ortada.Doğrusu sosyalizmi gerçek anlamda uygulamaya sokulmaması ve sosyalist gerçeğin göz ardı edilmesi sonucu yaşanan bir çözülüş olayı vardır.
Aslıda sosyalist toplumu ortaya çıkaran;çalışanların emeği ve kendi emek güçleriyle doğal gelişim içinde olmalarıdır.Bu doğru bir demokrasinin uygulanmasından tutalım,üretimin doğru paylaşımı,bireyin toplumsal üretim içinde aktifleştirilmesi,ideolojik moral bakımından bir yeterliliğe ulaştırılmasıyla mümkündür.Sosyalimde esas olan budur ve sosyalist toplum gerçeğini ifade eder.Reel sosyalizmde ortaya çıkan temel sapmaların başında bu gerçeğin göz ardı edilmesidir.Yani sosyalist toplumu,insan faktörünü ve sosyalist kişiliği yaratma gereksinimi pek duyulmuyor.Bunlar sosyalizmde en öncelikli gelen nitelik sorunlarıdır.Bu olgular yaratılmadan sosyalist gerçeklikten bahis edilemez.Ama reel sosyalizmdeki duruma baktığımızda tam tersi bir muhteva ve yaklaşım karşımıza çıkmaktadır.İnsanlar ve sosyalist toplum dedikleri,çok korkunç bir tüketici konuma getirilmiş,sosyalizm bir nitelik olayı olarak değil,bir nicelik durum olarak ele alınmıştır.”Dünyanın üçte ikisi veya şu kadarı sosyalist kesim” gibi değerlendirmeler yapılıyor.Ülke ve sayı çokluğu ele alınıyor.Dünyanın şu kadarı,bu kadarı sosyalisttir mantığı doğal olarak sosyalist toplum gerçeği ile bağlaşmıyor.Böylece sosyalizmde nitelik yan ikinci plana atılarak geliştiriliyor.Nicelik çokluğa takılıp kalınıyor.Oysa sosyalizmde asıl amaç proletaryayı ve sosyal yaşamı nitelikselleştirme ve geliştirmedir.Asıl belirleyici olan bu olması gerekirken,yapılmayan da budur.Bu yaklaşım insan faktörünü ve sosyalizm gerçeğini göz ardı etmektir ve asıl temel sorunu aşındırmadır.
Sosyalist devrimi koruma adı altında duvarlar örülüyor.Bloklaşmalar,antlaşmalar giderek emperyalizmle ekonomik ve silah yarışı içine giriliyor.Bu da sosyalizmin gerçek özüne uymayan bir gelişmeyi ve yaklaşımı ortaya çıkarıyor.”Kapitalizm yüzyılın(20.yy) sonuna varmadan aşılır.Son aşamasında hızlı bir çözülmeyi yaşayacak,hatta komünizme de geçebiliriz” deniliyordu.Hatta sosyalizmden komünizme geçiş ilanı yapılmıştı.Bunun bir yanılgı ve sapma olduğu ortaya çıktı.Aslında bu yaklaşım insanların kurtuluş ütopyasını saptırılmasıydı.Çünkü reel sosyalizm mevcut durumuyla bir yandan kapitalizmle daha geri bir konumu yaşarken,diğer yandan da komünizmi kurduğunu iddia ediyordu.Oysa bu yanılgı sonucunda çöken kendisi oldu.Burada ortaya çıkan en temel yetersiz yaklaşım şu;emperyalizme karşı daha yoğun bir ideolojik-politik ve siyasi mücadele verilebilinirdi.17 ekim devriminin ruhuna ve ilkelerine bağlı kalınaraktan,daha da derinlikli hatta iç içe mücadele vermek mümkündü.Zaten bir çok yönüyle emperyalizmin o dönem mahkumiyeti de sağlanmıştı ve haklar nezdinde her bakımdan teşhir olmuştur,böylece emperyalizmde açılan gedikler daha çoğaltılabilirdi.Çin,Vietnam,Küba örnekleri tartışmasız çoğaltılabilirdi.Emperyalizmin o dönemdeki bunalımı daha da derinleştirilebilinirdi, ama yapılmadı.Bunun yerine emperyalizmle arasında duvarlar ördü.Rekabet ve silahlanma yarışına girdi.”O ne yapıyorsa,ne geliştiriyorsa bende aynısını yaparım,geliştiririm” mantığıyla hareket edildi.Emperyalizmin nükleer tahdidine karşı,nükleer silahlar geliştirildi. Böylece sosyalist refah,sosyalist gelişmişlik,sosyalist toplum düzey bir yana bırakılarak boğuntuya getirildi.Demokrasi ve ideolojiye dayalı birey ve toplum geliştirilmedi.Kapitalist tüketim kalıplar aşılmadı.Zira bu durumlar oldukça ideolojiye ters düşen durumlardır.İdeolojik tasarıma dayalı gelişme yakalanmadığı gibi,sosyalist ideolojiye fazla önemde verilmedi.
Oysa insanın tarihsel gelişimi tümüyle ideolojik tasarımlara dayalıdır.Toplumsal gelişmeler böylece sağlamıştır.Bunun göz ardı edildiği dönemlerde toplum ciddi duraklama evrelerini yaşanmış ve tüm gericiliklerin hortladığı dönemler olmuştur.Genelde ideolojiyi esas alamayan ve buna dayalı gelişmeyen toplumlarda gerileme,çözülüş ve toplumsal bunalım yaşanmış,ağırlıkta yozlaşma ve çürüme ortaya çıkmıştır.İnsan kesinlikle ideoloji ve moral olmadan gelişemez.