YALNIZLIĞIMDA YEŞERECEK,BAHARIMIN YAPRAKLARI
Sevip te kaybettiğim insanları anımsamaksa içimi yakıyor.Sevgilere ödüller verilmesi gerekirken böylesine ağır cezalar verilmemeliydi..Aslında verilen bir ceza olmasa bile..Sevgilerden,dostluklardan uzaklaşmış olmam, bana verilen bir ceza gibi geliyor.Kaybettiklerimin asla kazanma şansımın olmamasını bilerek yaşamayı sürdürmeye mecburuz..Sevgiden,bir daha asla mutlu olamıyacağımı bilerek gülmeyi denemeyi hiçbir zaman ihmal etmeyeceğim.Ulaşılması imkânsız bir yerlerde olduğunu bilerek sıradan olanlarla birlikte olacaksın..Çok zor gerçekten,hayatı tanımak,insanları tanımak,tanıyıp devam etmek çok zor..
Derdini anlatabileceğin,içini dökebileceğin boynuna sarılabileceğin,dostluğunu paylaşabileceğin yürekli kimse olmasa bile her şeye rağmen hayatı devam ettirebilmek çok zor..Sürekli düşünmekten,duygularımın yoğunluğundan bitkinim.Yeryüzünde de gökyüzündeki kuşlar kadar özgür kanatsız kuşlar var..Kuşlar için biz insanlar nasıl da önemsiz varlıklarız. Onlar için bilinmeyene varmak önemli. Kuşlar özgür olmalarının yanında en yalnız canlılardır da.Üç noktada özgür olmanın bedeli uç noktada yalnızlık mı? Yeryüzündeki kanatsız kuşlar gökyüzündeki kanatlı kuşlar kadar yalnızlar mı??
Günlerce, haftalarca, aylarca hatta yıllarca izini sürdüm sevginin , sevdanın,dostluğun ve kardeşliğin..Sonunda ise pek çok insana korkunç gelebilecek böylesine yoğun bir yalnızlığın içinde buldum kendimi..Bir insanın kendini tanımlayacak karşı cinsini bulamaması,sevgiden yoksun kalması ve eksik olarak yaşamını sürdürmesi hiç zor değil bence..Hayatta bazı kapılar çok zor açılıyor.Hatta bazen kapıları açmak imkânsız görünüyor.İnsan çoğu zaman vaz geçiyor.Benimde bunu başardığım kapılar oldu.Açılan her kapı beraberinde yeniden açmayı istediğim başka kapalı kapıları getirdi.Yeryüzünde var olan açık veya kapalı bütün kapılara bir kez daha “Merhaba.”
Yeryüzünde bir çok istemediğimiz olaylara şahit oluyor,ve duyuyoruz..Dünyada aslında olmaması gerekirken hep olmaya devam eden haksızlıklar beni çok korkutuyor.Korkuyorum..Yalnızlığın bana hissettirdiği en güçlü duygunun korku olduğunu düşünüyorum.Bundan sonraki hayatımda geçmişimden öğrendiklerimle,bugünkü savaşımla,amaçlarıma düşlediğim güzel sonlarıma doğru yol almayı istiyorum.Bıraktıklarımı hatırlamayarak ,bıraktıklarıma ise dört elle sarılarak yeryüzünde uçmayı sürdürmek istiyorum..Beni tek başıma benimle bırakan bütün dost bildiklerime teşekkür etmek istiyorum.T ek başına olmaktan korkmamayı,tek başına kazanılan her şeyin imkânsızı başarmak olduğunu,tek başına sürdürülen bir hayatın içinde de mutlu olunabileceğini onlardan öğrendiğim için onlara sonsuzca teşekkürlerimi sunuyorum.
Kardelen adındaki arkadaşımın bir zamanlar bana söylemiş olduğu sözleri anımsıyorum..
· İnsan ruhunda açılan yaraların yanında bedensel acıların ne önemi var ki. Bedensel acılar gelir geçerler unutulurlar.Oysa ki mânevi acıların bıraktığı izler yaşam boyu silinmezler.Kardelenin sözleri ne kadar da doğruymuş..geçmişte yaşadığım hangi bedensel acı,bugün yeniden hayatıma giriyor ki..Oysaki geçmişte yaşadığım mânevi acılar bugünde hayatımda.
· Her şeyi boş bulup yaşamdan kopmayı istediğim insanlar…kendimi boşluğa bırakarak ölmeyi düşlediğim anlar..Yaşamda umut etmek her şey demekmiş. Umut biterse yaşam da bitiyormuş.Adı olmayanların kazanmalarını istemiyorum.Adı olan benim ve yine adı olan sizlerin kazanmanızı istiyorum..Kazanmak ve kazandırmak için yaşamayı,mutluluğu aramayı seçiyorum..
· İnsanların duygularını içlerine atmalarının nedeni, dışa vurulduğu anda duyguların azalmasından korkulmasımıdır??
Sevgim ve saygımla.
İsmail SEZGİN
YORUMLAR
Bazen çok acımasız olabilen hayatın en derinlerini gördüm yazınızda. Nasıl da içimi döken bir yazı dedim sessizce kendime. Ayrıştığım tek konu; benim "KORKMUYOR" olmamdı. Çünkü ben hayata tutunuşumdan, anlamlı nefes alışımdan eminim. Hayatın ve sevginin gerçek anlamını bilemeyen, anlayamayan, duyumsayamayanlara acıyorum sadece. Ben istemdikçe kimse bana zarar veremez. Çünkü öncelikle "BEN", "BENİM" ama asla bencil değilim.
Hayat içinde, boşlukla uçan yada uçtuğunu sanan içeriksiz, boş beyin ve sevginin anlamını özümseyememiş boş yürekler beni acıtmıyor artık. Duygularım ve ben yetiyorum kendime. Öyleleri için üzülmek bile bir iltifattır? Değer mi sizce?
Duygular gerektiğinde dışa vurulmalı bence. Gönlümüzü duygu hapishanesine çevirip, kendimizi mahkum etmek asıl korkaklıktır. Anlamayanlara emek vermeye değmez, es geçmek lazım. Bir gün mutlaka anlayan biri olacaktır. UMUT bunun adıdır ve içeriği dolu bir kavramdır. "UMUT" a evet, "KORKU"ya hayır diyorum.
Derin bir hayat okuyuşu içeren güzel yazınız için kutluyorum sizi. Saygılarımla.
lizaliza tarafından 10/6/2009 11:37:40 AM zamanında düzenlenmiştir.