- 911 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DİL BİLMEMEK NE KÖTÜ
Kırgızistan’a yeni gitmiştim.İlk iki gün Bişkek’te misafir olduk.Daha evvel görevli giden arkadaşlar bizleri çok güzel misafir ettiler.Onlara minnettarlığımı belirtmeden geçemeyeceğim.Hepsinden de Rabbim razı olsun.Evrakları tamamladıktan sonra görev yerlerimiz belli oldu.Ben Bedir Hoca ile Narın’a gidecektim.Ben Narının Aktala ilçesine tayin edildiğimi sonradan öğrendim.Görev yazılarımızı aldıktan sonra garajdan bir taksi kiralayarak yola koyulduk.Tabiki bu işlemleri Ali Uysal ve Halit hocaların yardımlarıyla yapıyorduk.
Arkadaşlar taksici Nurlan ile sohbet ediyorlardı,ben ise sadece Türkçe’ye yakın olan kelimelere anlam vermeye çalışıyordum.Yollar Bişkek’ten uzaklaştıkça ovaları geride bırakıyorduk.Adını bir Türk komutandan aldığını daha evel okuduğum Çüy ovası artık geride kalmıştı.Dar boğazlardan ,dimdik yola inen dağlardan kıvrılarak gidiyorduk.Derken Koçkor ilçesine vardık.Bu ilçe,etrafı dağlarla çevrili doğal bir kale görünümündeydi.Düz bir arazinin tam ortasındaki bu ilçenin kenar mahallesinde Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapmış olduğu camide namazlarımızı kılıp görevli arkadaşla tanıştık,yolcu yolunda gerek diyerek yola koyulduk.
Düz arazi bitmiş,tekrar sarp dağların arasından,virajlı yollardan gidiyorduk.Biraz daha gitmiştik ki,asvalt yol bitti.Mucur yollardan yokuş yukarı gitmeye başladık.Ben arkadaşlara endişeli bir şekilde bakmıştımki Ali hoca,daha ne gördün ki göreceğin geride demez mi?Zannettimki gökyüzüne ulaşmaya az kaldı.Sisli dağlardan aşıp nihayet yolumuzun ucu aşağı dönünce derin bir oh çektim.Yollarda bize bazen bir otomobil,bazende Çin den mal taşıyan tırlar eşlik ediyordu.
Nihayet Narın’a varmıştık.İlk gördüğümde Amasya zannettim.Yeşillikler içerisinde bir şehirdi.Uzun ve geniş bir cadde etrafında sıralanmış apartmanlar,bakımsız yollar,aynı tip boyasız ve sıvasız evler,bütün duvarlar aynı.Derken sarı kırmızıya boyanmış bakımlı bir binanın bahçesinden içeri girdik.TÜRK KOLEJİ(TURESKİ LİTSEY) dedi taksici.Arkadaşlarla oraya indik, lise müdürü Mehmet Bey bizi çok sıcak karşıladı,diğer öğretmen arkadaşlarla tanıştırdı.Arkadaşlar Mehmet Bey’e bize yardımcı olmasını ev bulmasını tenbihleyip müsade istedi.Beraberce Kazıyat dedikleri İl Müftülüğü’ne gittik.Evraklarımızı teslim ettik,beni Aktalaya yollamayacaklarını,Narın’da ihtiyaç olduğunu belirtmeleri adeta beni havalara uçurdu;çünkü Aktalada tek bir Türk’ün dahi olmadığını lisede söylemişlerdi.Arkadaşlar müftü ve yardımcısıyla kırgızca konuşurken bir bir şey anlamadan bakıyorduk.Ali ve Halit hocalar bizi liseye bırakıp Bişkek’e döndüler.
İki gün lisede misafir olduk,öğretmen arkadaşlardan Manisalı Salih Hoca,Samsunlu Tekin Hoca,Konyalı Mustafa Hoca ve diğerleri bize çok yakınlık gösterdiler,lisede Türkçe konuşulması üstelikte memleketimizden yedibin kilometre uzakta olması bizi çok sevindirdi;ama biran evvel bir ev bulmamız gerekiyordu,iki gün sonra ramazan başlayacaktı.MÜftü yardımcısıyla birlikte sokak sokak ev aramaya başladık.Nurbek bizi uyardı,yabancı olduğunuzu anlarlarsa çok fahiş fiyat isterler siz uzaktan beni takip edin,diye taktik verdi.Derken hayli yorulduktan sonra bir ev bulduk.Ev sahibi bayan atmış yaşlarında bir ece(abla)kırgızca öğrendiğim ilk kelimelerden biriydi.Bu gün evin bir odasını bize tahsis edebileceğini,ertesi günü Bişkek’e göçeceğini söyledi.Nurbek’le kabul ettik,liseye geldik.Valizlerimizi eve bırakıp müftülüğe döndük.Nurbek ece ye bizi akşam namazından sonra getireceğini söylemiş,ece de bolot(olur)demişti.
Akşam namazını kılıp eve geldik.Kapıyı çaldık,Gim bul (kim o)diye sordular.Türk diyebildik,kapı açıldı.Odamıza girdik,iki kanepeye yataklarımız serilmişti.Üzerine oturduk ki kapı açıldı.Ece bize bazı işaretler yapıyordu,el hareketinden bizi başka yere almak istediğini anlamıştım.Bedir hoca sessiz, az konuşan bir arkadaştı.(nerden bilecektimki benden daha çabuk dil öğrenmeye gayret edeceğini?)
Ece bizi mutfağa aldı,daha önce görmediğimiz iki kız bize koş kelinizder(hoş geldiniz) deyip hizmete başladı.Hazırlanan yemekleri yemeye gayret ediyorduk;çünkü bizim damak tadımızdan farklıydı.Yemek yerken bir yandan da acaba evde erkek kimse yokmu diye düşünüyordum.Daha fazla dayanamadım ve ece erkek yokmu?dedim.Ece bana garip garip bakıp,tüşüngen cokmun dedi.Kaşık elimden düştü zaten gönülsüz yediğim yemeği yiyemedim.Ben de başka şey bulamadında mı erkeğimi soruyorsun gibi anlamıştım.Bedir hoca bana neden sordun;ben sana söylemeyi unuttum burada kadına erkek yokmu diye sorulmazmış demesinmi.Ben daha da bozulmuştum.Tavan başıma inip inip kalktı.Yemek duasını yapıp kalktık.........
Aradan birkaç gün geçmişti ki Türkçe bilen daha doğrusu ilahiyatı Türkiyede okuyan birinci müftü yardımcısı Tınarbek’le tanıştık.Bizim geldiğimizde o köyündeymiş.Tınarbek bizden biriydi sanki,kırk yıllık dost gibiydik.Olayı Tınara anlattığımda gülmekten yerlere yattı.Gülecek ne var bunda? diye sorduğumda hocam kadıncağız sana ’seni anlamadım’demiş demezmi.Bu sefer gülme sırası Bedir Hocayla bana gelmişti.Kırgızca’yı iyice öğrendiğimde eceye o günü hatırlatıp çok üzüldüğümü söylemiştim.O da herhalde hoş olmayan bir söz anlamına geliyor ki bu sözüm bu kadar üzüldü diye düşünmüştüm ve bende üzülmüştüm dedi.
Şimdi aradan tam dört yıl geçti.Bişkek te hizmete devam ediyorum.Yakın dostlarım,Kırgızcayı birçok kırgızdan daha iyi bildiğimi söylüyorlar(çünkü onlar genelde Rusca konuşuyorlar). Merhum Cengiız Aytmatov’un cenazesinde televizyonlara kırgızca ropörtaj verdim.İzleyen arkadaşlarım çok güzel konuştuğumu belittiler.Ev sahibem olan eceyle bazen karşılaşıyoruz,ben hemen tüşüngen cokmun dediğimde başlıyoruz beraber gülmeye.....
Evet aynı soydan olmamıza rağmen birbirimizi anlayamamak ne kötü değilmi?
TEK DİL,TEK YÜREK ,TEK TURAN MÜMKÜNMÜ ? EVET ÇOK YAKIN...
YORUMLAR
Yüzlerce insanı biraraya getirseler şu müslüman diyebilirim ,bir şekilde aynı din aynı soydan olanlar birbirlerini tanırlar.
Her şeyde mutlaka hayırlar gizli .
Ayrıda olsa dillerimiz.
Her hangi birinin canı acısa duyunca bizlerinde acır .
Bir elin parmakları gibidir.
Aynı soydan ayni dinden olanla.
r Aynı olmasada dilde dinde özde biriz yüreklerimiz aynı mefkureyle çarpar .SAYGILAR