- 846 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Aşkın Ruhu
Aşk, kalitesi belgelenmiş en eski gerçektir, yaşanması bir türlü başarılamayan. O dumanlı bir daǧın tepesinde karabuluttur yamaçlardan saǧnakları tepemize bir temmuz sıcaǧında indiren, ipek gibi saçlarımıza dokunan bir damla. Belki bir duygunun durgunluǧunda deniz vurgunudur bizi kıyıdan önce denizin içlerine doǧru çeken ve nefesimizi bitirdiǧinde ölümüzü karaya vuran.
Oysa bütün aşklar kendi kendimize yaşadıǧımız ve yine kendi içimizde ördüǧümüz sepetin içindeki ruh halimizin dengesiz dalgalanmalarını dengelemek isterken, dengelerimizi altüst eden bir yumruktur yüreǧimize inen. Herhangi bir mevsimde, yeri ve zamanı önceden tespit edilemeyen ve meterolojisine asla güvenemeyeceǧimiz gönül siboplarının (ventillerinin) kırılmasıdır. Diǧer bir söylemle, akımı fazla olan bir elektrik telinden akan elektrik enerjisinin yüksek gerilimlerden dolayı patlayan gönül sigortamızdır bize haber vermeden akıp gelen. Kontrolsüz bir yaşam döngüsüdür kendi dengesizliǧiyle gönlümüzde bir denge yaratmak isteyen. Burada acınması gereken asıl önemli nokta zavallı gönüllerin tahribatıdır. Her gönülün yaşamda en azından bir defa bu kamyonun altında kalarak ömür boyu can çekişmesidir demek belkide daha doǧru bir tanım olabılir, ama ölmekle yaşamak arasında can çekişerek yaşamak ölmekten daha kötü olduǧuna göre, aşk bir kangrendir gönlümüzdeki yaraları deşen, desek herhalde yalan söylemiş olmayız, deǧil mi?
Yaratıcılıǧı bir dikdörtgenin bilgilerinden edindiǧimiz bilgiler gibi gerçektir biz bu gerçeklere inanmasakta. Bu onun koyduǧu kesin kuralların elbetteki matematiksel hesaplamalarla yapılamayacaǧını bize açıklasada bununla gönlümüzü avutup kendimizi korumamız da imkansızlaşacaktır. Bilindiǧi gibi, ya da eǧitim aldıǧımız yıllarda bir dikdörtgeni şöyle tanımlıyor geometri: „Dikdörtgen, karşılıklı kenarları birbirine eşit, dik ve paralel olan dörtgene denir. Bir dikdörtgende, karşılıklı kenarların orta noktalarını birleştiren birbirine dik iki simetri ekseni vardır. Bu eksenlerin kesim noktası aynı zamanda köşegenlerin de kesim noktasıdır, bu noktaya simetri merkezi denir. Dikdörtgenin dört açısı da dik açıdır ve köşegenleri birbirine eşittir. Dikdörtgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımına eşittir”.
Aşkta bir matematiktir ruh halini yansıtan yanılsımaların toplamının karesi alındıǧında. Sıcak duyguların yüreǧe akışıyla hızlanan adrenealin hormonları Afrika ormanlarında keşifçilerin helikopter veya son model ciplerinden korkup kaçan daǧ canavarları korkaklıǧında... Öyleyse, aşk denen duygu devinimi bir tahribattır insan psikolojisinin dengelerini bozan. Cehennem ısırabının zincirlerine takılan zincirin halkalarıdır köpek gibi boynumuza takılan ve aç kurtlar gibi bizi ulu ulu baǧırtan. Kutsal bir acıdır damgasını izgarada kızarmış bir şişin ateşiyle ruhumuza kendini kızgın demirle daǧlayarak yazan. Ama asla ömür boyu bizi o engin, sarhoş, meltem rüzgarlarının sonsuz güzelliklerine ulaştırmayan bir gemidir. Fırtınalar, tayfnlar, kasırgalar, poyrazlar ve karayellerdir gönüllerimizde dalgalanan. Nasibini mutsuzluktan alan gönlümüze yuva yapmış azgın bir atmacadır. Azǧınlaştıǧında kendi yavrularını yiyen. Böyle olaylara hepimiz tanık olmuş, duymuş, dinlemiş ve hepsinden önemlisi kendimizinden başindan geçen ve bazen bir ömür boyu çekmek zorunda olduǧumuz ıstırab deǧilmidir zevkle yaşanılan. Yaratıcılıǧı yokluǧunda gizli olan, varlıǧında gözü dönmüş, azılı faşist bir polist gibidir o bize işkence eden. Tatlılıǧı tatsızlıǧindadır. Sanırım asıl zevkide bu sürahiden içtiǧimiz sihirli şarabın tadıdır önceleri güldüren zaman geçtikçe çıkıp gitmek için her fırsatta kınından çıkan ve saplanmaya hazır bir kamadır o çekmecede duran yüreǧimize saplanmak için
Aşk, sevginin arifesidir de gönlümüzde bayram yapmak isteyen bize danışmadan. Yoldan geçerken, otobüs duraǧinda, yüzme havuzunda, okulda, yolculukta, partide, işyerinde, alışverişte, gezerken, eǧlenirken, dinlencedeyken, piknik yaparken ve bir akşam bir barda aniden yıldırım hızıyla bizi çarpan, gönlümüze güzergah kurmak isteyen freni patlamış bir vasıtadır. Kısacası heryerde ve her an karşılaşacaǧımız beklenilmeyen misafirdir ilk bakışta bir kaç günle sınırlı kalacaǧını sandıǧımız. Ama o sınır tanımayan, ırkı, dini, dili, vatanı ve evi olmayan yegane duygu biçimidir.
Beklenilip beklenilmemesi onu hiç ırgalamaz. Siz hariçten gazel okumaya kalkarsanız, o size öyle bir gazel okur ki, küçük dilinizi bile yutabilirsiniz bazen. En büyük acısı gırtlaǧınızı sıkıp sıkıp bırakmasıdır. O sizi hiç bir zaman ölüme mahkum etmez. Sadece ömür boyu bir mahkumiyet kararı çıkartır kendi mahkemesinin kurduǧu hakimlerin kararını alan. Bazen de bir mani deprasyona yakalanmış psikolojik bunamlar geçiren birisidir. Yeryüzünü tersine çeviren, yuvaları yıkan gerisinde en derin acıları bırakan zehirli bir şırınganın iǧnesinden akan hijyenik bir gönül sıvısıdır zehirlice gönlümüze akan.
Aşk bir bütündür karakteri yaratan, yıpratan. Ona kendi resmini çizerek elimize tutuşturulan bir alevin en kor közleridir. Közlerde yakıcıdır, hatta o kadar yakıcıdır ki, hiç bir serinlik bizi bu terleyışten kurtarmak iştemez, ya da kurtulmak ve kurtarılmak onun hoşuna gitmeyebilirde bazen. En çokta ayrılıkla noktalanan. Aşkın bütün ayrılıkları hüzünün yaǧmuruyla ıslanmak zorunda olan mecburi bir boyun eǧiştir.
Aşk bir hüzündür ve ruhu tabiatı insan ruhuyla bütünleştiren. Genel karakteri karekterli duruşlarla bir dik duruştur hayata karşı hayatla mücadele etmek isteyen.
Saygılar, hasan hüseyin Arslan, 25.04.2009, gece saat 01:51’de ve evde F. a. M.
bütün ayriliklar hüzünün yagmuruyla islanmak zorundadirlar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.