K A L D I R I M L A R
K A L D I R I M L A R
Necip Fazıl yetiştiği ortam itibariyle müthiş bir okuyucudur.Fransız hayranı bir toplum içinden çıkmıştır.Paris’e burslu olarak Felsefe okumaya gider.Bu gidiş onun hayatının dönüm noktalarından biridir. Çalkantılı ve hayal kırıklarıyla dolu bir yaşam.Okulu yarıda bırakır.Hatta dönüş parasını müptelası olduğu kumarda kaybedince.Biletini arkadaşları alır ve Türkiye ‘ye gelir.
Sanat dünyasında alkışlanır, üniversitede ders veriyor.Devrin milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel ile randevusuz evinde görüşebilir.Şan, şöhret, para, alkışlar ruhunu doyurmuyor.Geceleri Beyoğlu Asmalı Mescit sokak da arkadaşlarıyla buluşuyor.Esrar çekiyor kumar oynuyor ruhundaki açlığı doyuramıyor.Yaşadığı bohem hayat onu bıkkın mutsuz kalabalıklar içerisinde yalnız bir insan yapar.
Kaldırımlar şiiri ferdin bunalımlarını en gerçekçi bir şekilde dışa yansıtılmasıdır.Necip Fazıl Kaldırımlar şiirini yazdığında diye biliriz ki ferdiyetçiydi. Çile’yi yazdığında metafizik endişeleri başlamıştı.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum
Kalabalıklar içerisinde yalnızlığını kimsesizliğini dile getiriyor.Etrafındaki insanları gerçekçi bulmuyor.Geçmişini arkasına alıp hiç düşünmek istemeden ilerlemek istiyor.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum
Tüm çaresizliğe ve küsüşlerine rağmen ötede kendini bekleyen kurtuluşu görerek ondan bir hayal olarak bahsediyor.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
İn cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık,
Biri benim biride serseri kaldırımlar
Dünyaya karamsar bakıyor.Bir önceki dizelerde kurtuluş için bir hayal olan bir şeyden bahsederken burada sanki o yolun birer manileri var ( Kül rengi bulutlar ) o manileri ki bunlar yıllarca sahte yüzleriyle ona arkadaşlık eden insanlarda olabilir.O manileri yıldırımlara benzetiyor.Yıkacak şeyler bekleyen yıldırımlara ve bu yalnızlılar içinde yüzünü dostum dediği kaldırımlara dönüyor.
İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler…
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor
Gözüne mil çekilmiş, bir ama gibi evler.
Sokakta her şeyden uzak yürürken tüm iki yüzlülüklerden uzak sanki ileride kısa sahte mutluluğuna mani olabilecek birileri çıkmasından tedirgin.Mutluluklarının önünü kesecek birilerinden.Evlerden yakınıyor dışı içi bir olmayan, bu evlerden kasıt insanlarda olabilir.Hani hep kötülükleri görmeye alışmış insanlardan.
[email protected]
Evlerden de bahsediyor olabilir.Bir evin gözü onun balkonudur.Balkonsuz evlerde hapis olan güzellikleri göremeyerek insani güzelliklerinden yoksun kalmışlardan bahsediyor olabilir.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi ;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insanadır ;
Kaldırımlar ; duyulur, ses kesilince sesi ;
Kaldırımlar, içinde kıvrılan bir lisandır.
Kaldırımlara annelik payesi veriyor.Annelik şefkatin,merhametin bir nevi ne olursan ol gelin ifadesidir.Şair kaldırımlardan kendine bir acıma ne olursa olsun ne yaparsa yapsın bağrını açmasını istiyor.
Tüm dizelerde anlatılmak istediği kendisinin sokak kültüründen bir şeyler aldığı ve sokağa çıktığında o kültürle bütünleşmesidir.
Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum !
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum !
Sıcak bir kucakta ölmeye layık olmadığını söyleyerek ölümden bahis açıyor.Kendisinin sokakta dolaşmasını engelleyecek tek şeyin ölüm olduğunu söylüyor.
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler
Tak, tak ayak sesimi aç köpekler işitsin
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları !
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya
Alsa buz gibi taşlar alınmadan bu ateşi
Dalıp, sokalar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi…
Son bölümlerde şair, aydınlılardan kaçıp karanlıklara sığınmaktadır.Karanlık örtü gibi insanı görünmekten, görünmediği şeylerden koruduğu için şairde bir şeylere görünmekten korkuyor.
Ayrıca şairin ölümden korktuğu anlaşılıyor.
Kaldırımlar; yalnızlık ve korkunun harmanlanmasıdır.
[email protected]