ŞİİR,ŞAİR VE ANLATTIKLARI
Toplumları toplum yapan hasletlerden biri de Kültür ve sanattır.Kültür ve sanata değer vermeyen toplumlar zamanla yok olmaya mahkumdurlar.Bizler öyle bir milletin ahvadlarıyız ki, Kültürümüzle nice toplumları,ırkları ve devletleri kendimize hayran bırakmış, Dünya mirasına sayısız eserler armağan etmişiz.Yüzyıllarca Dünyaya her alanda liderlik yapmış zamanın ilmini,kültürünü ve sanatını şekillendirmişiz.İşte bu sanat dallarından biri olan şiiri ve bunları hayata geçiren şairleri ele alacağız. Şiir neden yazılır,şairler hangi duygularla şiirlerini yazar,Şairler şiir yazarken yalan söylerler mi?,insanları aldatırlar mı? son zamanlarda çokca tartışılan bu konuya ve bu konuyla ilgili olarak yazılmış bir kaç yoruma yer vereceğim.
Bu konuyla ilgili olarak,Burak yıldırım Üçnokta dergisi-2002 yazısında şöyle anlatır.
"Şiirde yalan kavramının ne olduğunu (ya da olabilirliliğini) düşünmek için önce şiirde gerçeklik kavramının sınırlarını çizmek (sınırları var mıdır?) gerekir. Şiirde gerçeklik, şiirsel söylem olarak gerçek-yalan, ‘imge’ kavramıyla değerlendirilirse şiirde yalanın imgenin varlığıyla bir yönüyle gerçek-yalan düzleminden uzaklaşıp imkânsızlaştığı diğer bir yönüyle de (yalanın gerçeği gizlemek olduğu tanımı) birçok şiirin yalan olduğu ispatlanmış mı olur."
"Ki Derrida, şiirin adeta ‘olmayan’dan hareketle kurulduğunu söyler. Görüntüye getirdiği aslında görüntüde olmayandır, gösterdiği aslında görünmeyendir der. Tüm bunların ışığında Mikel Dufrenne ‘ in “Şairi, şiir yazmaya, kendi özgün yapıtlarını meydana getirmeye çağıran şairlerdir, başka şairlerin yapıtlarıdır.” demesi beni düşündürüyor, acaba şairler birlikte bir yalanı mı büyütüyorlar?
Lawrence Durrell der ki "Şimdi söyle bana, hangimiz büyük yalancıyız?
Ben seni aldattım, sen ise kendini"
Hilmi Yavuz, 26 Eylül 1999 tarihli Star gazetesinin Star Pazar ekindeki ‘Şiir ve Felsefe’ başlıklı yazısında, Ataol Behramoğlu’ nun “Ölümdür yaşanan tek başına/ Aşk iki kişiliktir” dizelerindeki ‘Ölümdür yaşanan’ yargısını Wittgenstien’ın ‘Ölüm bir yaşam olayı değildir’ önermesinden yola çıkarak yanlış bulduğunu söylüyor. Attila İlhan’ın “Ne zaman Maçka’dan geçsem/ Limanda hep gemiler olurdu” dizelerini yanlışlatmak için de Hume ve Popper’dan yola çıkarak (her geçişinde limana bakan ve çoğu kez limanda gemi görmeyen arkadaşını tanık gösterip ) böyle bir genellemenin yapılamayacağını; çünkü bu genellemenin deneye açık olmadığını ileri sürüyor. O arada, Fuzuli’nin “Aldanma ki şair sözü elbette yalandır” dizesini de bir mantık önermesi olarak ele alma yanlışlığına düşüyor ve bu yanlışlığı da yazısına destek kılıyor. Sonuçta “şiiri doğru’nun ve yanlış’ın dışında tutmak mümkün değildir” yargısını da işin içine alıp Ataol Behramoğlu’nu L.Wittgenstein’a, Attila İlhan’ı da D.Hume’ a teslim ediyor. ...
Şiiri doğru-yanlış ayrımlarından yola çıkarak açıklamaya çalışmak yerine, şiiri kendisi olarak ele almak şiirin doğasına daha uygundur. Sanatta doğru yanlış kavramlarını değerlendiren Melih Cevdet Anday, yazısını şöyle tamamlamıştı: “Paul Eluard’ın bir şiirinde şöyle bir dize vardı: La terre est une organe bleu. Mavi bir portakal olduğunu Eluard’dan duyduktan sonra dünyamızı daha güzel bulmuştum. Fakat Aragon kalktı, bakın ne dedi ve sevincimi yarıda bıraktı. Portakal hamken mavi olurmuş, demek bu dize doğruymuş. Oysa bu dizenin doğru olup olmadığını araştırmak benim aklımın ucundan bile geçmemişti.”
İyisi mi, portakal mavi olsun. Anahtarımızı koyduğumuz masaya bisiklet sesini çıkrık sesini de koyabilelim. Aşkı ölümle yaşayalım. Hani ‘yalanı’ yeğleyelim, ama ‘şair yalanını’ “
Şimdi yukarıda alıntı yapılan bölümlerde değişik fikir adamlarının ortaya koyduğu şudur ki; yaşanmış olayları anlatan şiirlerin haricinde yaşanmış olaylardan yola çıkarak yaşanması muhtemel olabilecekleri ve insanlara içindeki duyguları anlatabildiği kelimeler topluluğudur şiir.Şair ilhamını aldığı herhangi bir konuda dile getirdiği süslü ve özlü anlatım şekli olan şiirde kendi iç dünyasında oluşturduğu şiirle başkalarını aldatıp,yalan mı söylüyor.Şairler birer yalancı mı yada şiirler yalanlarla dolu kelimeler topluluğu mudur.?
Ütopik yazılan,hayal mahsulü şiirler de şair olmamış şeyleri olmuş gösterebilir,insanları eğlendirip,dinlendiren şiirler yazabilir ki.Bu da kişinin zekasını ve insanlara duymadıkları sözcükleri edebi dille anlatmalarından daha doğal ne olabilir kive buna da yalancılık demek ne kadar doğrudur.
Birde yaşanmış,yazılı bilgi ve belgelerle kayıtlı dini,ilmi,kahramanlık,
doğa,aşk v.s gibi konuları anlatan şiirler var ki bunlar doğru sözün ve sanatın ta kendisidir.Bunları yazan Yunus Emre,Mevlana,Pir Sultan Abdal,Şeyh Galip,yakın tarihimizden Necip Fazıl,Nazım Hikmet,Arif Nihat Asya,Mehmet Akifv.s. gibi sevilen ve yaşadıkları devirlere damgasını vuran insanlar ve yazdıklarını düşünelim.
Selam ve saygılarımla