- 751 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Emin Hocamızı Ebediyete Yolcu ederken düşündüklerim.20.Nisan 2009
Tuzla OSB’nin Mimarı azamı öldü.
Emin Hocamızı Ebediyete Yolcu ederken düşündüklerim.20.Nisan 2009
Sene 1983.
O’nu tanıdığımda İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin henüz 2 aylık Genel Sekreteri idim.
Çerkezköy OSB.nin ve Profilo Grubunun koordinatörü tavsiye etmiş rahmetli Cezmi Öztemir’ e, Cezmi bey TDSD Başkanı ve OSB nin de Başkanı idi.
Beraberliğimizin daha ilk adımında ne para ne pul konuşulmuş, ama anlaşma hemen sağlanmıştı. Sadece Kazlıçeşme’ den Tuzla’daki İstanbul Deri OSB’ye taşınacak deri ünitelerinin, hırpalanmadan kendilerine zarar gelmeden nasıl nakledileceği hususu konuşmanın tamamını almıştı.
Ertesi sabah Emin hoca erkenden Kazlıçeşme’ deki dernek binasındaydı. Elindeki çantanın içerisinde bir takım kağıtlar,cetvel defter vs. gibi malzemeleri ile.
Daha İstanbul Büyük Nazım İmar Planı Bürosundan bölgenin belirlenmiş son haline ilişkin planları bile tamamlanmamışken, kafasında bugünkü hali ile bölge hazırlanmıştı bile.
Deri sanayini tanımak ,OSB’lerin patronu Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndaki durumunu incelemek,Dericilerin kafasındaki fabrikaların şeklini tanımlamak çabalarıyla geçirmiştik bir ayı.
Bir sabah bana “hadi kalk İTÜ’ye gidelim, bu bölgenin 1/50.000 ölçekli planı arşivlerinde vardır,çıkaralım hali hazır durumunu ,bana harita ,marita lazım değil” dedi.Ve Biz Maçka’daki İTÜ’nün yolunu tuttuk.Nitekim bugünkü Tuzla Aydınlı-Orhanlı hudutlarındaki DERİ OSB’nin yerleşik halini bütün gece çalışıp 3 adet göleti ile birlikte aydıngere çizdiği Genel Yerleşim Planı çalışmasını, işin takipçisi dönemin İstanbul Valisi Sayın Nevzat Ayaz gördüğünde çok heyecanlanmış ve bir an evvel bu taslağın hayata geçirilmesi için her türlü yardımı ve direktifleri vererek hızlı bir start almamızı sağlamıştı.Genel hatları ile o gün ne çizdi ise bugün bölge o haldedir. Bir nebze bölgenin yer göstericisi ve seçicisi durumundaki Valimize arazinin coğrafik konumunun çok kötü olduğunu vurgularken, Valimiz “desene bu arazi üçüncü sınıf kereste” demesi üzerine “ kereste bile değil Sayın Valim,kötü bir sanayi odunu” tanımlamasını hemen yapıştırmıştı.
Bu kararın alındığı 8 Şubat 1983 günü İstanbul karlar altında idi ve bizler Cağaloğlu’ndaki Vilayet Binasının arka, küçük toplantı odasında Valimizin İstanbul’daki okulları kar -hava muhalefeti- yüzünden kapattığına ilişkin talimatına da orada muttali oluyorduk.
Bölgeyi birlikte gezdiğimiz ilk gün ise, ayağında çizmeleri ile dere tepe çamur çorak dinlemeden ham arazi üzerinde, beni sürüklemiş, kekliklerin uçtuğu,kurtların uluduğu vahşi bir tabiatın içerisinde olduğumdan kendimi avcı gibi hissetmiştim.Ama kravatlı, takım elbiseli silahsız bir avcı…
Haritacı Hüseyin Oransal’ın bölge kadastro çalışması esnasında Ülkede siyasal yaşam değişmiş İstanbul’un Belediye Başkanı Sayın Bedrettin DALAN ,Hükümetin başında da Rahmetli Turgut ÖZAL seçilmiş liderler olarak projemize çok büyük duyarlılıklar göstermekte idi.Tabii bizde de Cezmi Başkan yerini Rahmetli Turgut KOŞAR’a devretmiş seçimle işbaşına Başkan Yardımcısı iken Başkan olarak geçmişti.
Rahmetli Başbakanımız-Cumhurbaşkanımız Özal’ın küçük GAP dediği projeye Sayın Dalan,İstanbul’un çehresini değiştirmek adına taşınmaya hız verilmesi bakımından her türlü yardımı vaat ederken bir yandan da Kazlıçeşme’ deki binaları yıkmakla tehdit ederek aba altından sopayı eksik etmiyordu.
Sayın Dalan’ ın Müteşebbis Heyetteki temsilcisi Sayın Zekai Savaşlar’a,bir toplantı esnasında “sizler Kazlıçeşme’deki terekeler peşindesiniz” çıkışını yaparken , Nasrettin Hocanın “ Tarlasında canı karpuz çekip tarlaya dalan birinin, tarla sahibini görünce karpuzun üzerine oturarak cevap veren adam gibi bir rahat bırakmadınız ki normal def-i hacetimizi giderelim” fıkrasını da ilave ederek hiddetini serzenişini bildiren,nüktedan ama ciddi sağlam karakterli düzgün bilgili aydın bir kişilikti Emin Hoca.
Tüm bu oluşumlar içerisinde Emin hoca adı gibi kendinden emin projelerin detaylarını çiziyor, kendisi gibi rahmetli olan çalışma arkadaşı Celal Bekiroğlu ile birlikte alt yapı projelerini, sosyal hizmet binalarını kısaca alt –üst her ne varsa elinde cetvel kalem tamamlamaya çalışıyordu. Bölgenin en önemli projesi olan Atıksu Artıma Tesisleri projesine bile el atmıştı.Ne duyarsa veya ne görürse hemen kağıda kaleme sarılıp,edinmediği bilgileri araştırıp,yazar çizer sonra da ama sanayiciye ama bana, ama etrafındaki yakaladığı birilerine bir, bir anlatırdı.Kendisinin vazgeçilmez özelliklerinden biri idi bu. İşte sırf bu yüzden sonradan duyduğum üzere üniversitede arkadaşları ona” Bakkal Emin” lakabını takmışlar.
Almanya, Fransa ‘ya yaptıkları seyahat sonrası fabrika binalarının en mükemmel kullanım şekli ile çizimlerini yapmış, rahmetli Deri İşverenleri Sendikası Genel sekreteri ağabeyim, mesai arkadaşım Nuri Özdemir’in odasında duvara bile asmıştık. Ziyarete gelen sanayicilerden görüş almak adına nasıl çırpındığına bizler şahit oluyorduk. Sanayici yıllarca çözülmeyen taşınma bilmecesini yine yıllarca çözülmez görüyor, her türlü tehdide ve çabaya rağmen bir yandan Tuzla’ya ait salmaları ödeyip diğer yandan da daha kim bilir kaç on yıllarca yıl burada kalırız diye kendini kandırıyordu.
Ta ki okun yaydan çıktığını 9 Nisan 1985 de yapılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis salonundaki toplantıya ve Dalan’ ın 1.Eylül 1985’de Kazlıçeşme’den Tuzla’ya taşınmazsanız fabrikalarınızı başınıza yıkarım diyen kararlı duruşunu idrak edene kadar.
Emin Süreyya Canpolat hoca yine yapacağını yapıyor, yapılan çalışmaları ve koltuğunun altında hiç eksik olmayan bir tomar projeyi Sayın Dalan’a anlatıyordu.
1987 yılında 220 deri fabrikasının avan projeleri ,bölgedeki oturacağı alanlarda sanayici ile tek, tek görüşülerek tamamlanmış ,detay,statik mimari çizimleri için anlaşmalı büroya gönderilmişti bile.
5 ayrı prefabrikçi firma ihaleyi üstlendiğinde bu projeler üzerinde ufak tefek değişimlerden başka hiçbir değişikliğe gerek duymayarak,çok kısa sürede fabrika binalarını tamamlamışlardı.
1993 yılında bölge üretime geçtiğinde on yıl önce kabasını çizdiği cami projesi harekete geçmiş temeli bile atılmıştı.
Çok büyük emekler sarfetti Hoca, çok değerler kazandırmak adına hem Bölgeye hem bölgede yaşayan sanayicilere… Bu projeleri karşılığında kaç para kazandı, ne kadar bir karşılık aldı, ufak tefek ek proje bedelleri ekstraları haricinde 1983’ün 5 Ocak’ından ayrıldığım 2004 yılına kadar aldığı muhtelif değerlerde aylık maaş ödemeleri…İşte bedel bu..Bölgeye, bölgedekilere kazandırdığı mı? Onu bir kazananlar bir de Allah bilir.
Dün onu ebedi yolculuğuna uğurladık. Acı olan şu ki ,cenazesinde ,sanayicilerden sadece Sayın Ahmet Göncüoğlu, mesai arkadaşları olarak da çalışanlarından Bölge Müdürü Sayın Cavit Çetinbahadır, Desbaş Genel Müdürü Sayın İlhan Baltacıoğlu,Bakanlık Koordinatörü Sayın Şükrü Karacalı, Hukuk Müşaviri Sayın Mustafa Atilla ve ben vardık.
İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi’ne 60 yaşından sonra 25 yılı aşkın bir süre var gücü ile gece gündüz hizmet eden Bölgenin Mimarı Azamının cenazesinde kendisini uğurlamaya gelen tek bir sanayicinin dışında diğerlerinin bulunmaması ne kadar manidar ve acı geldi bana.
Demek ki bölgeye ve bölgedeki sahiplerine hiçbir şey kazandırmamış diye düşündüm ,yanıldığımı bile, bile…
Sevgili Hocam,Sayın Y.Mim .Müh. Emin Süreyya CANPOLAT ebedi istiratgahında huzur içerisinde uyu, yolun açık olsun, nur içerisinde yat, sana son görevini yapmayan geride bıraktıkların, ne kadar vefalı olduğunu bir kez daha anladığım o sanayici(!!!!) lere de Allah selamet versin.21.04.2009 SALI