- 1612 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Merhaba Güldeşler
MERHABA GÜLDEŞLER!
Başlıktaki “güldeş” sözcüğü sizi yadırgatabilir. Bu da ne böyle diyebilirsiniz, onun için bu sözcüğün neyin nesi olduğunu, nereden çıktığını açıklayıvereyim. Efendim, “güldeş”, benim arkadaş, vatandaş gibi sözcüklere benzeterek türettiğim bir sözcüktür. Gül arkadaşlığı, gülme dostluğu demektir. Amacım gülmeyi, gülü sevenlerin çoğalması, arkadaş, dost olması, güzellikleri bulmasıdır. Bir güldeşiniz sayın beni. Hadi birlikte girelim sevginin gül bahçesine, aldıramayalım gülün dikenine, somurtukların kıskançlığına, öfkesine.
Gülün ama boş bir gülüş olmasın bu. Gülerek düşünmeye, düşünürken gülmeye çalışın. Zaten mizah da gülen düşünce, gül düşün, düşün güldür. Gülün dikenleri varsa mizahın da dikenleri vardır. Nasıl gülü seven dikenine katlanırsa, mizahı seven de onun taşlarına, iğnelerine, yergilerine katlanmak zorundadır.
Şair Nedim, sevgilisinin bir elinde gül, bir elinde kadehle geldiğini görüyor. “Hangisini alayım, gülü mü, kadehi mi ya da seni mi?” diye soruyor. Benim de elimde kalem, kalemimde mizah gülü, kahkaha kadehi var. İkisini de alın ama dikkat edin, gülün dikeni batabilir, kadehteki içki sizi sarhoş edebilir. Beni yani yazılarımdaki düşünce ve duyguların hepsini alabilirsiniz. Onlar benim yarım yüzyıla yaklaşan yazarlık birikimlerim, kır çiçeklerimdir. Deneyimlerden, izlenim ve gözlemlerden süzülüp yazıya dökülmüşlerdir.
Söz gülden, gülmekten açılmışken bu konuda birkaç örnek vereyim sizlere.
Nedim gülü sever, sevgilisine gülüm diye seslenir, sarığının köşesine gül takar ama güllü diba giyen sevgilisini giysisindeki gülün dikeninin gölgesinden bile kıskanır!
Sevgililer, cep telefonu ve mesajlaşma çıkmadan önce, gülle haberleşirlerdi eskiden:
“Pınara varmadın mı,
Gül koydum almadın mı?
Seni zalimin kızı,
Hiç beni sevmedin mi?”
Bir şarkıda, “Muhabbet bağına girdim bu gece/ Açılmış gülleri derdim bu gece” deniliyor. Derilen bu güller ne acaba, bir bilen var mı?
Bir başka manide sevgilinin güzelliği gülle dile getiriliyor:
“Saçların beli bulmuş,
Seni gören vurulmuş,
Bilmem senin hamurun
Güllerle mi yoğrulmuş?”
Bir âşık ise sevgilisini görünce güle dönüyor: “Gördüm seni bu gün/ Yeni açmış güle döndüm.” Cahit Külebi’ye göre sevgilinin güzelliği çeşitli renklerdeki güller gibidir:
Pembe gül hülyandır açılmış
Beyaz gül yanakların
Sarı gül dağınık saçlarındır.”
Eski âşıklar sevgilinin kokusunu gül kokusundan bile güzel bulurlar.(Şimdi ise şampuanlarla, parfümlerle kokular kimyasallaştı!)
“Kuru kastel akmıyor
Yâr yüzüme bakmıyor
Üç deste gül kokladım
Yârim gibi kokmuyor.”
Sevgililer güle benzetilir ama bir manide buna karşı çıkılıyor:
“Bahçelerde saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur!”
Gül gibi bir güzelle çirkin bir adam kol kola karşıdan geliyorlardı. İçimden şöyle mırıldandım: “Gelene bak gelene/ Gül sarılmış dikene...”
Ahmet Haşim, aşkı gül renkli bir içkiye benzeterek: “Ateş doludur, tutma yanarsın/ Şu karşındaki gülgun piyale” diyor. Âşıklara önemle duyurulur!
İyimserler dikenin gülü var diye sevinirlerken, kötümserler de gülün dikeni var diye üzülürler. Kadınlar, “Kocam benim üstüme gül koklamaz” diye övünürler, böylece kendilerini dolaylı yoldan güle benzetirler! Koca gül koklamaz ama karanfile hayır diyemez belki de..
Atalarımız, “Gülü tarife ne hacet, ne çiçektir biliriz” derler. Gülmek gülle özdeşleştirilir. Gülünce gül açar yanaklarda. Gidene güle güle git, güle güle gel, yeni ev alana güle güle otur, deriz. Komedi güldürü, mizah gülmecedir. Şarkılarımızın çoğu güllüdür: “Gül sen, gülün olayım”, “Bülbül âşıkmış güle/ Gül naz eder bülbüle”, “Gülünce gözlerinin içi gülüyor/ Kendimi senden alamıyorum”, “Güller arasında seni bensiz gören olmuş” ...
Eski şiirlerde gülüş hande olarak geçer. Bir şarkıda, “Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde/ Bir tatlı emel var şu kızın handelerinde” deniliyor. Nedim, içki dağıtan güzele, “şeker gülüşle beni içki meclisinin kadehi yaptın, içkiyi yarım sun, beni tamam ettin” diye sesleniyor: “Bir şeker handeyle bezm-i şevke cam ettin beni/ Nim sun peymaneyi sâki tamam ettin beni”...
Evlikte mutlu olana “başı güldü” denilir. Sevinenin yüzü güler, haset kişiler yüzümüze gülüp arkamızdan lafımızı ederler. Neşeli, güleryüzlü insanlar çok sevilirler. Gülmek kalbe iyi gelir, canımıza can katar. Gülen insanları görünce gül bahçesine girmiş gibi oluruz.
Gözleri görmeyen ünlü şair Milton, karısından yakınır dururmuş. Dostları, “Gül gibi karın var. Daha ne istiyorsun?” demişler. Şair acı bir gülüşle, “Karımın gül olduğunu dikenlerinden anlıyorum. Söylemenize gerek yok” diye cevap vermiş.
Elin Pelin, bir kentin dışındaki bir çiftliğin yüksek tahta duvarının dibinde kökleri birbirine örülmüş, dalları çiçeklerlere bürünmüş yaşlı bir yaban gülünden söz eder. Gülün ardındaki tahta duvara şunları yazmışlardır:
“Ey yaban gülü, bir kadın tanırım ki, seni bir kerecik okşamış olsa, bütün dikenlerini dökersin.” Altında şöyle bir uyarı varmış: “Eminim ki dostum, seni asla okşamamış...”
Bir başkasında, “Ben de öyle bir kadın tanırım ki ey gül, seni okşayacak olsa eminim ki daha bir misli dikene bürünürsün” yazılıymış.
Altına bir not düşülmüş: “Tanıyabildiğin için bahtiyarsın dostum!”
Beşinci sözde aşk bir yaban gülüne benzetilmiş: “Aşk bir yaban gülüdür ki, her an diken döker, diken sürer.”
Gül politikaya da girmiştir. Avrupa’da gül solun simgesidir. Sosyalist enternasyonal, sapından avuçlanmış gül amblemini kullanır. Büyük Birlik Partisi, hilalin içinde gül figüründen oluşuyor. Politikacılar seçimlerde halka dikensiz gül bahçesi sunacaklarını söylerler. İktidar oldular mı gülü kendileri alır, vatandaşa dikenler kalır!
Biz de ne yapalım, güleriz ağlanacak halimize; alay ederek, aksak ve eksik yönleri dile getirip bıyık altından gülerek, gülün kadrini bilmeyenlere dikenlerimizi batırarak alırız öcümüzü, gösteririz gücümüzü, “güler oynarım, güler oynarım oy bahtı karayım” diye şarkı söyler, geçiririz günümüzü, güle oynaya tamamlarız ömrümüzü...
Hadi gelin gülüşlerimizi çoğaltalım; Kötülüğü, çirkinliği gülüşlerimizle boğalım, dertleri kovalım, gül olalım, gül kalalım. İnsancıllığın gül bahçesine ulaşalım.
Gülelim gülüşelim/ Mutluluğu bölüşelim/ Güzellikte buluşalım.