- 1841 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ERGENEKON’UN TARİHÇESİ
ERGENEKON’UN TARİHÇESİ
I.
Ergenekon dendiği zaman birkaç yıl öncesin kadar Türk tarihindeki en büyük destan olan Ergenekon Destanı aklımıza gelirdi.
Bu destan kaynaklarda özetle şu şekilde geçer:
‘’Moğol ilinde Oğuz Han soyundan il Han’ın hükümdarlığı sırasında Tatarların hükümdarı Sevinç Han Moğol ülkesine savaş açtı. İlhan’ın idaresindeki orduyu Kırgızlar ve diğer boylardan da yardım alarak yendi. İlhan’ın ülkesindeki herkesi öldürdüler. Yalnız il Han’ın küçük oğlu Kıyan ve eşi ile yeğeni Nüküz ile eşi kaçıp kurtulmayı başardılar. Düşmanın, onları bulamayacağı bir yere gitmeye karar verdiler. Yabani koyunların yürüdüğü bir yolu izleyerek yüksek bir dağda dar bir geçite vardılar. Bu geçitten geçerek içinde akarsular, pınarlar, çeşitli bitkiler, çayırlar, meyve ağaçları, çeşitli avların bulunduğu bir yere gelince Tanrıya şükrettiler ve burada kalmağa karar verdiler. Dağın doruğu olan bu yere dağ kemeri anlamında "Ergene" kelimesiyle "dik" anlamındaki "Kon" kelimesini birleştirerek "Ergenekon" adını verdiler. Kıyan ve Nüküz’ün oğulları çoğaldı. Dört yüz yıl sonra kendileri ve sürüleri o kadar çoğaldılar ki Ergenekon’a sığamadılar. Atalarının buraya geldiği geçidin yeri unutulmuştu. Ergenekon’un çevresindeki dağlarda geçit aradılar. Bir demirci, dağın demir kısmı eritirlerse yol açılabileceğini söyledi. Demirin bulunduğu yere bir sıra odun, bir sıra kömür dizdiler ve ateşi yaktılar. Yetmiş yere koydukları yetmiş körükle hep birden körüklediler. Demir eridi, yüklü bir deve geçecek kadar yer açıldı. İlhan’ın soyundan gelen Türkler yeniden güçlenmiş olarak eski yurtlarına döndüler, atalarının intikamını aldılar. Ergenekon’dan çıktıkları gün olan 21 Martta her yıl bayram yaptılar. Bu bayramda bir demir parçasını kızdırırlar, demir kıpkırmızı olunca önce Hakan daha sonra beyler demiri örsün üstüne koyarak döverler. Bugün hem yeniden özgür hem de bahar bayramı olarak hala kutlanmaktadır.’’
Yukarıda anlatılanlar birkaç yıl öncesine kadar Ergenekon dendiği zaman hepimizin anladığı ve bildiği bilgilerdi. Fakat 12 Haziran 2007’de Ümraniye’de yapılan bir operasyon bizim Ergenekon hakkında bildiklerimizin yukarıda anlatılanlarla kalmadığını ülkemizde yeni Ergenekon destanlarının yazılmak istendiğini ortaya çıkarması bakımında son derece önemliydi.
II.
Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) olarak da adlandırılan bu yeni oluşumu anlamak için çok hızlı gelişen olaylara yine ve yeniden bakmakta fayda var.
Ergenekon yapılanmasının tarihçesi:
1- 12 Haziran 2007’de bir ihbarla başlayan İstanbul Ümraniye’de bir gecekondunun çatısında 27 adet el bombası yakalandı ve bombaların Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalarla aynı seriden olduğu tespit edildi. Savcı Zekeriya Öz’e verilen soruşturmayla Ergenekon operasyonunun ilk dalgası da başlamış oldu.
- Bu bulunan el bombaları ile genişletilen soruşturma sonucunda el bombalarının Oktay Yıldırım’a ait olduğu Muzaffer Tekin’in de bu olaylarla ve kişilerle ilişkileri olduğu tespit edilerek bu kişilerle beraber Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit, emekli astsubay Mahmut Öztürk, Kuvva-i Milliye Derneği Genel Başkanı Bekir Öztürk, emekli binbaşı Fikret Emek, emekli yüzbaşı Gazi Güder, Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Şahısların evlerinde yapılan aramalarda "Ergenekon" ve "Lobi" isimli belgeler ele geçirildi. Bağlantıları olduğu gerekçesiyle Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi mercek altına alınırken derneğin başkanı Taner Ünal ve bazı dernek üyeleri de tutuklandı.
2- Yaklaşık bir ay sonra ikinci dalgada savcı Zekeriya Öz’ün talimatıyla yazar Ergun Poyraz ve ismi Akın Birdal suikastında geçen Mete Yalazangil tutuklandı.
3- Üçüncü dalgada 21 Ocak 2008’de aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Kurmay Albay Mehmet Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci Gülay Kömürcü, Susurluk hükümlüsü Sami Hoştan, "Drej Ali’ olarak tanınan Ali Yasak ve Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol’un da aralarında bulunduğu 31 kişi gözaltına alınarak sorgulandı. Veli Küçük, eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, eski uzman çavuş Muhammed Yüce, avukat Kemal Kerinçsiz, Sami Hoştan, Sevgi Erenerol, Hüseyin Görüm, Oğuz Alpaslan Abdulkadir, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Erkut Ersoy ve yazar Ümit Oğuztan bu dalgada tutuklandı.
4- Dördüncü dalgada 21 Şubat 2008 İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde görevli Doç. Dr. Ümit Sayın, Sakarya Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Emin Gürses, emekli astsubay Orhan Tunç, kuyumcusu Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer, Noel Baba Barış Konseyi Derneği Başkanı Muammer Karabulut gözaltına alındı ve 25 Şubat’ta tarihinde tutuklandı.
5- Daha sonra beşinci dalga olarak adlandırılan operasyonda İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Cumhuriyet gazetesi yazarı ve imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un da aralarında bulunduğu 13 kişinin gözaltına alındı.
6- Altıncı dalga olarak adlandırılan operasyonda Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı ve emekli Orgeneral Şener Eruygur, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay gözaltına alındı.
7- Yedinci dalgada operasyon tüm Türkiye’ye yayıldı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talebi üzerine Adana’da bulunan özel yetkili 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 kişi hakkında yakalama emri çıkarttı. Kararın ardından Konya’da 13, İstanbul’da 5, Kocaeli’nde 6, Elazığ ve Mersin’de birer kişi gözaltına alınırken, operasyonun İstanbul ayağında polisler, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi emekli öğretim üyesi, eski Orman Mühendisleri Odası Başkanı ve İşçi Partisi milletvekili adayı Prof. Dr. Uçkun Geray ile işçi partisi yöneticilerinden Nurhan Gökdemir’i gözaltına aldı. İstanbul’da ayrıca Milli Çözüm Dergisi’ne de baskın yapıldı.yine bu operasyon ile eski Ülkü Ocakları İstanbul Başkanı Levent Temiz, ’Sisi’ lakaplı Seyhan Soylu, sanatçı Nurseli İdiz gözaltına alındı.
8- Sekizinci dalga ise tamamen askerlerden oluştu. 5 ilde eşzamanlı gerçekleşen operasyonlarda orduda görevli 15 subay gözaltına alındı.
9- Dokuzuncu dalgada gazeteci Tuncay Özkan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan ve eski Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan tutuklandı.
10- Ergenekon’un onuncu dalgasında eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç , yazar Yalçın Küçük ve eski Özel Harekat Daire Başkanvekili İbrahim Şahin dahil, 40’a yakın kişi gözaltına alındı. Toplam 12 ilde operasyon yapıldı
Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun evi ve eski İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın İstek Vakfı ile Yeditepe Üniversitesi’nde polis arama yaptı.
11- On birinci dalgada 16 ilde yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Türk Metal Sendikası eski Genel Başkanı Mustafa Özbek, Elazığ Özel Harekât Şube Müdürü de bulunuyordu.
Ayrıca, bir yüzbaşı, üç teğmen, dört astsubay, bir emniyet müdürü ve sekiz polis gözaltına alındı. Operasyonda gözaltına alınanlardan Özbek’in yanı sıra 7’si askeri personel, 10’u polis olmak üzere 18 kişi tutuklandı.
12- Ergenekon soruşturmasında üçüncü iddianamenin yazılmaya başlamasından birkaç gün sonra yeni operasyon dalgası başladı. Yeni dalga ile özellikle ikinci iddianamede isimleri sıklıkla geçen Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ve Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk gözaltına alındı. Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı’nın bazı yöneticileri de gözaltına alınırken, merkez ve şubelerinde arama yapıldı.
III.
Yukarıda tarihçesini özet olarak verdiğimiz Ergenekon yapılanmasının Türkiye’de her alanda örgütlendiği görülmektedir. Bu davanın sulandırılmadan nihayete erdirilmesi hepimizin geleceği adına çok önemlidir. Bütün kurumların bu davaya sahip çıkması davanın selameti adına önemli olacaktır. Gladyo tipi yapılanmalar birçok ülkede tasfiye edildi. Bu tip derin yapılar tasfiye edildikten sonra o ülkeler hızla gelişerek mevcut sistemdeki yerlerini aldılar. Türkiye’de de bu yapılanmalar tasfiye edilmedikçe ülkemiz gerçek anlamda bir dünya devleti olamayacaktır. Bu davaya karşı çıkanların kazılarda ele geçirilen silah ve mühimmatları da göz önünde bulundurarak ülkenin selameti ve çocuklarımızın geleceği adına yeniden düşünmeleri gerekir.
Unutulmamalı ki suçluluğu kesinleşene kadar herkes masumdur. Davada adı geçenler için de bu karine geçerlidir.
Yücel DEMİRTAŞ
YORUMLAR
ER-KENE -KON ,DİYORUM BU ÖRGÜTE BEN SAYIN HOCAM...BU ZİHNİYET BELKİ 300 400 YILDIR VAR TÜRKİYE'DE...ABDULHAMİT'İ DE TAHTTAN İNDİREN ZİHNİYET BUNLARIN ÖNCEKİ VERSİYORLARI..BUNLAR NE ZAMAN ÇIKARLARI ZEDELENSE ,GÜÇ KAYBINA UĞRAYIP KOLTUKLARINI KAYBETME TELAŞESİNE DÜŞSELER HEMEN ORTALIĞI VELVELEYE VERİYORLAR KULLANDIKLARI MAŞALARLA...YOK VATAN ELDEN GİDİYOR,YOK LAİKLİK YIKILIYOR,YOK DEVLETİN TEMEL DİNAMİKLERİNE DİNAMİT KONULUYOR,YOK REJİM TEHLİKEDE ...YOK, YOK....BİLMEM DAHA NELER NELER....NERDE 28 ŞUBATIN GEREKÇESİ OLAN ŞAHISLAR...BU MİLLETİ ENAYİ YERİNE KOYANLAR ARTIK BU OYUNLARIN TUTMAYACAĞINI ANLAYACAK...TEHLİKEDE OLAN BU ÜLKENİN HER TARAFINI ENGEREK YILANI GİBİ SARMIŞ OLAN VE BU VATANI ÖZ EVLATLARINA BIRAMAYACAĞINI SÖYLEYEN KAN EMİCİLER.....NEYSE Kİ BU MİLLET UYANIYOR......SÖYLETTİN BİZİ HOCAM.....YÜREĞİNE SAĞLIK ,NE GÜZEL YAZMIŞSIN.....
Edebiyat derslerinde güzelce işlediğimiz bazı konular neredeyse artık siyasi amaçlı ve siyasete çevrilmiş bir hal alır oldu.
Bu yüzden Türkiye çok zor bir sınav aşamasında, dilerim bu sınav aşamasını atlatır ve ülkede huzur ve birliktelik oluşur.
gönülden kutluyorum hocam
kaleminiz daim olsun
saygımla
romantik63 tarafından 4/22/2009 10:21:21 PM zamanında düzenlenmiştir.
Hanginiz Veli KÜÇÜK ile Doğu PERİNÇEK'in bir olup Uğur MUMCU'yu öldürdüğüne inanıyorsunuz? Veli KÜÇÜK ÇATLI'yı eğitirken PERİNÇEK apoyla el sıkışıyordu. Peki, Mehmet HABERAL gibi adam gibi bir adam darbe yapmak isteseydi Ahmet Necdet SEZER'den önce cumhurbaşkanlığı kendisine teklif edildiğinde "Teşekkür ediyorum. Organ nakli yapmaya devam edeceğim." der miydi? Bu millet bu kadar saf mı yoksa saf yerine mi konuluyor?
İfadeler ve değerlendirmeler, şunu gösteriyor sonu ne olursa olsun mutlaka darbe yapılaçaktı, sonraki aşamadada bedretin dalan başa getirilmeyi düşünülmüş olmalılar,
ikinçi olasılık amerikanın türkiye içinde ikinçi bir güçü tavsiye etmesidir, yıllardır var olan etö neden
şimdiye kadar değil şimdi açaba neyin hesabı yapılıyor,
Ve Gelir
Bu yurda her bela içinden gelir;
"Hep"leri hep, hiçin hiçinden gelir.
Gelemez bir ithal malıdır akıl,
Kafdağından, Çinden, Maçinden gelir.
Dünküne eş, bugün küfür yobazı;
Bütün derdi festen, lapçinden gelir.
"Allah vardır!" dersin; sorarlar: Niçin?
Sonra tokat, puta "niçin" den gelir.
Benim nur mayama pislik atanlar,
Şeytan, senin büyük elçinden gelir!
Biricik selamet yolu tarihte,
"Sormayın, görmeyin, geçin!" den gelir.
Genç Osman'ı lif lif yolan o güruh,
Kahbe devşirmenin piçinden gelir.
Bir gün bu gidişle çatlarsa yürek,
Dile vurdukları perçinden gelir...
NECİP FAZIL KISAKÜREK
KUTLARIM YÜCEL BEY
Saygın insanların, saygın bombalarla, saygın işler yapacağı
zannıyla ergenekon terör örgütü ile ilgili soruşturmayı ve davayı sulandıracak faaliyetlere bilerek bilmeyerek destek verenler de belki yavaş yavaş gerçekleri görecekler.
Halen ABD de kaçak olan ve Türk adaletine teslim olmayı geciktiren Dalanın İstek Vakfı arazisinde bulunan patlayıcılar ve silahlar da bu "saygınlık" konusunda bir kere daha düşünmemizi gerektiriyor.Saygınlık, Atatürkçülük, bilim adamlığı vb. yanılmıyorsam artık çetesel örgütsel faaliyetleri gizlemek için kullanılan bir maskeden öteye geçemez oldu.
Artık ülkenin daha başka "Saygın..!" insan görmeye tahammülü kalmadı.