BUNA EMİNİM!...
(Sahnede bir tane tek kişilik bir yatak bulunmaktadır(Kanepede olabilir).Gerol orada uyumaktadır.Sahnenin diğer köşesinde ise bir çalışma masası bulunmaktadır.Sahnede uygun olabilecek başka biryerde de bir adet tek kişilik koltuk bulunmaktadır.Sahne genel olarak sade olabilir.Yalnız istendiği takdirde başka eşyalar da ilave edilebilir...)
(Hayet’in üstünde tuhaf desenli,değişik geometri şekilleri bulunan rengarenk bir tişört vardır.Gerol ise oldukça oturaklıdır.Üstüne giydirilmesi için bir gömlek vb... bir şey seçilebilir.)
Sahne 1
(Hayet çalışma masasına oturmuş,elinde kalemle önünde ki kağıda birşeyler yazmaktadır.Sahne ışıkları yanmadan önce başladığı yazma işine,sahne ışıkları yandığında düşünceli bir şekilde devam eder.Kağıda yazdıkları ise Hayet’in ağzından fondan verilir...)
Hayet :(FON) Ne kadar karalayabilirim seni bu kağıda...Hiç görmeden,etmeden.Hayalini tasvir ettiğim kitapların doğruları ile varsın yüreğimde.Tabi yalanlarıyla birlikte...Düşündükçe,sanırım benim aradığım aşkımsın.Kendi Dünyam’da kendi zamanımda bulamadığım Hint kumaşımsın.Havada uçan kuşum karada yürüyen timsahımsın.En eşsiz hamam böceğimsin...Yıldızım ol benim gece parla,saç tokan olim senin,hep yanında..
(Fonda ki konuşma sona erer.Hayet hızlı bir şekilde yazdıklarını okumaya koyulur.İlk satırları okuduğunda ki yüz ifadesi gözü aşağı satırlara indikçe tuhaf bir hal alır.Yediği bir şeyi kusmak üzere olan bir insanın yüz ifadesidir bu.Okuması bitiğinde bağırarak ayağa kalkar...)
Hayet :(Bağırarak kendi kendine) Offfff...Yapamıyorum işte.Yazamıyorum...Allahım n’olur n’olur bana yardım et.Ne zamandır uğraşıyorum.Ama olmuyor işte olmuyor...(Sahnede deli gibi gezmeye başlar) Ne yapmalıyım ? Daha ne gelir elimden.Ona o,hayatımın aşkına...Şiir yazmaktan,onun için güzel benzetmeler yapmaktan başka nasıl yaşatabilirim onu yüreğimde.Bir kere elini tutabilseydim..Tek,tek bir kere bakabilseydim onun güzel olduğuna emin olduğum gözlerine.Ömrümün tek bir saniyesinde ferah kokulu olduğuna inandığım nefesini hissedebilseydim bedenimde..Ahh bir kere bir kere...
(Çaresiz bir şekilde tek kişilik olan koltuğa oturur.Bu sırada Gerol uyanmıştır.Aslında Hayet’in ilk çıkışında yattığı yerden hoplayarak yere düşmüştür.Hayet’in bütün konuşmalarını düştüğü yerden sessiz,sakin bir şekilde dinlemiştir.)
Gerol :(Alaylı biraz da kızgın) Bravo,bravoo..Kendi kendine bu kadar iyi saçmayalan başka bir insan yoktur herhalde şu yeryüzünde.Anca birşeyler karala sonra onları oku,beğenme ve bağır...Sonra güzel cümlelerle yazamadığını,beceremediğini anlat.Ve son olarak bu başarısızlığın nedenlerini tabi.Ama burada yatan beni hiç düşünme.Kafana göre hareket et sen.Anca hayal kur,olamayacak şeyler düşün...eee ne bileyim..Onlarla ilgili şiirler yazılar yaz..(Birden sertleşir) Saçma sapan şeyler işte...Az etrafına bak etrafına.O hayalini kurduğun saçma şeylerinden alakasız,gerçek olan şeylere bak.(Kendi kendine alaylı) Yok Faşiye’ye aşık olmuşmuş..
Hayet :(Afallamış) Sen,sen ne anlarsın ki..Aşkı,özlemi..(Vurgulayarak) beni.Hep eleştir.Hiç düşündüğüm bir şeyi beğenme.(Gururlu) Ama göreceksin.Düşündüğüm,hayalini kurduğum herşey gerçek olacak.Göreceksin..O gerçekçi,Dünya’yı kurtaracak sandığın düşüncelerin,benimkilerin yanında eşşekte sinek kalacak...İşte o zaman ben sana güleceğim,ben senle alay edeceğim...
Gerol : Bırak şöyle boş konuşmayı.Senin büyük düşüncelerinmiş.En büyüğü hangisiydi ? Haa..Hatırladım.Şu aşık olduğun kız.Neydi onun adı..Faşiyeydi dimi.Ahh..Ne büyük bir hayal,ne etkileyici bir düş...Yanlış hatırlamıyorsam o kızın elini en son öpen erkeğin kemikleri bilmem hangi müzede sergileniyordu..(Hafiften sırıtır)
Hayet : (Biraz kızgın) Suss,suss...! Onun adını sakın bir daha bu şekilde ağzına alma.(Hayaldeymiş gibi) O,o benim aşkım.Şiirlerimin ana teması.Soluduğum havanın oksijeni.O,o benim atan kalbimin nedeni...Senin bu zamanda beğendiğin kızların en güzeli.Hiç koklanmamış,tazecik bahar güllerinin kraliçesi.Ahh Faşiyem ahh..
Gerol :(Kendi kendine) Yine moda girdi.(Hayet’e) Bak Hayetciğim.O kız dediğin teyze,ki teyzeyide kibarlık olsun diye söylüyorum.Herneyse.O kadın öldü.Anlıyormusun ? Hatta o öleli 400 yıl geçti.Bunu sana kaçıncı kez söylüyorum bilmiyorum ama yine tekrarlayacağım.O kadın gitti,ruhu bile bitti.Artık saçmalama,deli etme beni...(Gülmeye başlar) Bu söz bile senin o kadın için yazdığın şeylerden daha anlamlı..Hahaha..
Hayet :(Çok kızgın) Salak,aptal seni..Sen de o dışardaki insanlar gibisin.Hiçbir farkın yok inan bana.Kendini hep en üstün görürsün.Başkaların düşüncelerini küçümsersin,onlarla alay edersin.Kendi düşüncelerini en yüce sayarsın.Ama sana birşey söylim mi ? Ben varya senin o ’Harika İdea’ dediğin düşüncelerini kıçımla bile düşünürüm...(Güler) Hatta kıçım bile fazla gelir...haha..
Gerol :(Tuhaf ve anlamsız bir şekilde Hayet’e bakar.Daha sonra yavaş bir şekilde) Anlamadığım şey ne biliyor musun ?
Hayet :(Şaşmış) Anlamadığın şey mi ? Gerol ? Bu durum da benim birşey bilmemi bekleme.Normal şartlarda şuan senin beni kovalıyor olman gerekiyordu..
Gerol :(Hafiften gülümser) İşte bunu diyorum.Sürekli aynı şeyler..Hep aynı tartışmalar.Sen uçuk kaçık,gerçekle alakalı olmayan hayallerini savunuyorsun,ben de başaramayacağımı bildiğim halde Dünya’nın kurtuluşu şöyle olacak,aç insanlar şöyle doyacak,savaşlar şu şu yapılırsa bitecek diyorum..Hep laf.Düşünmek...Ama bir kere bile düşündüğümüz şeyler için somut bir şey yapmıyoruz.Hep düşüncede kalıyoruz...Ama Dünya dönmeye devam ediyor.İnsanlar ölmeye,senin hayallerin hayal kalmaya,benim düşüncelerim paslanmaya..Bıktım artık.Sana birşey söylim mi ?Ben varya..ben... düşünen bir aptalım...
Hayet : Haklı olabilirsin...Öyle değilsin diyemem.(Sahnede hafiften hareketli bir müzik başlar ve Hayet şiir okur gibi devam eder)Ama ben hayal eden ve olacağına inanan bir insanım.Her ne kadar siz düşünen aptallara uçuk gelsede ideallerim,en azından senin düşüncelerinden daha olabilir düşündüklerim..’BUNA EMİNİM’..
(Bu cümlenin sonunda,uygun bir kareografi ile dans gösterisi sunulunabilir.)
(Sahne ışığı yavaş bir şekilde söner...)
Sahne 2
(Dansın sonlarına doğru ışık kısa bir süre için kararır.Bu sırada dansçılardan 2 tanesi sahneye bir kutu getirirler.Bu kutu Hayet’in girebileceği boyuttadır.Kutu sahneye yavaşça konur.Ama kutunun yukardan sahneye çakılmış havası verebilmek için ışıklar yandığın da dansçılar sert bir şekilde ayaklarını yere vururlar.Hemen sonra sahneden ayrılırlar.Hayet ise sahneye çakılan kutuya bakakalır..)
Hayet : Bu,bu ne ? Geroll,Geroll…Bu kutu senin mi ? Az önce böyle bir şey yoktu burada.(Kendi kendine) Belki de vardı da ben fark etmedim…(Seyirciye döner,çok mutludur) Ah..Ah.. Dünya ne acayip bir şey..Hayal etmek ne güzel…Hemen olduruyorsun istediğini..Kendi Dünya’nı yaratabiliyorsun bir anda.(Aniden suratında üzgün bir ifade oluşur) Ama; onu ellemek,hissetmek,gözünün içine kenetlenmek..Bunlar olamıyor işte,bunları vağredemiyorsun…(Şiir okur gibi) Hayellerimin en belirgin silüeti,Bastığım yerlerin gökdeleni..Aşkı tattırdın bana,aşık oldum adının geçtiği her satıra…Ahh Faşiye ahhhhhh..
(Bu sırada sahneye Gerol girer.Kendi kendine bir şeyler konuşmaktadır.Böyle konuşa konuşa ilerlerken sahnenin ortasında duran kutuyu fark etmez ve ayakları takılarak düşer.Hayet kıs kıs gülmektedir…)
Gerol :(Sinirli ve sıkılgan) Ne güzel..Harikasın.Sonunda somut bir şeyler ortaya koymuşsun...
(Hayet bunu duyunca daha da fazla güler..)
Gerol : (Daha sinirli) Kes be gülmeyi...(Bu çıkış üzerine hayet susar) Bu kutu neyin nesi ? Ben takılıp düşim diyemi koydun bunu buraya ?
Hayet : (Çok bilmiş) Evet evet...Hatta düzenli olarak başka işler içinde kullanabileceğini düşünmüştüm.Herşey senin için yani..(Hafiften sırıtır)
Gerol : Ne saçmalıyorsun yine ? (Hayet hiç aldırmayınca) Sana söylüyorum..Ne işi var bu kutunun burada ?
Hayet : Ne bilim ben.Bunu buraya ben koymadım...
Gerol : Sen koymadın mı ? Hayret bak..Şu an şaka kaldıracak durumda değilim..Ba..(Hayet sözünü keser)
Hayet : İyi o zaman şu kutuyu kaldır.Durumun buna elverişlidir eminim.(Kıs kıs güler...)
Gerol : (Çok sinirli bir şekilde bağırır) Bu kutu neyin nesiiiiii...
(Hayet bu çıkış karşısında yerinden hoplar.Sahnenin önünde bir köşeye hızlı bir şekilde siner.)
Hayet :(Çok ince bir sesle,korkmuş) Bilmiyorum..
(Gerol tam Hayet’in üstüne yürüyeceği sırada sahneye yaşlı bir adam girer.Adımları oldukça sert ve seslidir.Yavaş hareket etmektedir.Kıyafeti ve hareketleri oldukça farklıdır.Bir de bir bastonu vardır...)
(Yaşlı adam sahneye müzik eşliğinde girmiştir.Bu hafiften hareketli bir müziktir.Sahneye girer girmez,sahnenin ortasında ki kutuyu bastonuyla yoklar.Daha sonra yavaş adımlarla Gerolun üstüne yürür.Onu biraz süzer.Daha sonra Hayet için aynı şeyleri uygular.Hayet’i de süzdükten sonra sahnenin ortasına gelir ve orada durur.Hayet ve Gerol ise ağızları açık şaşkın bir şekilde yaşlı adamı izlemektedirler.)
Yaşlı adam :(Bilmiş) Bu kutu için mi tartışıyordunuz ?
Hayet ve Gerol : Ev...(Yaşlı adam sözlerini keser)
Yaşlı adam : İkinizinde bir marifeti değil bu kutu.Benim marifetim.Benim eserim..Hayatımı,ömrümü verdiğim uğraşım.Ve siz ikiniz bunu kimin yaptığını tartışıyorsunuz..(Hayet’i ve Gerol’u gösterir) Sen mi o mu ?
Hayet ve Gerol :Ha...(Yaşlı adam sözlerini keser)
Yaşlı adam : Benim...Herşeyi,metresinden santimine herşeyi beniim.(Tuhaf hareketler yapmaktadır.Daha sonra Hayet ve Gerol’a) Siz daha ne olduğunuzu,niçin burada bulunduğunuzu bile bilmiyorsunuz.Bir çok insan gibi...Bir çok işe yaramaz gibi..(Bağırır) Aaaaa..! Aptallar...( Müzik artar.Yaşlı adam hızlı bir şekilde değişik hareketler yapmaktadır.) Ben..Ben niye vağrolduğumu biliyorum.Bu kutuyu neden buraya getirdiğimide..Sizin,ikinizin neyi istediğinizide.Herşeyi herşeyi...
Hayet :(Gözleri parlamış.Hızlı bir şekilde yaşlı adama yaklaşarak) Yani..Biliyor musunuz ? İstediğim şeyi..Kurduğum hayali..(Kekeleyerek) Fa-Fa..Şiye-yi..
Yaşlı adam : (Ona yaklaşan Hayet’i iterek) Herşeyi..(Bağırır)..Herşeyi..
Gerol : Hadi be.Herşeyiymiş..Hiçkimse herşeyi bilemez!
Yaşlı adam : Herşeyin bilinemez olduğunumu düşünüyorsun.Hiçkimse bilemez...Hiçkimse,ya da herşey hakkında ne biliyorsun ?..Sen,sen bir hiçsin.Herşey için gerçek olanı kabul ediyorsun.Gerçekten bağımsız düşünemiyorsun.Ama neyin gerçek olup neyin olamayacağını bilmiyorsun.Sen..Sen aslında hayalci dediğin Hayetten daha hayalcisin.Ama bunun farkında bile değilsin..
(Bu cümlelerden sonra Gerol’un bakışları oldukça korkunç ve şaşkındır.)
Gerol : (Şaşkın ve sinirli) Deli bunakk!..Kendini ne sanıyorsun sen ? İki cümleyle ve şu çürümüş kutuyla bizi ne kadar etkileyebileceğini düşünüyorsun.(Az da olsa kekeleyerek) Ben de İki boyalı cümleyle söylediklerimi süsleyerek,derin bir anlamı varmış gibi gösteririm..Git bu aptalca felsefelerini başka biryer de yap,başkalarını kandır..(Kendi kendine daha sakin) Başka yerde
Yaşlı adam : Kendi kurduğun hayallerini olabilecek sayıyorsun.Dünya barışı ve bunun gibi daha neler..İşte.Şu durumda bir insanın kurabileceği en saçma hayal bu ve benzeridir.Hiç olamayacak şeyler..(Hızlı bir şekilde onları şaşkınlıkla izleyen Hayet’in yanına gider) Hayet..Buraya senin için geldim.Senin hayalini gerçekleştirmek için..
(Gerol bunu duyunca katıla katıla gülmeye başlar.Hayet ise ne diyeceğini bilemez haldedir.)
Gerol : Haha..haha.. Ben bu sohbetin nereye varacağını tahmin edebiliyorum..Haha..Onun hayallerini gerçekleştirecekmiş...Ben bu lafa anca Kıçımla gülerim..hahaha..Dimi Hayet..haha
(Hayet ve yaşlı adam Gerol’u hiç aldırmamışlardır.Yaşlı adamın yüz ifadesi oldukça ciddidir.Gerol da bu durum karşısında kahkalarını kısa tutmuş,ciddiye dönmüştür.)
Yaşlı adam : (Sahnenin ortasına doğru yürüyerek) Ne istediğini biliyorum.En çok istediğin şeyi.Her zaman olabilirliğini düşündüğün,inandığın o şey için buradayım.Sadece okuduğun romanlarda,tarih kitaplarından bildiğin,oradan aşık olduğun o kıza,seni Faşiye’ye götürmek için...Bana nasıl ve niye diye sorma...Sadece götüreceğim.Ama,olabilecek..yaşanabilecek her şeye kendini hazırlaman gerekiyor.Faşiye’yi bulman hayatında ki herşeyi istediğin gibi yaşayacağın anlamına gelmiyor.(Ellerini havaya kaldırarak,yüksek bir sesle)O imparatorluk...Rayyalar..Seni o zamana,o mekana götüreceğim..
Hayet :(Ağzı açık bir şekilde Yaşlı adamı dinledikten sonra kekeme bir şekilde) Nassssııll ayy yani needden yanii bunları sormayacaktım...(Heycanlı ve biraz şüpheli) Beni nasıl buldunuz ? Neyi istediğimi nereden biliyorsunuz ?
Yaşlı adam : Sen hayal ettin ve buna inandın.Bu yeterince açık değil mi ?(Sakin bir şekilde) Ben senim..Senin hayalin.Olmak istediğin şeyim.Oldurulmasını istediğini olduracak olanım.(Birden deli gibi) Aaa...! Şimdi başlayacak karmaşa,girdiğin anda sen o kutuya..Hadi bekleme daha,gir ve gör olacakları.Başla hayalini yaşamaya!
(Hızlı bir şekilde kutunun yanına gider.Kutuyu açar.Kaş göz hareketleriyle Hayet’in kutuya girmesini söyler.Hayet de sevinçten ne yapacağını bilmez halde kutuya girer.Gerol ise bütün bunlar sahnenin arka,köşe biryerinde izlemektedir)
(Hayet kutuya girdiğinde yaşlı adam elindeki bastonu ile 3 kez yere vurur.Bunun peşi sıra müzik yükselir ve sahneye dansçılar girer.Uygun müzik eşliğinde ihtiyarın önderliğinde dansa başlarlar.Bir ya da iki dakika dans ettikten sonra,dansçılardan biri kutunun kapağını kapatır.Dans bir süre daha devam eder..10-20 saniye sonra ışıklar yavaşça söner...)
Sahne 3
(Sahnede ki eşyalar kaldırılmıştır.Ortada yalnız güzel desenli bir kilim bulunmaktadır.İstendiği takdirde başka eşyalar da ilave edilebilinir.)
(Hayet sahneye çıktığın da değişik kıyafetli bir kaç kişi ortalarına aldıkları Faşiye’nin etrafında dans etmektedirler.Kıyafetleri ve dans figürleri tamamen yönetmenin hayal gücüne bırakılmıştır.Ama bugün olan hiçbirşeye benzememektedirler.Farklıdırlar.Dansları ise uygun müzik eşliğinde ya da ağızları ve elleriyle yaptıkları ritimlerle sağlanabilir.)
(Faşiye etrafında dans eden kişilerden farklı giyinmiştir.Daha aham şaham,dikkat çeken bir kıyafeti,oldukça soylu bir duruşu vardır.Hayet onu ilk gördüğü anda aradığı kişi olduğunu anlamıştır.Onu ve sahnede ki dansı hayran bir şekilde izler.Dans esnasında,dansçı erkeklerden biri kolundan tutup Faşiye’yi sahneden çıkarır.Kısa bir süre sonra geri getirir.Daha sonra başka bir erkek kolundan tutup sahneden çıkarır.Ve yine kısa bir süre sonra geri getirir.Bu sırada sahnede ki dans devam etmektedir.Kısa bir süre sonra sahnede yalnız Faşiye’yi sahneden çıkaran 2 dansçı ve Faşiye kalmıştır.3 kişi dans ettikten sonra iki erkekte Faşiye’ye ayrı ayrı içi dolu kese verirler ve sahneden çıkarlar..)
Hayet :(Bütün olanları şaşkınlık ve sabırsızlıkla izlemiştir.Fahişe’yi sahnede tek gördüğünde yanına utangaç bir şekilde yaklaşır.Yumuşak bir sesle) Merhaba..
Faşiye :(Hayet’i farketmemiştir.Sahnede saçlarıyla oynayarak masum bir şekilde sahneye bakmaktadır.Hayet’i farkedince duruşunu düzeltir.Utangaç bir şekilde) Merhaba...
Hayet :(Kendinden biraz daha emin) Benim adım Hayet.Siz de Faşiye olmalısınız...
Faşiye :(Adını bilmiş olmasına hiç şaşırmamıştır) Evet..
Hayet : Sizi uzun zamandır arıyordum.Hep bu anı düşlüyordum.O kadar güzelsiniz ki,sizin için kurduğum hayaller,sizi benzettiğim güzellikler hepsi ama hepsi yanınızda halt etmiş..
Faşiye : Siz..Siz kimsiniz ki ? Neden böyle şeyler söylüyorsunuz ?
Hayet : Ben..Ben sizin aşkınızla yanıp tutuşan; bir kere o narin,güpgüzel ellerinizden tutabilmeyi kendine amaç edinmiş deli bir aşığınızım.
Faşiye :(Sözlerden etklinmiş) Neler söylüyorsunuz ? Ben bu kadar güzel sözleri hak edecek ne yaptım ?
Hayet : Beni kendinize aşık ettiniz,aldığım nefesin sebebi oldunuz,gördüğüm düşlerin prensesi ve daha bir çok şey...Emin olun,siz bu sözlerden daha iyilerini,daha size layık olanlarını hak ediyorsunuz...
Faşiye : Lütfen,lütfen beni daha fazla şımartmayınız...Bu sözleriniz çok,çok etkileyiciler.
(Hayet yavaş bir şekilde Faşiye’nin ellerini tutmuştur)
Hayet :(Çok mutlu ve aşık) İşte şimdi beni evrenin en mutlu insanı yaptınız.Yıllardır hayalini kurduğum,hep hakkında şiirler yazdığım bu anı yaşatıyorsunuz bana.O sürmeli,çakmak gibi gözleriniz ne kadarda derinden titretiyor yüreğimi.Aşkı yaşamak,sizi hissetmek böyle bir şey olsa gerek..
(Faşiye Hayet’in söyledikleri karşısında çok şaşkındır.Ama bunu hiç belli etmemiştir.Oldukça memnun olduğu bu durumu devam ettirmektedir.)
Faşiye : Çok memnun ediyorsunuz beni...(Üzgün) Lakin olamayacak şeyler söylüyorsunuz!...
Hayet :(Korkmuş ve şaşkın) Ne demek oluyor bu ? Ben..Ben sizin aşkınızla yanıp tutuşurken,sizin için onca şeyi göze almışken..Neden böyle söylüyorsunuz ?
Faşiye : Ben de sizi tanımak isterim elbet.Hayalini kurduğunuz şeyleri gerçekleştirmek isterim...(Yüzünü Hayet’ten saklar.Seyirciye dönüktür.Sinsi bir ifadesi vardır) Ama bilmediğiniz şeyler var...
Hayet : Bilmediğim şeyler mi ? Ben sizin hakkınızda herşeyi biliyorum.Hiçbirşeyden korkmanıza gerek yok.Hakkınızda ki hiçbirşey sorun değil benim için.
Faşiye : (Şaşırmış) Herşeyi biliyor musunuz ?..Benim yaptığım iş..Sizin için sorun değil mi gerçekten ?
Hayet : (Gururlu) Asla.Bu yüce işte size destek olmaktan büyük onur duyarım.Herkes başaramaz bunu biliyorum ama ben yapacağım.Hiç birşey beni sizin o güzel gözlerinize bakmaktan,ezgi dolu cümlelerinizi duymaktan alı koyamaz...
Faşiye : Her şeye rağmen beni sevdiğinizi söylüyorsunuz.Beni kendinize layık görüyorsunuz.Karşıma çıkıp bunları söyleyen,beni her şekilde kabul eden ilk erkeksiniz..Ne diyeceğimi bilemiyorum..
Hayet : Susun.Susun ve gözlerime bakın.(Eliyle Faşiye’nin eğik olan başını düzeltir) Başınızı omzuma koyun..Ve sadece beni taklit edin..
(Yavaş bir şekilde dans etmeye başlarlar.İlk başta müziksiz başlayan dansları fondan gelen müzikle devam eder.Daha sonra dansçılarda sahneye girer ve hep beraber dans ederler.Dansları bittiğinde de ışıklar yavaş bir şekilde söner...)
Sahne 4
(Sahnede yine aynı kilim vardır.Ek olarak bir kaç eşya da konabilir.Işıklar yandığında sahne boştur)
Gerol : (Sesi sahnenin dışından gelmektedir) Anam,anam,anam.. (Sahneye çıktığında üstünde yalnız beyaz fanilesi,altında uzun beyaz bir şort bulunmaktadır.Sahneye güzel elbiseli,dans eden bir bayanın peşinden çıkmıştır.Bütün söylediği anam’lar onun içindir.Yalnız dansçı kız sahneden çıktığında etrafına ve üstüne bakar.Bu kez şaşkın ve korkmuş bir şekilde) Anaamm,anamm,anammm..Nerdeyim benn ? Üstüme başıma n’oldu ? aaa!!...(Sahnede korkmuş bir şekilde gezmeye başlar) Nasıl geldim ben buraya..? Ne içtim böyle...(Korkmuş) Hayet..Hayet..
(Bu sırada sahneye Tolar girer.Elinde ki keseyi sallaya sallaya yürümektedir.Üstünde ise oldukça rahat ve bol kıyafetler vardır.Yalnız kıyafetleri bugün olan kıyafetlere benzememektedir)
Tolar : (Kendinden çok emin) Selam olsun..Neden böyle bağrıyorsun ?
Gerol : (Kaybolmuş bir çocuk edasıyla) Kayboldum..Daha doğrusu nerede olduğumu bilmiyorum.Bundan 5 dakika önce bambaşka biryerdeydim..Ama şimdi..
Tolar : Rahatla be adamım.Kafana bir şey falan çarpmıştır.Bir sorun yok yani..
Gerol : Çok rahatladım sağol..(Susma) Sen kimsin ?
Tolar : Adım Tolar.Ama bana buralar da Tolar Babası derler..
Gerol : Tolar babasımı ? Neden ?
Tolar : Tolar babasıyım da ondan babalık...
Gerol : Bana çok açık cevaplar veriyorsun..Kafamda hiçbir soru işareti bırakmadın valla..
Tolar : Daha neyi açim be eleman..(Gururlu) Ben burada yeni paralar bulurum.Onları krala
gösteririm.Oda beğendi kadarıyla bana altın verir.Yani benim paralarım kralın bana verdiği altın sayısı kadar değerlidir.Tabi bu her hafta değişiyor..Mesela bu hafta 10 tane altın verdi.Ama haftaya ne verir bilmem.
Gerol : Hee..Tolar işi diyorsun yani.
Tolar: (Taklit ederek) Hee..Evet öyle diyorum moruk.
Gerol : Tamam bunu anladım.Şimdi bana burasının neresi olduğu hakkında bilgi verir misin ?
Tolar : Burası mı ? Senin kafana baya sert bir şey çarpmış.Neyse..Ben yine seni aydınlatayım.Burası Rayya imparatorluğu.Şu an bulunduğumuz yer ise DoğuRay.
Gerol : (Kendi kendine şaşkın) Şimdi ben 400 yıl geriyemi geldim..Hayır canım saçma.Böyle bir şey olamaz.(Korkmuş) Ama ya olduysa.Bütün bunlar yalan olamaz.Vay be...Hayet haklıymış.Demek olabiliyormuş.(Birden durulur.Şaşkın bir şekilde Tolar’a bakar) Demek Rayyaların zamanındayım.Sen de bu zaman da yaşayan birisin.(Çıldırmış gibi gülmeye başlar)haha.hahaha.. Ben zaman yolculuğu yaptım.(Birden durur) Ama ben kutuya girmedim ki.Nasıl geldim buraya?..
Tolar : (Gerol’a) Şşşt.. İyimisin moruk.Ne diye bir saattir kendine kendine konuşuyorsun.Neyse ben seninle uğraşmayacağım.Hadi ben kaçıyorum.Çak bi beşlik..
(Hızlı adımlarla sahnenin dışına doğru yol alır.Tam sahneden çıkacakken Gerol onu kolundan tutar ve durdurur)
Gerol : Hayır hayır.Dur...Sana sormam gereken bir kaç soru daha var..
Tolar : (Sıkılgan) Neymiş ?
Gerol : Öncelikle az önce buradan geçen kadını gördün mü ? Şöyle güzel bir şeydi.O galiba benim kıyafetlerimi çaldı...
Tolar : (Bunu duyunca kendini tutamaz ve gülmeye başlar) haha..haha.. O’mu ? haha.. Sen burada baya yenisin galiba.. hahaha.. O’nun adı Fuşiye.Eğer onun verdiği bir şeyi içtiysen..Ki içmişsin.Bu senin şuan ki durumunu açıklıyor.haha..
Gerol : Ne demek bu ? Ne saçmalıyorsun ?
Tolar : Diyorum ki eleman,O kız buralar da para karşılığı erkeklerle faşufuşi yapar..Anladın ? Ama bu iş duruma göre değişir.Yani senin gibilerini bulduğunda hem paranı alır hem de seni uyutup üstünde değerli olabilecek herşeyi..haha..Ne demek olduğunu anladın mı..hahaha
Gerol : Hadi be..Ben ne zaman onu görüpte,faşufişi teklif edipte,daha sonra üstümü başımı soydurdum.Hiç hatırlamıyorum valla..
Tolar : Hatırlamazsın tabi babalık.Bu kızlar böyledir..Adamın nefesini keser..haha...
Gerol : (Şüpheli) Sen bu kadar şeyi nereden biliyorsun ? Yoksa onlarla bir bağın mı var ? He ?
Tolar : Bunları,burada yaşayan herkes bilir.Belki ben daha fazla şey biliyorumdur.Bunun sebebi de bütün bu kızların en iyisi,en güzeli,en faşufuşicisi olan Faşiye’yle olan ilişkimdir..
Gerol : Hee..(Birden yerinden fırlar) Ne!!! Faşiye miiii ? O’da mı o kızlardan ?
Tolar : Evet..Ama dediğim gibi o kızlar Faşiye’nin yanında halt etmişler be moruk..Sen tanıyor musun O’nu ?
Gerol : Evet..Aslında hayır..Ama tanıyorum,yani biliyorum.Kitaplardan falan işte.Ama görünüşe bakılırsa bu Faşiye hiç de benim bildiğim gibi biri değilmiş..
Tolar : O kız,kimsenin bildiği gibi biri değil.O bambaşka,apayrı bir şey.(Birden şüpheli) Sen ne diye bana bütün bunları soruyorsun ?
Gerol : Hiç..Hiçç bişe yok.Bir nedeni yok yani.Sadece senden son bir şey isteyeceğim.Beni Faşiye’nin yanına götürürmüsün ?
Tolar : Bunu neden istiyorsun ? Daha yeni yaptığın Faşufuşi yetmedi mi ?
Gerol : Hayır hayır ondan değil.Ama onu görmem gerekiyor...Onda benim bir şeyim olcaktı da.
Tolar : İyi bare babalık.Ben de zaten onun yanına gidecektim.Bu altınları onun için almıştım...(Kendi kendine,yerinden fırlayarak) Aaa..Onun için deliriyorum..(Gerol ona tuhaf tuhaf bakınca duruşunu düzeltir) Tamam neyse.Gidelim beraber...
(Hareketli bir müzik başlar.Gerol ve Tolar sahneden çıktıklarında ışıklar yavaş bir şekilde söner..)
Devam edecek...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.