İKİLEM
Ders aşkıyla yanıp tutuştuğumdan mıdır? yoksa kendime verdiğim sözün değerini bildiğim ve yerine getirebilmek adına her türlü engeli aşma potansiyelini sabahın göz kamaştırıcı kızıllığında gayet derinden hissettiğimden midir? yoksa derse dâhil olduğum halde kendisi her ne kadar kara olsa da üzerine yazılanların ışığıyla nice insanımızı aydınlatan tahtayla pek alakadar olmayacağımı bildiğim halde pervasızca çalan saatin kulak yırtıcı sesiyle arzu ettiğim mutluluğu yakaladığımı sandığım rüyamdan sıyrılıp, kimilerine göre gerçek olan bazıları içinse anlık bir göz kırpması gibi kısa, boş ve nahoş olan malum hayata dönerek, hazır uyanmışken herkesçe sıkıcı ve bir o kadar da gereksiz olduğu bilinen ilyas’ın dersine gitmekle gitmemek arasında ikilemde kalıp kalmamak arasında gidip gelirken ikilem içinde ikilem yaşamanın verdiği depresif sancıların savurduğu derin düşüncelerden nasıl kurtulacağımı düşünürken, aniden beynimde saatte bilmem kaç kilometre hızla çakan şimşeklerin verdiği durum raporuna göre havanın da iyi olduğunu düşünerek mevcut bulunduğum laboratuara gelmeseydim bu yazıyı yazmakla yazmamak arasında ikileme düşmemiş olacaktım…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.