KAN ÇEKİŞİĞİM OLDUN SEVGİLİ
KAN ÇEKİŞİĞİM OLDUN SEVGİLİ
Kanıma girdin Bengisuyum süzüle süzüle… Kanıma girdin de ığlım ığlım, kan çekişiğim oldun. Oysa ne yoluna durdum, ne önüne çıktım… Yeğlemem böyle düzeysizliği. Sevinin kişilikli, onurlu ve soylu olanını severim ben. Yürek beklentilerimde bu soylu davranışa ve anlayışa yer verdim yıllardır…
‘’Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer’’ deyişince, öyle bir düştün ki duygularıma.. Yavaş yavaş, ıpıl ıpıl… Albeninizin akışkanlığına karılarak gitti duygularım mavi derinliğine… Susuzluktan çatlamış bir toprağın suyu emmesi gibi… Usul usul, sindire sindire kayboldum kendimde….
Şarkıların, türkülerin, şiirlerin en güzeli gönüller de esinini sürdürendir, derler. Seven yüreklerde umutları diri tutan, tazeliğini koruyan da bunlardır belki de.. Sevi balkımalarında bu duyguları yaşamamak ne mümkün. Aslında, ya bir arayışın, yada bir umutsuzluğun ekini değil midir, değil midir ? Düşleri gönül ocağında çıngılayarak yürek yangınına dönüştüren giz…
Seven her yürek kendi özleyişini ve umudunu dillendirir; umudun ışığına çağıldayarak akar. Sevi buğuları çiseleyen yağmur damlacıkları gibi… Kendi okyanusuna kavuşma çabası içinde olan bir damlacık su misali ve sessizce.. Özleyişin, anıların dilaver yanı olduğunu ve yine özlemin, umudun sığınç ocağı olduğunu biliyor musun ?
Kimi esinler güz duygularını da yeşertmelidir. Yeşertmelidir ki, yaşamın direncine erk katsın. Sevinin konutu olan yürek ocağı dumanlanıp tütsün… Kıraçlaşmış gönül ekenekleri çiçeklenmeye dursun… Duygular susuz akaklara doluşsun ve uçarsu gibi çağlayarak mavi derinliklerine karılsın…
Yaşam böyle coşkulaşır, böyle görkemleşir sevdalar…
İnsandır bu, gizemlidir… Nerede nasıl olacağını, nerede ne yapacağını kim bilebilir ki? Anlaşılması gereken, ama çözümlenmesi zor bir varlıktır insan.
‘’’ Bitti geleceğe dair endişem/ Kalmadı içimde o ateşten bir eser ‘’’
diyen ozanca, umutsuzluğun yada mutsuzluğun bir yerinde, yürek ocağının tütmediği bir yerde.. belki de gönül bahçesinin bağbozumu yaşadığı yerde, bir bakarsınız ki, bir sevi güvercini baş üstüne, gönül bahçesine otağını kuruvermiş…
‘’’ Aşkı aydınlıklar aşikar kılar/ Karanlığın anacında ne ki o/ Bir konuşur dudak kesilir gözler/ Bir vazoda çıvgın ateş ne ki o …’’’
Diyen, bir ozanın deyişince, tükenişin çırpıntısı bir ağlak günde arıl bir ak güvercin minnacık bir zeytin dalı sunuyor gönül ekeneğime.. Yeniden çiçekleniyor kıraç gönlüm.. Yaltırlar oynaşıyor, yakamozlar şölene duruyor yürek okyanusumda…
‘’Eski içlenişlerin yeni özlemde durmuş/ Durmuş; o gözler ki karada, eller ki akta’’
Diyen ozan gibi.. Ya da
‘’ Sen baharla gelen düş rüzgarı/İçimde ak güvercin kanatları/ Gün doğarken ‘’
Diyen bir başka ozanın dizelerince, bitti sanılan umutların bir yerinde geçmişe gömülüp gitmiş anılara anımsayarak, başlangıcını yapmaya başlayan yeni umutlara sarılıp salıyorum kendimi.. Yeniden domuruyor, yeniden açıyor gönül ekeneğimin çimleri çiçekleri… Yürek ocağım dumanlanıyor yeniden, bir çıngılaşma sarıyor içimi dışımı.. Ve işte o arıl ak güvercin… minicik bir zeytin dalı bırakıyor gönül bahçeme.. Bir muştu çelengi dolanıveriyor benliğime… Ulağım oluyor güvercin gözler…Ve içli gülümseyişler sağnakça bir sevi yağmuruna dönüşüyor …
Bütün bunları ben niye anlattım ki, işte hepsi bu demek varken... Kişi kendini sorgulayabilmeli, kişi yalnız dışını, davranış ve hareketlerini, fiziki özelliklerini, etkilerini, tepkilerini değil, içselliğini de anlatabilmelidir sevdiğine… Hem kişinin bir yarısı da daha fazlası içselliği değimlidir. Değimlidir asıl güzelliğin burada harmanlandığı…
Diyorum ki; seviye bütün bu nedenler yetmez mi, yetmez mi aylardır süren çabanın kişinin sevdasını ve içtenliğini anlatmaya kişinin… Yetmez mi?
Yetmez mi ,damarlarıma, bütün hücrelerime ığılım ığlım, süzüle süzüle sağılman ?
Kanıma girdin kan çekişiğim gibi… Ben uzaklaştıkça, sen derine, daha derinime saldın kendini.. Kan çekişiğim oldun artık, kan çekişiğim…
KÖMEN-Haydar Okur
YORUMLAR
İnsandır bu, gizemlidir… Nerede nasıl olacağını, nerede ne yapacağını kim bilebilir ki? Anlaşılması gereken, ama çözümlenmesi zor bir varlıktır insan.
‘’’ Bitti geleceğe dair endişem/ Kalmadı içimde o ateşten bir eser ‘’’
diyen ozanca, umutsuzluğun yada mutsuzluğun bir yerinde, yürek ocağının tütmediği bir yerde.. belki de gönül bahçesinin bağbozumu yaşadığı yerde, bir bakarsınız ki, bir sevi güvercini baş üstüne, gönül bahçesine otağını kuruvermiş…
‘’’ Aşkı aydınlıklar aşikar kılar/ Karanlığın anacında ne ki o/ Bir konuşur dudak kesilir gözler/ Bir vazoda çıvgın ateş ne ki o …’’’
Diyen, bir ozanın deyişince, tükenişin çırpıntısı bir ağlak günde arıl bir ak güvercin minnacık bir zeytin dalı sunuyor gönül ekeneğime.. Yeniden çiçekleniyor kıraç gönlüm.. Yaltırlar oynaşıyor, yakamozlar şölene duruyor yürek okyanusumda…
‘’Eski içlenişlerin yeni özlemde durmuş/ Durmuş; o gözler ki karada, eller ki akta’’
Diyen ozan gibi.. Ya da
‘’ Sen baharla gelen düş rüzgarı/İçimde ak güvercin kanatları/ Gün doğarken ‘’
sevgiye dair çok anlamlı ve çok çok güzeldi babacan bir kaç kez okudum.gül üreğin solmasın saygılar selamlar.sayfana gökyüzündeki yıldızları ,gönül güllermi yüzümdeki tebessümü bırakıyorum. ellerinden öperem...