- 1607 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Mutluluğa Yelken Açmak ve Hayatla Yarışmak
Yaşanmış bir ömrün yarısına serpiştirilmiş mutlulukların ve yaşanmamış diğer yarısına sevk edilen umutların penceresinden bakınca insan, bir yaşamak türküsünün nakaratına dolanıyor yorgun dili.
Sevgiyle çıkılan merdivenlerin ve her basamakta yeniden ciğerlere çekilen nefeslerin insanı umutla özdeşleştirdiği, insan ruhunun mutluluklara yelken açtığı anlardır bir resmin içindeki özü anlatabilmek, bir yaşamın içindeki sözü paragraflarla birleştirip ‘mutluluk bir ömür, yaşamasını bilene o an’lar asıl ödül’ diyerek.
Hayat dalgalarının yüzümüze çarptığı gün vuruşlarıyla, gönlümüzdeki ışıltılara avuçlarımızı sürerek yine güne, aya ve yıllara uzandığımızda, önümüzde uzanan mecburi istikametlere bir bakış oluruz. Kendi ufkumuzu yine kendimiz seçerek, kendi dalımıza her gece tüneyerek ve insan olmanın varoluş felsefesini yaşam amaçlarımıza harman ederek yaşar gideriz bir ömrü, insanca duruşlarla.
Avuçlarımızı dolduran ve sonra göğsümüzde büyüyen mini mini umutların, büyüdükçe anlam bulan sevinçlerin, sevdikçe kutsallaşan değerlerin ve belli bir zaman sonra önce avuçlarımızdan, sonra yuvamızdan uçup gidiverecek o yaşam ışıltısının, o mutluluk şarkısının ve o içimizi iksirlerle donatan hayat pınarımızın ovalarımızdan çekilişini, bizi kendi kökümüzle bir başına bırakışını kabullenilemez bir gerçekle baş başa koyuşunu izleriz o hayat filminin karelerinde.
Ne kadar inkâr etsek de, ne kadar kabullenmesek de biz aslında bir döngünün kahramanlarıyız. Asırlardır, Adem ile Havva’nın çizdiği bir rotadan yürüyerek, onların geçtiği yollardan geçerek, onların su içtiği pınarlarda yüzerek, onların sevgi taşlarını mutluluğun denizlerinden kulaçlarla çıkararak, yine denizlerden çekilen hayat ağlarını temizlerken, kaşığımıza dolacak sıcacık çorbanın hayaliyle yutkunur, onun bize sunacağı ömrü hesaplarız, düşüne daldığımız mutluluk dualarıyla.
Evet. Bir ömür göğsümde uyuyan, ağlayışları, gülüşleri kulaklarımda çınlayan, evimin her köşesinde anıları olan, kimi hastalığında başında sabahladığımız, kimi sevincini paylaştığımız, kimi de yaşam aşkını onda bulduğumuz kızım ne çabuk büyüdü, ne kadar hızlı bir karar verdi ve ne tez avuçlarımdan kayarak mutluluk adasına yolculuk etti.
Onun bu kadar kısa sürede büyüyüşünü, bu kadar kısa sürede kadın profiline bürünerek bizi şaşırttığını kabullenmek çok zor. Onun nişanlılık döneminden çarçabuk sıyrılarak yuvamızda bir misafir oluşunu, dahasında beyazlar içinde yüzündeki gülücüklerle büyüyüşünü gördükten sonra ne desem boş aslında.
Geçtiğimiz hafta dolu dolu geçen bir mutluluk hazırlığına giriştiğimde o babalık telaşıyla, kızımı, evladımı mutluluk adasına uğurlayacağımı, onun kendine seçtiği eşle, kendine belirlediği bir güneşe yüzünü döneceğini, bu ayrılık ateşinin yüreğimi böylesine yakacağını hiç düşünmemiştim.
Gelinlikler içerisinde boynuma sarılış anı gelip çattığında, duvağını başına kendi ellerimde taktığımda ve kuşağını beline bağladığımda içimden kopup gelen o çığlıkların nasıl kendine alan aradığını, nasıl bir sessizliğe ihtiyaç duyup kendi içime saklandığımı, nasıl göğsümü durmadan oyan bir kocaman dalganın beni alarak uzaklara, çok uzaklara taşıdığını nasıl anlatabilirim ki?
Yaklaşık 20 yıllık bir birlikteliğin doyumsuz odalarından çıkarak, o mükemmel dostluğun, o anlatılamaz masalın yapraklarından ayrılarak yeni bir öyküye, yeni bir masala ve yeni bir hayata adım atan kollarımdaki gerçekle merdivenleri nasıl indiğimi, nasıl bir başka gerçeğe onu emanet ettiğimi ve avuçlarıma dökülen dualarla ve benden giderken, yuvasından uçarken bana bıraktığı o beni benden eden bakışlarla ve ona ulaştırmak istediğim belki de son şefkat öpücükleriyle, ‘güle güle babacığım. Güle güle kraliçem. Mutluluklar bir tanem. Hayat sana hep yaşanacak kareleri sunsun, hep mutluluk yoldaşın olsun’ deme şansını kendime teselli olarak seçmiştim.
Sonrası, atılan imzalar, oynanan mutluluk oyunları ve mutluluk sayfalarını karıştıran her insanın geçtiği, geçmek istediği yoldu artık. Beyaz mutluluklara uğurladığım kızımın yolu aydınlık, bahtı açık olsun diyorum.
Bir baba olarak bana bu günleri yaşattığı için önce Allahıma, sonra da kızıma teşekkür ediyorum.
Yolları umutlarla, yaşam sayfaları güzelliklerle dolsun.
YORUMLAR
öykünüz mutluluk yansıttığı kadar bir okadar da duygusallığa boğan cinstendi değerli hocam .
ne mutluki güzeller güzeli kızınıza kı böyle bir günde
babasından böyle dökülen bu sevgi namelerini görebilme şansini yakalamış, ne mutluki ona böyle anlamlı bir günde babasının yanında olduğunu ve mutlu günde bir fotoğraf çekme sansını yakalayabıldı.allah bu mutluluğunu daim etsin baba yokluğunu hiç aratmasın
güzeller güzeli kıızınıza ömür boyu mutluluklar diliyorum
tebrık ediyorum. bu güzel anlamı buyuk olan bu öyküyü bizlerle paylaştığınız için teşekkür ediyorum hocam yüreğinize sağlık duygulu bir anlatımdı ama bir okadar da güzeldi.kaleminiz hiç susmasın efendim güzel yaziyor bir sonrakı öyküleriniz torunlara gelir işallah
kutluyorum hocam saygılarımla..............
MUTLULUKLARI DAİM OLSUN.
Sevgi melekleri ellerini hiç bırakmasın ve illa SAYGI.
Hayallerinde canlandırdıkları tabloyu gerçeğe dönüştürme güçleri ve sabrı olsun her zaman ve boy boy sağlıklı çocukları.
Onlar bir pınarın çekilen suları gibi değil , pınarın kendilerine yol bulan yeni kolları gibi oldular.
Zor olan bu hayat şartlarında, kendilerine ait olan bir yuvayı kurma cesareti göstermişler. O cesarette Babanın ve tabi ki tartışmasız Annenin rolü büyük.
Sizleri , onları bu sorumluğu alabilecek çağlarına getirdiğiniz ve olgunluğa ulaştırdığınız için kutlarım.
Tekrar mutluluklar