- 2494 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
En Son Yürekler Ölür
E N S O N Y Ü R E K L E R Ö L Ü R
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
‘Gökyüzünün sonsuzluğunda süzülürken
yanımda olmanı düşlüyorum.’ Kitaptan.
Öykü ve romanlarına yürek alımlayan, çağrışım gücü yüksek adlar veren işlek kalemli Canan Tan, tutkulu aşk romanı ‘En Son Yürekler Ölür’le okur karşısına çıktı.
Manolya Konakları ortaklarından olan Deniz, Nokta Reklam Ajansı’nda çalışan sevgilisi Nehir’e ‘Geceler boyu boşluğa, karanlıkların kuytusuna haykırdım adlarımızı. Denize dökülmek dağlar tepeler aşan bir nehirle, o nehri kucaklamak, içine almak çırpınan bir deniz hayal ettim’ (s.115) der. Deniz ve Nehir, evlilikleri sonrası balayından dönerken trafik kazası geçirir, Deniz ölür! Nehir kurtulur. Organ nakli için, ‘Sevdiğiniz insanı götürüp toprağın altına bırakacaksınız. Oysa ondan kalacak izlerin başka bedenlerde yaşayacak olması, buruk ama huzur verici bir mutluluk katacak size…’ (s.220) ‘‘Tanrı, ‘Aradaki zaman zarfında organları kurtarın!’ diyor bize. ‘Kurtarılan organlarla sönmeye yüz tutmuş bedenlere can verin,’ ‘En son yürekler ölür…’ ” (s.226) derler. Deniz’in kalbi, Arda’ya nakledilir. Nehirle Arda arasındaki duygusal ilişki konu edilmiş. Simgelerle bezenmiş (4 puan) bir kurgu.
Romana çok seslilik katıldığı söylenemez. Geriye dönüş tekniğiyle yaşanmakta olanla geçmiş bir arada götürülüyor. ‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’de olduğu gibi karmaşık bir hayat yumağı seçilmemiş. Ahmet Ümit ve İhsan Oktay Anar bu konuda ustalık göstermişler. Oysa sözün bittiği yerde öykülere yüreğini koyan bir yazar.
Gizliden gizliye kutupluluk yaratılmış, ama okuru içine çekecek kadar değil, zayıf kalmış. (1 puan) Heyecanı dorukta tutmak için katmanlar arası gidiş gelişler kurgulanmamış. Denemeleri kadınca ve bilecen. (4 p)
Tan, kahramanlarına Deniz, Nehir, Nevin, Derin gibi uyaklı adlar takmış. Rol verdiği karakterler rollerinin hakkını vermiş. Deniz’le Nehir’in aşklarına simgelerle derinlik katılmış, güçlendirilmiş.
‘En Son Yürekler Ölür’ün yüzde 22.7’si (16.5)* diyaloglarla geçiyor. (10 p) Öykü değerlerinin az üzerinde. Sayfada ortalama 6.3 (6.5)* paragraf yapmış. (2 p)
Tan, kendine özgü kadınca bir dil oluşturmuş. Üçüncü tekil kişi anlatıyor. ‘Depresyon’ adlı öyküde ise alt anlatıcı kullanmış. Nisa Hanım, benöyküsel anlatım yapmış. Yazar, yazın dilinde yeni bir arayışın içinde izlenimi veriyor. Eski sözcükleri de kullanmaktan vazgeçmediği için işlek dil bozulmuş.
‘En Son Yürekler Ölür’ü yüzde 19.5 (17.6)* yabancı sözcükle yazmış. (0 p) ‘ankastre mutfaklar, banyolar; şömineli ya da şöminesiz salonlar’ (s.23) Ultra her şey dahil’ (s.182)
Çoğunlukla insan yanlarımızı anlatan ve kullanıldığı yerdeki roman diline işlevsellik katan ayrıntılar az kullanılmış. (2 p) ‘Gece yarısı eğlencesi niyetine patlatılan havai fişeklerin alacası altında, ısıtılmış tarçınlı şarapla sucuk ekmek yediler.’ (s.184)
Yamaç paraşütü eğitimi verir gibi anlatan Canan Tan’ın güzel parıltılı sözleri (4 p) : ‘Yüreklerden kopup gelen çığlıklar hıçkırıklara, hıçkırıklar gözyaşı seline dönüşüyor.’ (s.305) ‘îçsesimin götürdüğü yere gidiyorum’ (s.293) Bir romandan esinlenmiş. Hoş olmayan sözler: “ ‘…bir babaya ayıracak on dakikan yok mu?’ ‘Onun bana ayıracak zamanı oldu mu? …Amerika’da. Allah bilir, dinini de değiştirmiştir o.’ ” (s.378) Absürt ve argolu sözleri sevmeyen Tan’ın şiirsel düzyazıları: ‘Ölüm= Deniz olsa, ne fark eder ki? / Ürker mi Nehir ölümden? Geri mi çekilir? / Kaçar mı üstüne gelecek ağırlıktan? / Asla! / Tam tersine, evini açar ona; yüreğini, kollarını, kucağını…’ (s.308) simgeli bu şiirsel düzyazıları soru ile birlikte kullandığı için yazar, ben de soru örneği olarak da alıyorum.
Modern romanın tüm araç ve gereçlerini kullanan Canan Tan’ın ‘En Son Yürekler Ölür’ iminin soru çengellerini yukarıda okudunuz. Sayfada ortalama 1.4 (1)* kez soru yöneltmiş. (4.2 p)
Romanlarında değişik anlatım teknikleri deneyen Tan, kahramanın ruh zaaflarını bir ruh doktoru gibi dile getirmiş. ‘Ve… ayların susamışlığıyla deniz’imi çizgilerimle buluşturuverdim. Yetmedi bu kadarı; yetmezdi, yetemezdi. Onca zamanın özlemi vardı içimizde. Deli gibiydim. Kitabın sayfalarını hızla çeviriyor, elimin altına düşen her boşluğa dalgalar yerleştiriyordum. Uysal, hırçın, köpürmüş; kumsalla öpüşen, nazla salınan… Benim dost dalgalarım.’ (s.97) Sayfada ortalama 0.6 (0.1) kez ruh çözümlemesi yapmış. (0.3 p)
Yöresel ağzı kullanmakta ustalık göstermesine karşın bu romanında hiç yer vermeyen Tan, imgeye çoğu kez yananlamla ulaşmak istemiş. ‘Yüreğinin dibine gömdü tüm ürküntülerini. Dualarıyla sıvadı üstüne…’ (s.146) ‘Hep yanımda ol Deniz, yüreğinde taşı hep beni…’ (s.210) Sayfada ortalama 2.3 (1.7)* kez mecaz yapmış. (16.1 p)
‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’de, bir zekâ ürünü olan gülmeceyi farklı bir biçemle sergileyen Tan, aynı başarıyı bu romanında gösterememiş: ‘Elini vicdanına koy, öyle konuş. Kendini bunca sevdirip varlığına alıştırdıktan sonra bırakıp gitmek, delikanlılığa sığar mı?’ (s.139) Sayfada ortalama 0.019 (0.019)* kez mizah kullanmış. (0.2 p)
Rıfat Ilgaz Gülmece Öykü Ödülü sahibi Tan, bir kanıt türü olan betimlemeyi sayfada ortalama 7.3 (7) satır yapmış. (1.5 p) ‘Bir yanda Büyükçekmece Gölü, diğer yanda Marmara Denizi… Aynı avucun içinde duruyorlar sanki.’ (s.110) ‘Kayalara vuran dalgalar, yelkenlilerin suya düşen yansımaları, tutkunu olduğu çiçekler, ille de gelincikler…’ (s.90)
Bilinçaltlarına ustaca inmesini bilen Tan, kahramanın iç sesi de olmasını bilmiş. ‘Keşke ablam gelmese, diye geçiriyor içinden.’ (s.39) ‘kötü oldu, diye geçiriyor içinden’ (s.58) Sayfada ortalama 0.026 (0.021) kez bilinççakımı yapmış. (0.1 p)
Öykülerine şiirsel başlıklar atan Tan, dili bülbül sesli yapan ikilemeleri sayfada ortalama 0.6 (0.2) kez kullanmış. (1.2 p) ‘Parmaklarını okşuyor, incitmekten korkar gibi, usul usul. Eğilip tek tek öpüyor parmak uçlarını; her birini sicim gibi inen, sele dönmüş gözyaşlarıyla ıslatarak.’ (s.231)
Bilecen denemeler yazan Tan, kahramanın iç depreşimlerini dile getiren içmonoloğu sayfada ortalama 0.012 (0.012) kez kullanmış. (0.1 p) “ ‘Mucize mi bu?’ diye mırıldanıyor kendi kendine.” (s.370)
Simgeli anlatımda ustalık gösteren Tan, yazın dilinde pekiştirmeyi sağlayan benzetmeyi sayfada ortalama 1.7 (1.2) kez kullanmış. (6.8 p) ‘Diğerleri gibi solmamış rengi, cildi pespembe; bebek teni gibi…’ (s.139) Gibi edatı kullanılmadan yalnızca kendine benzetilenle yapılan eğretilemeyi sayfada ortalama 0.6 (0.1) kez yapmış. (1.8 p) ‘dört dörtlük bir site, dört dörtlük evler…’ (s.24)
Organ nakli üzerinde araştırmalar yapan Tan, genel kural özelliğinde olan sözvarlığı atasözünü sayfada ortalama 0.0072 (0.0021) kez kullanmış. (0.1 p) ‘Ölüm hak, miras helal derler, duymadın mı hiç?’ (s.303) ‘Boynuz kulağı geçti’ (s.318)
Kitaplarına albenili adlar veren Tan, iç çözümlemelerle romanını zenginleştirmiş. ‘Bir yandan da, nerede bu Deniz Bey, diye içinden söyleniyor.’ (s.129) “Bir tek Nevin içsesiyle paylaştığı göz önünde durduğu halde kimselerin görmediği tuhaflığı. ‘Çok gülme, arkası ağlamaktır!’ ” (s.146) Sayfada ortalama 0.051 (0.071) kez iç çözümleme yapılmış. (0.2 p)
Kitapları çok satanlar listesine giren Tan, öykülerin satır aralarını sıfatla bezeme işlemini sayfada ortalama 3.1 (5.6) kez yapmış. (6.2 p) ‘Mermer zeminin üzerine küçük antika sandalyeler, sedef kakmalı ceviz sehpalar’ (s.81)
Romana, okurun gözlerini pınar gibi sulandıran duygular katan Tan, kullanıldığı yere güç ve derinlik katan pekiştirmeyi sayfada ortalama 0.6 (1.3) kez kullanmış. (1.8 p) ‘Madem beden bedene, can cana girdik’ (s.38)
Şiir ödülü de alan Tan, soyutlama ve düşünce aracı olan terimi sayfada ortalama 4 kez kullanmış. (12 p) ‘Nokta Reklam Ajansı bünyesinde Ağızdan Ağıza Pazarlama bölümü kurarak’ (s.11)
‘En Son Yürekler Ölür’ romanında organ naklini öne çıkaran Tan, yazın diline derinlik katan imge rüzgârını ardına almaya çalışmış. ‘beş hasta var camın gerisinde. Sırat köprüsünün üzerinde gidip gelen beş hasta…’ (s.137) Sayfada ortalama 2 (2.5) kez imge kullanmış. (16 p)
Kadınca kumaşlar dokuyan tezgâhın sesi ve mizah öyküleri yazmakta bir ilki elinde bulunduran Tan, genel bir kuralı olmayan sözvarlığı deyimi sayfada ortalama 2.8 (0.5) kez kullanmış. (19.6 p) “aşka mı yelken açıyor? diye hafiften nabız yoklayanların yanında, ‘Sezenlerin veliahdı Deniz Sezenin çiçeği burnunda’ ” (s.57)
Romanlarında tutkulu aşkları dile getiren Tan, yazının içinde süs gibi duran hazır söz kalıplarını montaj tekniğiyle sayfada ortalama 0.022 (0.012) kez kullanmış. (0.2 p) “kocasının yanına kurulurken, ‘Şeytan yalnızca sunar, insan isterse seçer!’ diyen Oscar Wilde’ı haklı” (s.7) Sayfada ortalama 0.0048 kez alıntı yapmış. (0 p)
Düşüngülü Eleştiri kriterlerine göre ‘En Son Yürekler Ölür’ romanına 115.4 puan verildi. Yüksek bir değer. Canan Tan’ın ‘Söylenmemiş Şarkılar’ öykü kitabına ise daha önce 114.2 puan verilmişti. En Son Yürekler Ölür / Canan Tan /Altın Kitaplar / 415 s.
*- Canan Tan’ın ‘Yüreğim Seni Çok Sevdi’ romanına ait değerler.
Ali Akdemir
16. 04. 09
Çukurova
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.