- 804 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sana gelen yollar..
O gün raporumu yenilemek için doktora gitmiştim. Biliyorsun ben de senin gibi koahtlıyım, üstelik bende astım ve bronşitte var. Biraz nefes almakta zorlanıyordum. Boğazım da gıcık vardı, öksürtüyordu. Bir de sırtımda ve göğsümde hafif ağrılar başlamıştı. Bunları doktora anlattım. Bana mevsimden dolayı alerjimin arttığını söyledi. Çiçeklerden böceklerden, tozdan ve kedi gibi tüylü hayvanlardan uzak durmamı söyledi. Aklıma ilk sen geldin çünkü sen yaşadığın yerde bir sürü kedi besliyordun. Birden senin için endişelendim, bunu sana söylemek için hemen telefona sarıldım. Telefon cevap vermiyordu. Epey bir müddet, aralıksız aradım, gene cevap yoktu. Daha sonra telefonun kapandı. Ve iki gün boyunca cevap alamadım. Endişelerim artmaya başlamıştı. Net sitelerine de girmemiştin. Seni iyice merak etmeye başlamıştım, ne olmuş olabilirdi. Bir gün önce konuşmuştuk ve sen üşüttüğünden bahsetmiştin, önceki gün de acile gittiğinden..işte ne olduysa bundan sonra oldu..Paniklemiştim.
Deli gibi sana ulaşabileceğim yakınlarının adreslerini ve telefonlarını bulmaya çabalıyordum. Ne yazık ki elimde senin telefonundan başka bir telefon yoktu. Çıldırmak üzereydim. Aklıma babanın yayın evi geldi ve netten bir arkadaşımın yardımıyla yayın evinin, telefonunu ve adresini buldum. Aradığım ilk telefondan cevap alamadım. İkincisinde bir bayan telefona cevap verdi. Babanı sordum hemen, orada olmadığını, kendisinin baldızı olduğunu söyledi. Daha sonra kendimi tanıttım, sana ulaşamadığımdan dolayı çok endişeli olduğumdan bahsettim. Bana senin bir gün önce teyzenle orada olduğunu ve hastaneye kaldırıldığını söyledi. Müşahede altına alınmıştın oksijen veriliyordu..söyledikleri beni şok etti. Bir an olduğum yerde dondum kaldım. Bu şaşkınlık içinde hangi hastanede olduğunu sormayı unutmuşum. Babanın telefonunu istedim. Önemli bir toplantı için yurt dışında olduğunu söyledi ve telefon numarasını vermedi. Konuşmayı sonlandırmıştık. Olduğum yerde ne kadar süre ile kaldığımı bilmiyorum buz gibi olmuştum adeta. Sonra kendimi toparlayıp o hanımı tekrar aradım ve hangi hastanede olduğunu sordum.
Bana senin Süreyya paşada yattığını salık verdi. Ben hemen netten hastanenin adresini ve telefonunu bulup aradım. Sana ait bir kayıt bulanamadığı söylendi. Mecburen o hanıma geri dönmek zorundaydım. Aslında sıkılıyordum çünkü konuşmaya pek hevesli değildi ve beni anlayabildiğini sanmıyordum. –Genç o kızım korkma bir şey olmaz. Sonuçta her imkanı kullanabilen insanlar..diyordu. Ama ben sana bir şey olacak diye öyle çok korkuyordum ki. Ve sana ulaşamamanın verdi rahatsızlık ile neredeyse aklımı kaybedeceğimi düşünmeye başlamıştım. Sen benim için işiteceğim azardan daha önemliydin ve gözümü karartıp yeniden telefon ettim. Israrla o hastanede olduğunu söylüyordu. Bense hastaneyi kaç kere aradığımı bile hatırlamıyordum fakat sana ait bir kayıt yoktu. Daha sonra diğer göğüs hastanelerini aradım bir tanesinde kaydın bulundu ama yatış gözükmüyordu. Böyle birkaç hastane daha aradım, nafileydi seni bulamıyordum. Babana ulaşamıyordum, seni kimden soracaktım ki. Daha sonra siteleri dolandım belki bir akrabana denk gelirim diye ama buda çözüm değildi ve artık seni bulmaktan ümidimi kesmiştim.
Bir akşam kız kardeşim telefon etti, İstanbul’a gidelim dedi. Orada erkek arkadaşı bizi karşılayıp hastaneye bırakacaktı. Ama kaydının bile olmadığı bir hastaneye gitmek nedense bana saçma geldi. Ben gitmekten vazgeçmiştim. Kız kardeşimin erkek arkadaşı beni davet etmiş -bir değişiklik olur ablan için.. demiş. Kardeşim beni ikna etti ve senin olduğun şehre bir geceliğine misafir olup soluduğun havayı iliklerime kadar hissettim.
Seni aklımdan çıkardığım bir an bile yoktu. Acaba şimdi nerede ve ne haldeydin. Öyle sinirlerim bozulmuştu ki ağlayamıyordum bile. Telefonumun şarjı bitmişti ,ben şarj etmeyi unutmuştum, ertesi gün geri dönerken o hanımı tekrar aramayı düşündüm ama sonradan vazgeçtim. Bir sonuç alamayacağımı düşünüyordum.
Eve dönmüştük ve ben seni hala Süreyya paşada aramaya devam ediyordum. Ertesi gün oldu. Artık sabrım kalmamıştı, her şeyi göze alarak yayın evini aradım. O hanıma senin hakkında bir gelişme olup olmadığını sordum.-İyi kızım. Babası başında. Komadan çıktı, bu gün yoğun bakımdan da çıkmış..deyince sanki koca şehir bir anda tepeme yıkıldı. Ben ısrarla seni aradığım hastanede bulamadığımı söylüyordum ve işte o zaman gerçekte hangi hastanede yattığını öğrendim. Özel bir hastanedeydin. Seni yanlış yerlerde aramıştım.
O akşam netten hastanenin telefonlarını ve adresini buldum. Haritadan yerini gördüm. Biliyorsun ben İstanbul’ u bilmem. Hastane Kartal’daydı. Ama Allah büyük dedim. Bir şekilde bana yardım edecekti, emindim. Senin için çok dua ediyordum. -ne olur aşkımı iyi göreyim bana onu görmeyi nasip et Allahım..diye, adeta yalvarıyordum. Sabah oldu. Uyku uyuyamamıştım. Hazırlandım, sabah erkenden ilk otobüsle İstanbul’a doğru yola çıktım. Sana geliyordum. Kalbimde aşkın dilimde dualar ile işte sana geliyordum. Sen belkide bir hastane odasında, son nefesini vermek üzereydin. Bunları düşünmemek için dua ediyordum, iyi şeyler düşünmeye çalışıyordum. –Hayır şimdi değil daha çok erken beni bırakıp gidemezsin. Yaşamak zorundasın..diye içimden sana haykırıyordum. Bir şekilde iç sesimin sana ulaşacağına inanıyordum.
Kartala inmiştim. Turizm şirketinin araç servisine bindim. Sana en yakın olan yeri öğrendim. Serviste bir bayanla konuştum o bana yardımcı olacaktı. Stadın orada benimle birlikte servisten indi çünkü son duraktı. Oradan aşağıya sahile yürüdük birlikte. Otobüs durağına götürdü beni ve bir otobüse bindirdi. -Tam hastanenin önünde ineceksin.. dedi.
Bu bayanı hiç tanımıyordum, sırf bana yardım etmek için yolunu uzatmıştı. Öyle mutlu olmuştum ki sana kavuşmam an meselesiydi artık. İşte şoför sesleniyordu –Hastanede kim inecek..-Ben..dedim araç durdu, ben aşağıya indim. Başımı kaldırdığımda senin içinde bulunduğun hastane karşımda duruyordu. Öyle çok heyecanlanmıştım ki, elim ayağım buz gibi terliyordu.
Giriş kapısına doğru yürümeye başladım. Danışmanın önündeydim. Senin adını söyledim, bana yoğun bakımda olduğunu söylediler. Ama yakınları buradaysa onlarla görüşebilirsiniz dediler. Yoğun bakım ünitesini tarif ettiler, yavaş adımlarla ilerliyordum şaşkındım ve başım dönüyordu. Sonunda kapının önündeydim. Sen sadece bir adım ötemde yatıyordun. Ama seni görmeme izin vermiyorlardı. -Ancak birinci derece yakınları görebilir..dedi bir hademe. Bana dahili numarayı çevirip senin hemşirenle görüşmemi söylediler. Hemen aradım. Üzgündüm çünkü seni göremeyecektim. Uzaktan geldiğimi ve sevgilin olduğumu söylememe rağmen buna izin vermediler. Azda olsa hakkında biraz bilgi almıştım bu akşam yoğun bakımdan çıkacaktın. Konuştuğunu, yemeğini kendi başına yediğini söylediler. Sevindim seni orada beklemeye karar verdim. O gün sana kokmasın, seni rahatsız etmesin diye o zehri içmedim.
Kapının önünde, çaresizce senin çıkacağın anı beklemeye başladım. Tam o arada bir hemşire adımı söyledi. Birden heyecanlandım beni yanına çağırdı. İçeride sana geldiğimi söylemişler ve sen teyzenin telefon numarasını yazdırıp bana yollamışsın babanla konuşmamı iştemişsin. Aşağıda telefonlar çekmiyor bende bir kat yukarı çıktım ve teyzene telefon ettim. Teyzen seni görmemi istemiyordu. Çünkü sağlığından endişe ediyordu. Daha önce babanı gördüğünde heyecan yapmış ve komaya girmişsin. Teyzen bana - Kızım Onun seviyorsan ve sağlığını düşünüyorsan daha sonra gel. Birkaç gün sonra ağırlayalım seni..dedi. Adeta yıkılmıştım, sanki hastane üzerime devrilmişti. Eğer o anda beynime bir kurşun sıksaydı daha makbule geçerdi. Gerekçesi senin görülebilecek kadar iyi olmadığındı. Bu sözler beni iyice korkutmuş ve çok canımı yakmıştı. Söylediklerinde haklıydı belki ama ben emin değildim. Yinede peki dedim. Haklı olabilirdi ve seni riske atamazdım.
Ama bir türlü oradan ayrılamıyordum babana da ulaşamamıştım teyzen numarasını vermemişti çünkü. Benim birkaç gün sonra gitmemin daha doğru olacağını söylüyordu. Hiç itiraz etmedim. Çok kötü günler yaşadığını anlatmıştı. Ayaklarım bir türlü gitmiyordu öyle sıkılmıştım ki, birden nefesim daraldı hemen orada bir sandalyeye iliştim ve işte artık ağlayabiliyordum. Duyduklarıma inanamamıştım senin bu kadar hasta olabileceğine ihtimal vermiyordum. Birden hayatın ne kadar kısa olduğunu fark ettim. Ve aşağıya inip yattığın odanın önünde seni beklemek istedim oradaki varlığımın sana güç vereceğine emindim. Seni orada bir başına bırakıp gidemezdim. Çünkü sen benim her şeyimdin. Eğer mümkün olsaydı hayatımı sana seve seve verebilirdim yeter ki sen yaşa diye, sevdiğim. Hala ağlıyordum çok kötü hissediyordum kendimi. O arada cep telefonuma bir mesaj geldi. Arayanlar olmuş beni biri teyzendi. Hemen yukarı çıkıp tekrar aradım. Biraz daha konuştuk. Artık içim rahattı birazdan teyzen gelecekti ve seni görmeme izin verecekti. O anki sevincimi kelimelerle tarif etmem mümkün değil. Tekrar yoğun bakım ünitesine inip orada seni beklemeye başladım. Biraz zaman geçtikten sonra teyzen geldi. Tanıştık, biraz sohbet ettikten sonra seninle ilgili bilgi almaya gitti. Döndüğünde, senin yatacağın odaya çıkmamız gerektiğini söyledi. Bu arada sohbete devam ediyorduk yaşadığı kötü anları anlatıyordu. -Sana bir şey söyleyeyim mi teyzen seni çok seviyor canım çok..ve inan seni senden fazla düşünüyor.
Şimdi heyecanım doruktaydı, sen birazdan yanımızda olacaktın buna inanamıyordum. Birden kapıda sedyeyle birlikte belirivermiştin. O an kalbimin duracağını hissettim. Ya içeriye gelip de –Merhaba hoş geldin..demen, bir haftadır yaşadığım tüm sıkıntıları unutturmuştu. Seninle ilk defa gözlerimiz bir birine değmişti, ama ben sanki yıllardır o gözlerin içinde gibi hissediyordum kendimi. Yüzündeki oksijen maskesi bile silememişti şirinliğini. Tıpkı hayalimdeki gibiydin hatta daha da iyi. Sana sarılmamak için kendimi zor kontrol ediyordum. Sana dokunmak, seni ne kadar çok sevdiğimi haykırmak geliyordu içimden. Kahretsin ki yoğun bakımdan yeni çıkmıştın, mikrop kapmandan korkuyordum. Ve sonra bir fırsatını yakalayıp ateşini bahane ederek elini tuttum, hatırlarsan. Ve sana doğru eğilerek sigara kokuyor muyum diye sordum. O kadar yakınlaşmıştık ki dudaklarımızın hangi ara birleştiğini unuttum. Her şey birden ve aniden, üstelik kendiliğinden olmuştu. Dudaklarının tadı, sıcaklığı hala dudaklarımda ve kokun, seni çok seviyorum. Sonra aklım başıma geldi ve hemen yerime oturdum. Bu yaptığımız aslında senin için riskliydi, ama dayanamamıştık. Artık olan olmuştu. Çok ta fazla düşünmedim.
Ailenle tanışmak çok güzeldi. Herkes bana çok iyi davrandı. Kendimi yabancı gibi hissetmedim aralarında. Özellikle kardeşin çok sıcak kanlı geldi bana gerçi hepsi öyleydi..Ve aşkım ayrılık saati yaklaşıyordu geri dönmeliydim. Çünkü İstanbul da, kalabileceğim bir yer yoktu. Seni orada bırakıp dönmek, ölüm gibi geldi bana. Yanında kalmak istiyordum ve günlerce başında usanmadan beklemek. Sadece sana bakmak bile yeterdi bana inan. Ama çok yorgundun ve dinlenmen gerekiyordu. Benimde artık yola çıkma vaktim gelmişti. Birkaç gün sonra tekrar gelip sana refakat edecektim nasılsa, öyle anlaşmıştık değil mi? Aklımı ve yüreğimi orada seninle birlikte bırakarak vedalaştım. Bu gün senden ayrılalı tam üç gün oldu. Allah nasip ederse, bir kaç gün sonra yanında olacağım bir tanem, merak etme sakın. Olur mu? Seni çok seviyorum. kendine iyi bak bir tanem güzel günler bizi bekliyor hele sen bir iyi ol, ötesini merak etme..Bir daha seni asla üzmeyeceğim söz! Ve seninle söyleşim burada bitmeyecek emin ol.
Devam edecek..
19 Nisan 2009
YORUMLAR
Soluk soluğa...Koştum adeta sizinle koridorlarda; bilirim o dilsiz hastane koridorlarını. Yazdıkça o kadar güzel işliyor içe duygular, bunda çok başarılı buldum sizi. Bir yakınımı bu durumda bulmak hayatı zindan etmeye yeter de artar bile.
Mutlu son olur inşallah, kalplerimiz sizinle, sevginiz daim olsun.