AŞIRI MİZAH YÜKLÜ İFADELER
Yurdum insanı çok güzel be. Şeker gibi alimallah. Malzeme çok. Yaz yazabilirsen, çiz çizebilirsen. Aziz Nesin neden bu kadar mizahi şeyler ortaya koymuş şimdi daha iyi görüyor ve daha iyi anlıyorum.
Bir uyarı levhası apartmanın duvarında: “Köpek bozuk olabilir, gelirken ıslık çal.” Köpek psikolojik olarak bozuk abi, gelirken ıslık çal haber ver. Yoksa size racon falan keser, anladın mı? Çok sinirli bu aralar, uluyor habire. Ya bu televizyon mu ki bozuk, radyo mu ki! Ayrıca bozuk köpek ısırmaz demiş atalarımız. Böylece atasözlerini de rafa kaldırdık usulca. Belki de oyuncak bir köpektir alınmış tüm apartmana. Sonracığıma bozuluvermiş. Olamaz mı yani, çok mu abartılı durdu bu. “Baksana, köpek miyavlıyor.” bozulma böyle mi acaba?
Bir dinlenme tesisi. Ve tesisin tuvaletinin duvarında asılmış olan kartonda aynen: “Vc’ ye giren mecburi çay içmek zorunda.” yazılı idi. Bir tesis hikâyesi bu esasen. Anlayamadığım şu: “Neden tuvalete giren çay içmek zorunda kalıyor?” Tuvaleti kullanmak ve kullanımın neticesinde 5 kuruş vermek o tuvaletin masraflarını kurtarmıyor mu?
Ya belki de canım çay içmek istemiyor, olamaz mı? Yahut tuvaletin içinde çay mı yapılıyor? “Çay içmezsen çişini yapamazsın.” diye biri uçkurunuzun başında nöbet tutup çay hesabı mı yapıyor. Birisi tuvalette çay içtiğinizi görürse ne sanır? Tuvalete girdim, çıktım meraktan. O zaman da çay içecek miyim? Neden çaylara “abdest suyu” gibi denildiğini şimdi anladım.
İstanbul Ataşehir’de sinemadayız. Murat SARAÇOĞLU’NUN “O…Çocukları” adlı filmi gösterimde. Bizi karşılayan ifade ise acayip derecede dikkat çekici:
“Ataşehir Sinemalarına Hoş Geldiniz
O…Çocukları
10:00 13:00 16.15 ”
Filmi seyre gelenler bir an şoka girse de mecburen üstlerine alınmadan usulca sinemadan içeri girerler. Toplu bir hoş geldinden sonra film başlar.
Oldum olası şu cam kenarlarına yazılıp yapıştırılan ilanlardaki yazım yanlışlarına, imla hatalarına dikkat kesilirim. Bu durum bazen komik vaziyetlere de yol açar. Aşağıdaki ifadelere dokunmadan aynen yazıyorum ve bundan sonrası için bu tür ilanlara dikkat etmenizi istiyorum:
“1rinci pala apt.
Satılık karalüferli daire”
Apartmanın ağırlığı pala olmasından belli. Hem de birinci katta, hem de kara lüferli! Oysa biz beyaz lüferli daire istiyoruz. Hem de köse apartmanı olmasını arzu ediyoruz! Çok kıl bir apartmanda oturmak nahoş olabilir.
Bakın, tuvalet edebiyatı memlekette çok gelişmiş ve her tuvalet duvarı adeta birer edebi sayfa haline gelmiştir. Her türlü mesaj sonrakilere biraz esprili, biraz tarizli, biraz nezaketli bir şekilde ulaştırılıyor.
“Lütfen!
Hacetinizi gördükten sonra sifonu çekin
Çıkarken de kapıyı çekin,
Kokudan durulmuyor.”
Bunu yazmaya ya da söylemeye ne hacet canım! Hacetini eden yapması gerekeni de yapsın bir zahmet! Siz de bu kadar hassas olmayın, memlekette sifonu çekilecek onca şey dururken, kapısı kapanacak onca yer varken, kokusu havayı bozmuş onca meymenet varken; bir tuvalet nedir ki!
Şu billboardlar var ya, dilimize girdi ve hemencecik yerleşti. Ne menem bir şey ki bilbort gibi yazamıyoruz bir türlü. İlla ki aynısı olacak. Kullan yerine ilan tahtasını kurtul!
Bir lokanta ilanı asılmış tahtamıza. Peşinen söyleyelim ki yanlış anlamalar ortadan kalksın. Aynen şunlar yazılı idi:
“Hiç bizimkini yediniz mi?
Kebap… Durağı karşısında hizmetindeyiz.”
Yanlış anlamadınız eminim! Ben anladım ama!
Apartmanda asansör camına asılmış olan ilandan; “Hasan sörün dügmeleri çalışmıyor.”
Hasan ne zaman sör oldu, ne zaman düğme ile çalışmaya başladı, bilmiyorum. Bildiğim ise dünya gözü ile daha çok acayiplikler ile karşılaşacağız.
Mizahsız olmaz!
YORUMLAR
BAHTİYAR HAKKI YARATANAKUL
MAKİNA MÜHENDİSİ(D.E.Ü.1991)
ÖZEL ÖĞRETMEN-İKTİSADİ İLİMLER VE TEKNİK BİLİMLER ARAŞTIRMACISI
İLİM VE BİLİM ADAMI
bu bir kartvizitti arkadaşım çok yeni gördüğüm..
işte güzel yurdumun güzel manzaraları...
çok güldüm tebrikler..
kakofoni tarafından 4/19/2009 10:16:30 PM zamanında düzenlenmiştir.