AŞK İSİMLİ ÇOCUK
“Arkanı dönüp bize öyle bir gülümsedin ki gülüşün aklımıza kazındı.”Aman Allah’ım bu nasıl bir cümledir böyle.Hani bir hikaye vardır ya küçük bir kızın mutsuz bir adama gülümsemesiyle başlayan ve onu ardı ardına izleyen gülümsemelerden dolayı bir apartman dolusu insan yangından kurtulur ,işte o hikaye gelmişti aklıma bu cümleyi ilk duyduğumda.Yalnız hiçbir fikrim yok ben kimsenin hayatını kurtarmış olabilir miyim?Bana söylenmişti çünkü bu cümle.O kadar gurur verici ki benim için.Ne olursa olsun gülümseyebilmek ve gülümsediğin insanda hoş duygular uyandırmak böyle bir cümle kurdurtacak kadar.Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi öylece bir gülümsemeden bir umut doğacak.Hele ki tarifsiz bir acıyla doluyken yüreğim ve gözlerim.Bir an için cehennemimden kaçma arzusuyla gülümsemiştim o üç gence.Nereden bilecekler ki içimdeki_asla sözlerimle anlatamadığım_acıyı.Her halimden belliydi belki de yarım olduğum.Yarım olmama rağmen inatla hayatıma gülebilmem miydi akıllara kazınan?Yoksa yeşil eteğim mi,öylece toplanmış dağınık saçlarım mı?Peki ben nereden bilebilirdim ki aslında acısını hiç unutmamasına rağmen dalga geçtiğini hayatıyla.Dalga geçmek zorunda olduğunu.Öyle ya kimseler bilemez kurşunun en sevdiğinden geleceğini.Nasıl bilebilirsin;elini eline verdiğin insan tutsun onları diye, güvende hissetsin kendini diye sana sırtını dönecek.Sen hâlâ ona sarılacak omuz olma telaşında o ise geri geri adımlamakta sana çıkan tüm yolları.Öyle ki gururun yerde en aşağılık bir sokak adamından bile diplerdesin,pisliğin içindesin yalvarmaktasın:“DÖN BANA”.Dönenin olmadığı gibi anlayan tek bir dost kucağı da kalmamış ortalıkta.İşte sonra ya onun gibi dalga geçersin hayatınla ya benim gibi girersin dipsiz bir kuyuya ya da sarılırsın şişelere ya da gitarına…Ne garip hayatın oyunu.Oyunları…Senaryolar farklı,mekanlar farklı,kostümler,oyuncular farklı…Bir teması değişmiyor bu oyunların.Hep aynı acı,aynı hayalkırıklıkları, aynı zalim aşk oyunu!
Onun da güveni yokmuş artık tıpkı bende de olduğu gibi.Oturuyorduk bizim yurdun kantininde.Gözlerimin içine bakarak konuşuyordu hep.Anlatıyordu kendini.Ben soruyordum o cevaplıyordu.”Korkuyorum artık!” dediğimde;o “Ben de.” demişti.Korkuyorduk ama istiyorduk ürkerek yine de.Beraber olabilir miyiz acaba diyorduk.Dönüp durup garip tanışmamıza geliyordu tümcelerimiz.Ve yine aynı cümle ”Ama öyle bir gülümsedin ki hâlâ aklımda gülüşün.”.Vay be ne gülmüşüm gözüm.
Ve oldu.Birbirimize yardım edecektik.Ben ona huzur verecektim.O ise güven verecekti bana.Yaralarımızı saracaktık beraberce.Güvenebilmeyi yeniden,yeniden sevebilmeyi,“o aşkı” öğrenecektim.Aşkı özlemiştim.Her saatimde her dakikamda o olacaktı.Onun yörüngesinde dönüp duracaktım öylece bir uydu misali.Oldu da bu.Yalnız küçük bir zamanlama hatasıyla hepsi bu.Hep o hep o benim için.İşte bunun adı aşk.Onun adıydı benim için aşk.İsmini öğrendiğimde ilk(bir de burcunu:) kalbim kanatlanacaktı sanki.Koparamadı ama zincirlerini.Öyle kötü örselenmiş ki.Ama inanmak istiyor bir yandan da.Berna “Yapma!üzüleceksin”dedi bana.Dinlemedim.”İnanmak istiyorum,Berna!”dedim.”Sadece aşk istiyorum ben.Aşık olmak yeniden.Aşk isimli çocuğa.Son kez…”
Ve olmadı.Onun için nisan hormonlarının kabarması olmuş.Yakışmadı adına.O aşktı benim için.Aşk ismini verdiğim çocuk.Onun adı aşktı be.Son aşk benim için öyle inanıyordum öyle belleyivermiştim.O hâlde tek çare paydos zamanıdır şimdi bu yenik kız için.Susma zamanı.Yerine çekilip sessizce işini görme zamanı bu yürek için.
Ve günler sonra denk geldi.Bana kurduğun o muhteşem cümleyi defterimin arkasında yazılı gördüm.”Yazı yaz bununla ilgili” diye not düşmüşüm bir de.Bir kez daha dudaklarım sağ ve sol yana doğru kaydı,bir süre öyle kaldılar.Pek çabuk fark ettim ama sonra artık aklında öyle bir gülüşün olmadığını…Ağladım sonra…Yazdım sonra…SUSTUM…
Betül KARA
29 Mayıs 07 17:34