- 3342 Okunma
- 21 Yorum
- 0 Beğeni
Sen neymişsin Türkân teyze..?
Şaşırdım vallahi.
Neymiş meğer Türkan Saylan...
Son dalga Ergenekon operasyonu sonrasında Türkan Saylan hakkındaki birkaç pozitif kırıntı da yok oldu düşüncelerimdeki.
Hayatını adadığı söylenen cüzzamla savaş ve kız öğrencilerin öğrenim görmelerini amaçlayan kardelenler kampanyalarına aktif desteklerinden daha çok, başıörtülü öğrencilerin eğitim almamaları, eğitim kurumlarından yakapaça dahi olsa uzaklaştırılmaları yolundaki çabaları ve başıörtülü öğrencilerin öğrenim hakları aleyhindeki militanca yaklaşımlara hayatını adadığı nedense hafızamda yer etmişti.
Ama hiç değilse yoksul bazı öğrencilere de katkıları oluyor diye bir ölçüde kendimce teselli buluyordum.
Ayşe Armana verdiği son roportajda ise adeta hakkındaki küçük kırıntıları bile yerle bir etti.
Soru: "Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başıörtülüler de var mı?"
Cevap:"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."
Soru: "Bunun haksızlık olduğunu düşündüğünüz olmuyor mu?"
Cevap:"Asla. O kızları militan yapıyorlar. Gerçi, o örtü sayesinde erken koca buluyorlar o ayrı."
Soru:"Oysa, kalbiniz herkese bu kadar açık... Biri şöyle bir mail atmış, "Benim suçum ne? Kafamdaki örtü mü? Bana karşı Türkan Saylan neden şefkatini göstermiyor. Ayrımcılık yapıyor."
Cevap: - Bakın iki tür örtülü var. Bir gerçekten samimi olanlar, bir de olmayanlar. Hepsi bir değil. Benim hastalarım var, 12 yaşında zorla örtüp evlendirmişler. Sonra da intihara kalkışmışlar filan. Herkes onları bir takım gibi görüyor, hayır öyle değil. Ben esas olarak kadınları kullandıkları için kızgınım. Onlara da kendilerini kullandırdıkları için kızarım. İnsanın kendini kullandırmaması lazım. Ben Cumhurbaşkanımızın eşine de üzülüyorum, çok küçükmüş evlendiğinde. Yazık günah değil mi?
Soru: "Sizinki İslamsız Yaşama Derneği mi?"
Cevap: - "Hayır efendim niye öyle olsun? Bizim inanca ya da baş örtüsüne itirazımız yok. Tek istediğimiz yasalara uymaları. "Eğitim kurumlarında, resmi kurumlarda, Büyük Millet Meclisi’nde örtü takılamaz" diye yasa var."
ÇYDD özel kuruluş.Dilediği kimseye burs verebilir.Başıörtülülere de vermeyebilir.
En doğal hakları bu.
Yoksulluk ya da başka nedenlerle okuyamayan kardelenlerin ellerinden tutabilir.Diğer yandan da başıörtülü öğrencilerin okumaları için hiç bir şey yapmayabilir.Hatta okumamaları için elinden geleni yapabilir.Hatta onlarla alay edebilir, samimi olanları dahi burs verirken ayıklayabilirler.Örtü sayesinde koca bulduklarını söyleyebilirler. Başı örtülü okumak isteyen ama okuyamayan kızlara burs verip yardım etmek prensiplerine aykırı olabilir.Asla haksızlık yapmadıklarından bahsedebilirler.Casus gibi aralarında dolaşıp ne filimler çevirdiklerinin farkedilmemesini isteyebilirler.Burs verdikleri neticede aralarında dolaşıyorlar ve üstelik -artık nasıl oluyorsa o da- casusluk yapmıyorlar, ellerinden, gözlerinden öpüyorlar.
Peki bütün bunlara hakları var da, bu durumda kendilerinin çağdaş olduklarından bahsedilebilir mi?
Çağdaşlıkla uzaktan yakından bir ilgileri olduğunu hiç bir sağlıklı beyin düşünebilir mi bu kafa yapısındaki bir organizasyonun?
Bir yandan bazı kızların okumaları için çalışacaksınız, diğer yandan bazı başka kardelenleri ise saplarından tutup kopartarak daha başakken biçerdöğer altında boyunlarını bükmüş kalmalarına çanak tutacaksınız.
Adınız da sonra Çağdaş Yaşamı destekleyenlerden sayılacak?
Ergenekon iddianamelerinde darbe senaryoları içinde sivil toplum kuruluşlarının organizasyonu ve kaos ve darbe ortamı yaratılmasında nasıl kullanılacakları detaylı olarak anlatılıyordu hatırlayacağınız gibi. Bu STK ları içinde Türkan Saylanın ÇYDD si de vardı. ADD, ÇEV, Kuvayı Milliye dernekleri, Tuncay Özkanın "Biz kaç kişiyiz yahu" hareketi gibi bir çok yapılanma yok muydu..?
Cumhuriyet mitingleri organizasyonunda bütün bunlar elele görev almadılar mı? Mitinglerde ÇYDD nin bütün şubeleri ellerinde pankartlarıyla boy göstermediler mi, diğer örgütlerle birlikte. Bu örgütlerden çoğunun yöneticisi tutuklu ya da tutuksuz yargılanan zanlı değiller mi hala? ADD başkanı Sener Eruygur, Tuncay Özkan, İşçi Partisi yöneticileri vb. yok muydu iddianamede?
Savcıların ve de onların başvurusuyla mahkemenin ÇYDD şubelerine baskın yapıp aramalarda bulunmasının yadırganacak hangi yönü var bu ilişkiler ortadayken.
Ancak ve ancak üçüncü Cumhuriyet mitinginden sonra Türkan Saylanın "Ne şeriat, ne darbe" diye utangaçca fısıldamaya başlaması, bu organizasyon içinde STK olarak katılımcı olması gerçeğini değiştirir mi?
Ne şeriat ne darbe söyleminden daha çok, o mitinglerde darbe çağrısı yapan konuşmalar ve pankartlar, sloganlar değil miydi akıllarda kalan?
Nitekim bazı yöneticileri tutuklandı, bazılarınsa ifadeleri alınıp salıverildi.
Türkan Saylanın ne ayrıcalığı vardı ki bu süreçte savcıların şüphelerine iştirak eden mahkeme kararının üstünde bir ayrıcalık beklesin?
Hastalığı mı?
İşte belki de o yüzden gözaltına alınmadı.Ama müsaade edin de aramalar da yapılsın değil mi?
Aramalar sonrasında hastahane odasından bile canlı yayınlara katılan, haber programlarıyla canlı bağlantı kuran, saatlerce gazetecilere ropörtajlar, demeçler veren Saylan size de "cıva gibi" gözükmedi mi?
Evinde bir köşede otururken arama yapılmasından daha mı az yorucuydu bu medya işbirliği çalışmaları kendisi için acaba?
Hastalığın bu denli istismar edildiğini belki de ilk defa bu vesileyle gördü toplum, içi burkularak.Halkın hasta insanlara karşı duygusallığının bu denli sömürüldüğüne daha önce şahit olmuş muydunuz?
Adaletin hasta evinde soruşturma yapma görevi, medyanın hastahane koridorlarına pervasızca sızarak günlerce kendisine ve çevresindeki başka hastalara eziyet etmelerinden daha mı az önemli bir hadiseydi?
Ergenekon sürecinde dalgaların daha üst düzeylere tırmanmasıyla, koruma kalkanı görevini başarıyla gerçekleştiren destekçiler boşuna uğraşıyorlar bence. Aslında sürecin doğal seyri bu. Zira bu türden yapılanmaların üç beş tetikçiyle, bir kaç destekçiyle organize edilemeyeceği, daha büyük ve güçlü bir organizasyondan destek bulmaları gerçeği kadar doğal zaten. Savcılar adım adım ilerliyorlar anlaşıldığı kadarıyla ve işlerini de ustalıkla yapıyorlar bana göre. Hala etkin konumda bulunan üst düzey Ergenekoncuların da son ana kadar bu türden karalama, sulandırma faaliyetlerini organize edecekleri zaten bilinen bir gerçekti. Adaletin kaçınılmaz tecellisini geciktirmeye çalışmalarının, hatta güçleri yeterse temelli devre dışı bırakmalarının, onlar için hayati önemde olduğunu tahmin etmeye bile gerek yok.
Anıtkabire kadar uzanan Çete destekçilerinin var olabilmesi bu garip süreci aslında yeteri kadar net ortaya koyuyor.
Savcılığın, mahkemenin verdiği gözaltı kararının, üzerine yine mahkemenin verdiği tutuklama kararının ardından, Mehmet Haberal destekçilerinin Anıtkabiri "sloganlara, zanlıların desteklenmesine" alet ettiklerini gazetelerden okuyoruz. El uzatmadıkları, sömürmedikleri bir tek bağımsız mahkeme kararlarının aleyhine, insanların Atatürk sevgisi kalmıştı. Onu da yaptılar, yapıyorlar tıpkı Cumhuriyet Mitinglerini organize eden yapının sömürmesi gibi.O zamanlar aldanan bir çok samimi vatandaş olmuştu bu sömürü çarklarını döndürenlere. Şimdilerde ise ancak çok az bir kesimin bu tuzağa düşebildiği görülüyor ancak.Onların da tutuklu sanıkların kurumlarından maaş alanları, öğrenim görenleri ve yakınlarından ibaret olduğu anlaşılıyor malum bazı derneklerle birlikte.
Belki de halk artık daha net görebiliyor ülke gerçeklerini.
Kim bilir?
Benim görebildiğim Türkan Saylan ve başkanı olduğu ÇYDD, savcılığın haklarındaki şüpheler ve mahkemenin de bu şüphelere iştirak etmesiyle arandı, araştırıldı, araştırılıp soruşturuluyor hala.
Ele geçirilen deliller arasında Nutuk da varmış, şu da varmış bu da varmış vs.
Eh zaten savcılık sanık lehine delilleri de toplamak zorunda yasaya göre.Onlar da sanıklar lehine delil olarak dosyaya girer."Çok Atatürkçülerdi, suça karışmazlar, cici çocuklardı" demek için bir vesile olur belki. Nasılsa her darbecinin, her tutuklunun, her gözaltının saygın Atatürkçüler olduğunu duya duya bu noktaya geldi Ergenekon Soruşturması. Bir çoğu da ne hikmetse ya tutuklandı ya da tutuksuz yargılanıyor.
Atatürkün ve ideallerinin bunlarla ortak bir noktası olamayacağına göre, ayrıca Atatürkü sömürmek ve çetesel faaliyetlerine kalkan yapmak suçundan da ayrıca yargılanırlar mı bilemiyorum. Öyle bir suç tarifi var mı yasalarımızda onu da bilemiyorum. Ama son yılarda halkın yaşadığı tecrübeye göre şiddetle böyle bir yasaya ihtiyaç var gibi geliyor bana.
ÇYDD ve yöneticileri, kendi idealleri doğrultusunda faaliyetlerine devam edecekler mi bilemiyorum, ama toplumun bir kesiminin hizmetinde oldukları kendi beyanlarıyla bir kez daha belirginleşti artık.Kardelenler meğer onların ideolojilerinin yoksullarının adıymış. Toplumun bütününü kucaklayan bir yardım hareketi değilmiş.
Tek ölçüleri yoksulluk içinde eğitim alamayan çocukların eğitim almalarına katkıda bulunmak değilmiş.
Bu şartları taşıyan çocuklardan, ideolojileri, aile yapıları, dünya görüşleri kendilerine yakın olanların eğitimlerine katkıda bulunmakmış sadece.
Eee bu da lazım.
Kolay gelsin Türkan teyze...
YORUMLAR
Soru: "Burs verdiğiniz öğrenciler arasında başıörtülüler de var mı?"
Cevap:"Hayır. Böyle bir ilkemiz var. O çocukların bir kısmı militan olarak kullanılıyor. Biz de böyle casus gibi aramızda onları istemiyoruz. Baştan söylüyoruz, herkesin prensipleri var."
ÇYDD ve Türkan Saylan bu cevapla zaten amaçlarının ne olduğunu söylemiş.O casus diye militan diye birilerinden bahsederken,kendileri burs vererek,kaba tabirle satın aldıkları kişileri kendi amaçlarında,kendi ideolojilerinin güdümünde kullanmakla,militan yetiştirmiş olmuyor mu? onun açısından baktğımızda?? Inanmıyorum ben bu ve bu kişilerin samimiyetine,sürekli aydınlıktan felan bahsederler ama kendi karanlıklarını getirir dururlar!
yazınızdan dolayı tbrk ederim hocam..
Doğru bildiğimizi de söylememiz gerekli ki insanlar muhakemesini yapsınlar değil mi?
Hayrünisa Gül 65 bin dolarlık yüzük takıyor mesela demişsiniz.Bunun başka insanlara zararı var mı?Allah katında suçu varsa hesabını yine kendi verir.Ama başka insanların hayatını karartanların yatacakı yeri var mı?Sayın Saylan kaç kızın eğitim almasını engelledi acaba düşündünüz mü hiç?Başıörtülü insanlara nasıl neftele hitap ettiğini unutmak mümkün mü?Ayşe Armana verdiği roportajı yukarıda.Nasıl bir ruh halidir ki, başıörtülü olmayı "gerçi böylece koca bulabiliyorlar" diye açıklayabilmek. Ahını aldığı insanların haklarını nasıl ödeyecek?
Ben takmam, diğer insanlara da karışmam demiyor dikkatinizi çekerim.Kendisi gibi olmayan insanları hayasızca aşağılıyor.BU durumda bu düşünce sahibini, yine sadece kendi düşünceleriyle, ilaveler yapmadan diğer insnalara duyurmak her vicdanlı insanın görevi olmalı.
Hitler de öldü ama arkasından insanlık kendisini lanetliyor.
Ebu cehil de öyle.
Güzel işler yapan insanlar güzel işleriyle anılır.
Çirkin işler yapan ise elbette yaptığı çirkinliklerle anılır.
Dünyada eğitim almalarına, eylemleri nedeniyle engel olduğu kızlarımızın haklarını Allah dahi "Bana kul hakkı ile gelmeyin" diyerek afetmiyor.
Yine de dilerim Allaha karşı sorumlulukları eksikse Allah bağışlasın kendisini.
Ama diğer insanlara karşı hak borcu varsa da, hak sahipleri ancak haklarını helal etmeli.
Korkarım ki hayatları karartılan gencecik insanlar sizler kadar vurdumduymaz, umursuz değilller.
erolbasci tarafından 9/27/2009 5:24:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu yazıyı yazan arkadaşıma şunu söylemek istiyorum;ölmüş ve ahiretine kavuşmuş bir insanın arkasından yorum yapmak bırakın müslümanlığı dini bir yana insan olamnın onuruna sığmaz.herkes birgün elbet ne yapmışsa hesabını sadece cenab-ı hakk-ı ialhiye verecek,günümüz dünyasında insanlar sadece dış görünüşe göre insana dege verdikleri için hemen etiketleme damgalama işlemleri beni üzen bunu kendini dindar olarak gören gösteren insanlarında yapması ,bugün her atatürk diyen nasıl atatürk üstünde nemalanıyorsa her allah diyen başörtüsü takanda dindar değil pnlarda dini çıkarları için kullanıyorlar.evet türkan saylanın yaptığı bi noktada adaletsizlik kimsenin kalbinin içini görmeden öyle miltan demek dogru değil,vermezsin olur biter.kimseyi giyiminden dolayı kınamak eleştirmek dogru değil.elbise sadece örtüdür insanın vücüdunu kapatır okadar.ama bu gün türkiyede insanlar yıllık sadece giyime kredi kartlarıyla 10 milyar dolar para harcıyormuş .allaha inanıp ama sadece inanıp bir yüzüge 100 bin dolarveren bir sosyeteyi anlarım ama allaha ve islama inanıp hemde bilip uygulayan biri olarak hayrünisa gülün 65 bin dolarlık yüzük takamsını anlayamam ozaman onları elştirmemizin bir anlamı kalmıyor.kısaca bırakalım yandaş medya o parti şu parti gelen kendini düşünür bir gidecesek bu dünyadan güzel görelim güzeli yapalım zaten gerisi birgün uçup gidecek allaha emanet olun.
hüzn-ü aşkım tarafından 9/27/2009 4:43:54 PM zamanında düzenlenmiştir.
Abdurrahman Dilipak ın bir sözü vardı bu insanı garabet müsveddesine. Baş örtüsüne karşı çıkarken Allah onu baş örtüsü taktırdı diye...Malum hastalığı münasebetiyle başını bağlıyordu. ama öğrenmiştir anyayı konyayı şimdi ebedi istiragahatı olan öbür tarafta. Ne kadar istarahat olur orası da malum ya. Ayrıca okurlardadan istirhamım resimi bütyazısını tıklamayın.tabi rüyanızda korkmak istiyorsanız orasına bişey demem.
her okuyamayana çydd burs verecek değil ki...başka dernekler ve kurumlar zaten yeterince türbanlı öğrencilere burs veriyor....önemli olan insanlık adına bilim adına çağdaşlık adına yapılanların görülmemesi..acı olan bu....allah binlerce kez rahmet eylesin diyorum....kimsenin yaptığı karşılıksız kalmayacaktır...iyilik de kötülükte...
O durumda Türkiyeye, yoksul ve okuyamayan çocuklara yaptığı yardımlardan bahsederken genelleme yapmanızı yanlış olmuş.BU çocuklardan bazılarını özlelikle dışarıda bıraktığını, hatta bu dışrıda bıraktıklarının da okumaması için, öğretim hayatlarının karartılması için elllerinden geleni yaptıuklarını bile bile bütün insanların, sanki bütün Türkiyedeki yoksul kız çocuklarını ayırmadan kapsamış gibi haketmedikleri bir değeri verirken düşünmeliyiz.Dernek insiyatifini, çok özel çıkar ve amaçlar içöin kullanmış anlayacağınız.Hedef yoksul ve çaresiz kızların okuması değil, belli görüşlerin militanlığını yapacak devşirmeler peşlinde olmak gibi görünüyor.Bunlardan, o hizmetleri alarak devşirilmeye çalışanların mutlu olmaları normal.Ya diğerleri?Engellenen, yok görülen, üstelik de hakaret edilenler?
Bu misyonda eğreti duran husus bu.
yazıyı çok iyi kavradım.....ne demek istediğinizide anlıyorum...anlayamadığım ama bildiğim ölünün arkasından rahmet dilenmesidir..kendi ropörtajında türbanlı kızlar diye verilen bursun ayrılmaması...velevki öyle bile olsa derneğin insiyatifinde kime verilip verilmeyeceği...cenaze namazını kıldıran sayın eski müftümüz gereken cevabı vermiştir...tabii ki anlayana....varmı çıkar olmadan yapılan iyilik vede bırakılan eser...
Bilim adamı oldu bir anda
Haçlı sopası sol yanında
Vur müslümanın dalına
Vur…
Yaylan
bakalım… saylan.
Duydukça dönme dolap yalanı
Asırlardır çizilmiş planı
Uygula saylan
Uygula
Harcatmadılar kalanı.
Azınlıklar hükmeder
Ne oldu çizer yazar aydına
Bakmak gerek kütük kaydına
Uslan saylan uslan
Götüremedin… talanı.
Sayın Türkan Saylan ın cenazesinin kalktığı günde böyle bir yazı okumak beni son derece üzdü...yazık ki ne Türkan Saylan ı ne Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun ilkelerini kavrayamamışısnız..Türkiye ye yoksul okuyamayan cocuklara.ilime ve tıp alanında yaptığı yeniliklere gözünüzü kapamışsınız...allahtan rahmet diliyorum ...binlerce kardelenin peşinden geleceğini ve yetiştiğini bilmek beni son derece memnun ediyor...
Özellikle dava sürecinden sonra ülke gündemine gelen olayları dikkatle incelemeli bana göre.Ümraniye bombalarından sonra yaşanan gelişmelere dikkat edilmeli.Fener davası da bunlardan biri.Kapatma davasıyla ilgili İşçi Partisi ve ona yakın organların belge desteği(google iddianamesi söylentileri)..Benzeri bir çok dezenformasyon çalışmaları zaten ergenekon yapılanmasının faaliyetleri arasındaydı(Bkz. heryerde bulabileceğiniz ergenekon iddianameleri)
Tabiiki salt yandaş medyayı izlediğinizde bu bağlantıları kurmak zor olur, size de hakveriyorum..
İyi de gözüm, cinayet işleyen şebekelerle, aydınlara suikast düzenleyen canilerle, halkı birbirine kırdıran kardeş kavgacısı provakatörleriyle, dolandırıcıları bir mi görüyorsunuz?
Hırsızın da cezası verilsin, ama çetecileri aklamak için zırt pırt deniz feneri üzerinden aklama çabalarına da girilmesin.
Habire deniz fenerine sarılmalarından ben bu fener işinde de zaten bir ergenekon tezgahı seziyorum.
Danıştay savcısını da dincilerin katlettiğine bu çete çanakçıları zaten halkı inandırmayı başarmamış mıydı?
Arkasından çete çıkınca kuyruklarını kıstırıp ortadan toz olmadılar mı?
Şimdide başka kılıklarda arz-ı endam ediyorlar zırt orada zırt burada.Çete artıkları kıçlarını kurtarmak için her fırsatı değerlendiriyor artık.Kendi yandaşlarına burs veren yapılanmalardan halk kahramanı ve çağdaş suratlar çıkarmaya da çalışıyorlar.Devletin mahkemesini, savcısını daha dava sürerken karalamaya da çalışırlar.Başka çareleri yoktur çünkü.
Darbe diyorsun, "ama deniz feneri diyor hala"
Suikast diyorsun "ee deniz feneri nolcak diyor?"
Bombalama, adam öldürme, asit kuyularında fırınlarında yargılamadan adam kaldırma diyorsun "ama, şey deniz feneriii" diyor hala..
Var bu fenerde bir iş.
Nazım Hİkmeti sorarsan, ben onun hangi itibarı vardı da iade oldu diye düşünüyorum.Kafan karışıcak belki ama zerre kadar itibarı yoktu zaten bende..
BIrakın artık bu ucuz, "ama onlarında şeyi var, neyi var, meyi var " yollu aklama çabalarını.
Çetelerden, darbelerden, cinayetlerden usanmış, ülkesinin karanlıktan kurtulmasını isteyenler fenerci bile olsalar, bu aklama çabalarına girişen darbe şakşakçılarından daha iyidir gözümde.
Genelde hep benzer çevrelerdir bunlar zaten.Hemen kendilerini belli ederler.
Darbecilere, çetecilere toz kondurmazlar.Bırak haklarında kalem oynatmayı, oynatanları bile karalamaya çalışırlar.
Ama yargı süreci işliyor.
Dilerim suçları olanlar hakettikleri cezaları kısa sürede alırlar.
Atatürk'ü çeteciliğe alet edenler varsa bunun cezası mutlaka olmalı...Peki ya müslümanlığı her türlü hileye, soyguna, dolandırıcılağa ve siyasete alet edenler ne olacak ?
Nerede Deniz Feneri failleri ? Açıklamalar nerede ?
Sadece ideolojileri kendilerine uygun olan, dindar olmanın ilk koşul olduğu vakıflarınız, dernekleriniz ve hatta sosyal yardım kuruluşlarınızdan hiç mi haberimiz yok sanıyorsunuz ? Üstelik sadece düşüncesi, konuşması ve yazdıkları ile insanları suçlayacaktınız da Nazım Hikmet'in itibarını niye iade ettiniz ? Pardon, o seçim dönemindeydi değil mi ? Sizlere söylenebilecek tek söz var : Riyakârsınız !
Fikret TEZAL tarafından 4/19/2009 5:16:51 PM zamanında düzenlenmiştir.