- 687 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YAZIK OLUYOR BU ÜLKEYE
Her gün, gördüğüm, duyduğum veya öğrendiğim yeni bir olayla içim parçalanıyor. Neler olduğunu burada tek tek sıralamaya gerek var mı? Olanları hep beraber yaşıyoruz.
Biz talihli kullarına Tanrı’nın armağanı olan bu canım vatanın içine düştüğü
bu acıklı tablo için kahrolmamak hakikaten mümkün değil. Cumhuriyetin kurulmasından bu yana insanlarının yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede yaşayıp giderken önce laik anti laik sürtüşmeler. Sonra Ergenekon soruşturmasıyla başlayıp çığırından çıkan gözaltına alınmalar bizleri şaşkına çevirmişken ardından patlayan kriz yaşamı tam bir azaba dönüştürdü. Bir suç ve suçlu varsa elbette cezasını çekecektir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Ama ülkede yaşayan herkesi potansiyel suçlu olarak görüp tüm ülkeyi dinlemeye kalkarak özel hayatın içine girmek insanca yaşamayı bir yerde imkânsız kılıyor. Ve ülkenin güzide insanları olan aydınlara yapılanlar hiç de hoş değil. Tabiatıyla bu tutuma tepki olarak başlayan gösteri yürüyüşleri. Sonrası bakalım daha neler olacak? İnsanın kendisinin ve evlatlarının yarınlarına tereddütle bakması bence biraz düşündürücü.
Bu gün bir gazetede geçmişlerden süregelip söylenen bir söz okudum.
“Toplumun bir kısmını bir zaman için, diğer kısmını uzun zaman için kandırabilirsiniz ama tümünü her zaman kandıramazsınız diyordu.” Bu tabii ki mümkün değil. Allah sonumuzu hayretsin diyorum.
Bir tanıdığım, devlete ait kurumlarda asılı eski ve yırtık bayraklara tanık olarak bu duyarsızlığa çok üzüldüğünü söyledi. Çevresinde yaşayıp önünden geçen binlerce insanın böyle durumlara tepkisiz kalmasının tek bir izahı olabilir. Bu tür olaylara artık alışılmış olunması.
Duyduğum bir diğer üzücü olay ise, İstanbul gibi bir mega kentin bir ilçesinde göğsündeki Atatürk rozetine çatık kaşlarla bakılması üzerine korkup çıkararak cebine koyan ve kendisini düşman topraklarında gibi hissettiğini söyleyen insanlar.
Dün başka bir dostumla aşağı yukarı aynı özlemi paylaştık. O hiçbir haber kaynağının olmadığı ıssız bir dağ evinde yaşamak isterken, benim tercihim ise gene herkesten uzak ücra bir köşede, kıyısında çekili sandalı olan bir balıkçı kulübesiydi. Ama kafamızı kuma gömüp bir devekuşu gibi davranmak biraz bencilce bir hareket, biliyoruz ama bütün bu olanlarda dış etkilerin de ağırlığının hissedildiği şu atmosferde yapılacak fazla bir şey yok gibi.
YORUMLAR
Böyle bir dönemde en ücra köşeye sığınmak en çok benimsenen fikir,ben de düşünüyorum bunu,yapmak istiyorum.Fakat dedğiniz gibi bu bencillik olur,ülkeye yapılan bir bencillik.Sizin gibi düşünen insan sayısı o kadar azaldı ki onların içinde kendimi yabancı hisseder oldum.Şununda farkındayım;o insanların şöyle bir silkinip kendilerine gelmeleri için size ve sizin gibilere ihtiyaç var.Bu ülke bize emanet onu yükseltecek ve yüceltecek olanlar bizleriz! Ne olur,ne olur izin önüne geçelim bu rezilliklerin.
Aklın yolu bir'dir diye söylenirdi hep değil mi ?
Artık inanmıyorum... Bir'den çokluğa gidiyoruz !
Nerede çokluk......
Allah c.c. sonumuzu hayra getirsin diye hepimiz dua ediyoruz ve daima etmeliyiz... ancak
Allah c.c. Bu Cennet Vatana bir fırsat tanıdı 1881 de... verdiğine şükrümüz bu kadar ortadayken(!) daha fazlasını istemeye yüzümüz olur mu ?
Saygılarla