KADIN
“KADIN
Kimi der ki kadın
Uzun kış gecelerinde yatmak içindir.
Kimi der ki kadın
Yeşil bir harman yerinde
Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir,
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kızkardeşim,
Hayat arkadaşımdır.
Nazım Hikmet RAN”
Şiir vardır, okuyup geçersiniz.
Şiir vardır, içinden bir mısrasını, bir dörtlüğünü beğenir ezberlersiniz. Bazılarını cebinizde taşır, bir çok kere okur düşünürsünüz. Arkadaşlarınıza okutur, paylaşırsınız. Bazıları vardır ki işlediği temada bakış açınızı oluşturur. Aynen ben de böyle düşünür, böyle inanırım dersiniz. Yeri geldiğinde o şiirle taşı gediğine kayarsınız.
Nazım Hikmet’in “Kadın” başlıklı yukarıdaki şiiri de benim için, kadına bakış açımı en güzel şekilde dile getirmesi yönüyle anlamlı ve mesaj yüklü bir şiirdir. Okumayan, okuyup geçenler vardır diye yazımla paylaşmak istedim.
Evet, gerek toplumumuzda gerekse dünya toplumlarında kadın hep tartışma konularının ilk sıralarında yer almıştır. Tarih boyunca insanların gündeminden neredeyse bir an bile düşmemiştir. Kimileri şeytan dedi kadına. Kimileri melek deyip kanatlı resimler yaptı ona. Kimileri karada ağına düşüremediği kadını balığa benzetip kuyruk yaptı hayalinde, ne oltalar attı denize.
Okumuş ile okumamış insanların bir çoğu hemfikir oldu. Kadını, et ve tenden ibaret görüp aç kedinin ciğer gördüğünde akıttığı salyalara benzer, kelime kelime laf akıttılar ağızlarından. Sarhoşlar meze, ayıklar(!) sakız yapıp çiğnediler.
Köle yaptılar, pazarda sattılar. Halayık deyip aşağıladılar. Kumarda sermaye olarak ortaya koydular. Bazen altından daha pahalı bir mücevher gibi görüp yatırım yaptılar, bazen teneke kadar değersiz görüp sokağa attılar.
Bazıları ilahe(!) edinip taptı. Bazıları mahluk mu değil mi gibi safsatalarla yerin 7 kat dibine layık buldu. Kimi utandı varlığından diri diri toprağa gömdü, kimileri şeytanın uşağı diye ateşte yaktı. Kahpe dediler taşladılar, soytarı yapıp alkışladılar.
Oysa insana yakışan bakış, anne olmuş her kadına anneye bakar gibi bakabilmekti. Genç bir kıza geleceğin annesi olacak kız kardeş gözüyle bakabilmekti. Çünkü anne, toplumun temelidir. Eşe, hayat yolunda kol kola, dava yolunda yan yana olacağı güvenebileceği ilk sırada yer alması gereken dost nazarıyla bakılmalı. Kadının da bir insan olduğu ve erkekten zerre kadar aşağı olmadığı bilinçlere kazınmalı.
Ahlaklılıktan kendine en büyük payı çıkaran ahlak çığırtkanları, dönüp zihnini kontrol etsin. Sokakta, çarşıda, pazarda, yolda, işte beraber olduğumuz kadınlarımıza hangi gözlerle bakıyoruz. Kıyafeti açık olsun kapalı olsun fark etmez. Kendimiz için düşünmediğimiz, düşünülmesini istemediğimiz bakış ve emellerden uzak durmaya mecburuz. Nasıl ki benim bir annem bir eşim kız kardeşlerim, kızım, teyzem halam yengem varsa ve bunlar benim için kutsalsa, her kadının birileri için kutsal olduklarını unutmamak gerekir. Kendi kutsal varlıklarım olan kadınlara yapılmasını istemediğim bir iğrençliği bir başkasının kutsal varlığı olan kadına karşı nasıl yapabilirim? Nasıl düşünebilirim?
Böyle bir düşünce ya da iğrenç bir fiili bilerek işlemek demek, aynı şeyleri benim kutsalıma da yapabilirsiniz demek anlamına gelmez mi?
Bu tür hareketleri ve fikirleri onaylamak aynı zamanda kendi kutsal varlıkların için düşünüldüğünde de karşı çıkmak ile çelişmez mi?
Her kadın, en az kendim kadar değerlidir. Her kadın dünyanın en güzelidir. Her kadın asla koparılmayacak, incitilmeyecek, soldurulmayacak en güzel çiçekten daha güzel bir güldür. Her kadın eşim müstesna, annem, bacım, kardeşim, kızımdır.
Böyle bakar, böyle bilir, böyle inanırım.
Şiiri yazan şaire şükranlarımı sunar, rahmet dilerim.
YORUMLAR
gerçekten çok akıllcı ve adamca yazdınız.sizin gibi düşünenler artsın inşallah.eksik etek,saçı uzun aklı kısa,sırtından sopayı karnından sıpayı gibi terimlerde bir an önce beyin lügatımızdan silinsin.kimsenin malı değildir kadın.bir Allaha aittir.kadını sahiplenmek öyle kanıksanmışki evlenme eylemine bile "kız almak" kız vermek" deniyor.kim alıyor kim veriyor.sanki pazardan domates alışverişi.kız verilince otamatikman birin malı oluyor.almıştır çünkü adam.örnekler uzayıp gider..günlük hayata bizim insandan ziyade basıp yükselmeye yarayan bir merdiven olduğumuzu altın harflerle kazımışlar.öyleki biz bile kendimizi bir yerlere ait görmeden yaşayamaz olduk.kadınsan ya sahibin olacak,ya da korunmasız kalıp türlü rezilliğe iftiraya hedef olacaksın.bazı zihniyetler vardır ki hanımı istemese de zorla -islam adına-onu tesettüre sokar,kendi sokaktan geçen et ve kemik yığınından başka bir şey olmayan,hali tavrıyla ne oldukları gün gibi aşikar kadıncıklardan gözünü alamaz.peki hani senin müslümanlığın nerede...ama hocam kadınlarda pür-ü pak sayılmaz bazı konularda.kadına en büyük kötülüğü yine kadın yapar.evli olduğunu bildiği halde bir adamla beraber olmaya devam eden kadın,evdeki kadının ruh halini çok iyi bilir.ama acımaz çoğu zaman.
kadın değerlidir ve mutlaka ki bir erkeğin kutsalıdır...dilerim bu ahir zaman sapkınları hidayete erer de yuvalar gönüller en çok da kadınlar rahat eder...
tekrar kutlarım mert kalbinizi