bal gibi seviyor işte..
Geminin güvertesi kalabalık. Zar zor ilişiyorum ortalarda bir yere.Yerleşiyor insanlar teker teker kimisi ayakta kimisi ise oturmuş.Vapurun tiz sesi martı seslerine karışıp kulakları dolduruyor.Yine ters oturmuşum başım dönüyor.
Tuzlu deniz kokusu,sabah esintisi ve rüzgar.Vuruyor serin dokunuşlarını yüzüme.Maviden yeşile çaldı artık deniz.Kimi zaman kararır gibi oluyor kimi zaman da köpükleriyle bembeyaz bir gelin gibi.
Yavaş yavaş çekiliyor sağımda ve solumda ki insanlar,doluşuyorlar içeriye rüzgara yenik.Ama benim hoşuma gidiyor dokunuşu..eylül sonu..havalar soğumuş içimde yanan ateşe inat.
Az sonra karşıma bir yol arkadaşı oturuyor.Ufak tefek bir çocuk.Kocaman bir elmas gibi gözleri,simsiyah,nasıl parlak.Kaşları hafif kendiliğinden çatık,yanağında küçük bir ben, afacan,cin gibi sanki.Öylece dikmiş tüm dev bakışlarını ,seyrediyor çocuksu cesur masumiyetin dikkati ile beni.
Rüzgarın dağıtıp, beyaz alnına bukle bukle düşürdüğü kumral kıvırcık saçlarını düzeltiyor arada bir eliyle ama kaldırmıyor bakışlarını bir an olsun üzerimden.Öyle bir bakıyor ki görüyor sanki düşüncelerimi..sorgular gibi beni..
Muhtemelen annesi ya da babası bir yerlerde, ama o benim yanımda.Nedensizce bakıyor yüzüme.
Dayanamıyorum göz göze geliyorum. Kaçırır sandığım bakışlarını daha bir veriyor sanki. Karşılığında göz kırpıyorum bu inat gözlere sever gibi.
Ve ılık bir tebessüm nihayet.Şeker çürüğü dişleriyle gülümsüyor şimdi bana nasıl içten.Aklına gelmiş gibi birden küçük elleriyle ceplerini karıştırıyor, bulmanın sevinciyle bir şeker çıkartıyor ve uzatıyor.Minicik avuçlarında öylesine doğal bir ikram ki hemen alıyorum verileni, küçük bir çocuk gibi sevinçle.İfademle teşekkür ediyorum gülümseyerek. Ve bir tanede kendi atıyor ağzına.İkimizde şimdi şekerin tadını çıkartarak seyrediyoruz denizin çoşkusunu.Derken, sesi martıların sesine karışıp aramızda ki sessiz konuşmayı yırtıyor.
_Adın ne?
_Eylül..ya senin?
_Murat..Dedemin ismi.
Öyle bir vurguluyor ki gurur duyar gibi.Kısa cümlelerle tanıtıyor kendini yormadan,zekice ve sormaya başlıyor hakkımda bilmek istediklerini bu yeni dostum.Konuşuyoruz iki tanıdık dost gibi şimdi.Yolu yarılamışız bile fark etmeden keyifle.Sonra soruyor tekrar.
_Nereye gidiyorsun sen Eylül abla?
_Kadıköy’e…
_Kime? Orda mı yaşıyorsun sen?
_Ailem orda.Annem ve babamı ziyarete gidiyorum ama artık orda yaşamıyorum.Ya sen Murat..Çok küçüksün henüz, yalnız değilsin değil mi vapurda?
_Annem ve babam arkada oturuyorlar.Ben yalnız olduğunuz için yanınıza geldim.Bizde teyzemi ziyarete gidiyoruz.Biliyor musunuz o çok hasta.
_Öyle mi? çok üzüldüm Murat, nesi var?
_Aşık…Senin gibi…
Şekeri yutuyorum.Yüzüme bir alev vuruyor ki rüzgar dağılıyor sanki.Şaşkınlığım öyle bir zirvede ki kısa bir tereddütten sonra ancak konuşabiliyorum.
_Hay Allah nerden çıkarttın şimdi bunu.
Suçüstü yakalanmış biri gibi kekeliyorum harfleri kaydırarak.Sesim nasıl titriyor bu küçük dev adamın karşısında.
_Biliyorum işte…
Sözleri öylesine kesin bir tınıda ki şaşkınlığım daha da artıyor artık.Kurcalamak istiyorum bu çocuğu..
_Peki murat..Aşk ne demek biliyor musun?
_Sevmek demek…
_Anlat bana öyleyse aşık olduğuma nasıl karar verdin?
_Seni seyrettim ben.Hep karşıya bakıyordun ama gözlerin hiç hareket etmiyordu.Sadece bir yere öylece bakıyordun.Bende baktım o yere.Yoktu bir şey ama sen durmadan bakıyordun.İşte aşıksın bal gibi hem de.
Şaşkınlığım yerini gülmeye bıraktı.Okumuştu beni ve tekrar sordu.
_Adı ne?
_Kimseye söylemek yok ama söz mü?
Masal dinlemeye hazır bir çocuk edasıyla iyice yerleşti yerine.Tüm dikkatini bana vererek,
_ Söz kimseye demem, erkek sözü.
_ Ali….
_Peki oda seni seviyor mu?
_ Bilemiyorum küçük dost.
_ Ama nasıl bilmiyorsun! ya seviyordur ya sevmiyor.Söylemedi mi sana hiç?
_ Söylediii.
_ eee işte seviyoo yani..
_ İşte orda takıntılıyım biraz Murat.Hadi bana yardım et.Sende bir erkeksin hem de çok yetişkin bir erkek. Sence nasıl anlarım gerçek sevgisini?
Küçük kollarıyla kendi bedenine sarılarak ,
_ Şimdii…Bir kere babamın anneme sarıldığı gibi bak böyle kocaman sarılıyor mu sana?
_ Evet.
_ Sana şarkılar söylüyor mu babam gibi?
_ Çoğu kez evet.
_ Pekii saçlarını okşuyor mu böyle?
_ Evett.
_ Peki seni kocaman öpüyor mu babamın annemi öptüğü gibi? (bir eliyle de ağzını kapatıp gülüyor çocuk kahkahasıyla)
Gülüyorum cevap veremiyorum.
_ Peki sana söylüyor mu’’Sultanım,seni çok seviyorum’’diye her zaman?
Artık gitgide kızarıyorum ama çocuk çok rahat ve doğal.
_ Söyle diyor mu sana?
_ Pekala genç adam..Söylüyordu sevdiğini ama sultanım demiyordu.İşte bak..demek ki o kadar sevmiyor..
_ Ama tabii demez.senin adın eylül..
_ Peki annenin adı ne?
_ Sultaaaan
Birlikte gülüyoruz şimdi..
_ Peki söyle bana Murat.Çok akıllı bir çocuksun ve seni çok sevdim ben.Gerçekten sevdiğimi ve üzüntümü nerden anladın? Beni tanımıyorsun ki.Dalıp gittim diye mi?
_ Ali ağbi seni çok üzmüş, kırgınsın ona ama sen onu çok seviyorsun.Ve biliyorum oda seni çok seviyor.
Bu dikkatli çocuğu hayranlıkla seyrediyorum ve tüm dikkatimle de dinliyorum son şoku yaşamadan önce.
_Nasıl inanabilirim Murat bilemiyorum.Hem sen nasıl bu kadar inanıyorsun onun beni sevdiğine böyle? çok küçüksün daha…
_ Biliyorum..çünkü son bir saattir Ali ağbi en arkadan seni seyrediyor.Annem ve babamla birlikte.Yanına gelmeden önce tanıştık.Sonra bana bunu sana vermemi istedi benden.O çok iyi biri ve seni çok seviyormuş…Al..işte burada.
Diyerek, cebinden son ikramını çıkartıyor.
Küçük bir kağıt.
Titreyen ellerime özenle yerleştirip, tanışmış olmamızın verdiği samimi bir büyük edasıyla yanağımdan öpüp, çocuksu yürümesiyle gidiyordu şok geçirmiş vücudumu bende bırakarak.Teşekkür bile edemeden üstelik.
Şaşkınım, ayaktayım şimdi. Kağıt ta ki yazıyı okuyorum dolu dolu gözlerimle.
‘’Parmağına adımı, yüreğine kocaman aşkımı yazmak istiyorum…Bak bana…’’
Ali’n
Arkamı dönüyorum…
Gözlerini buluyorum..
Bakıyorum..
Seviyormuş….
*Deniz*
YORUMLAR
Geminin güvertesi kalabalık. Zar zor ilişiyorum ortalarda bir yere.Yerleşiyor insanlar teker teker kimisi ayakta kimisi ise oturmuş.Vapurun tiz sesi martı seslerine karışıp kulakları dolduruyor.Yine ters oturmuşum başım dönüyor.
Tuzlu deniz kokusu,sabah esintisi ve rüzgar.Vuruyor serin dokunuşlarını yüzüme.Maviden yeşile çaldı artık deniz.Kimi zaman kararır gibi oluyor kimi zaman da köpükleriyle bembeyaz bir gelin gibi.
Yavaş yavaş çekiliyor sağımda ve solumda ki insanlar,doluşuyorlar içeriye rüzgara yenik.Ama benim hoşuma gidiyor dokunuşu..eylül sonu..havalar soğumuş içimde yanan ateşe inat.
Az sonra karşıma bir yol arkadaşı oturuyor.Ufak tefek bir çocuk.Kocaman bir elmas gibi gözleri,simsiyah,nasıl parlak.Kaşları hafif kendiliğinden çatık,yanağında küçük bir ben, afacan,cin gibi sanki.Öylece dikmiş tüm dev bakışlarını ,seyrediyor çocuksu cesur masumiyetin dikkati ile beni.
Rüzgarın dağıtıp, beyaz alnına bukle bukle düşürdüğü kumral kıvırcık saçlarını düzeltiyor arada bir eliyle ama kaldırmıyor bakışlarını bir an olsun üzerimden.Öyle bir bakıyor ki görüyor sanki düşüncelerimi..sorgular gibi beni..
Muhtemelen annesi ya da babası bir yerlerde, ama o benim yanımda.Nedensizce bakıyor yüzüme.
Dayanamıyorum göz göze geliyorum. Kaçırır sandığım bakışlarını daha bir veriyor sanki. Karşılığında göz kırpıyorum bu inat gözlere sever gibi.
Ve ılık bir tebessüm nihayet.Şeker çürüğü dişleriyle gülümsüyor şimdi bana nasıl içten.Aklına gelmiş gibi birden küçük elleriyle ceplerini karıştırıyor, bulmanın sevinciyle bir şeker çıkartıyor ve uzatıyor.Minicik avuçlarında öylesine doğal bir ikram ki hemen alıyorum verileni, küçük bir çocuk gibi sevinçle.İfademle teşekkür ediyorum gülümseyerek. Ve bir tanede kendi atıyor ağzına.İkimizde şimdi şekerin tadını çıkartarak seyrediyoruz denizin çoşkusunu.Derken, sesi martıların sesine karışıp aramızda ki sessiz konuşmayı yırtıyor.
_Adın ne?
_Eylül..ya senin?
_Murat..Dedemin ismi.
Öyle bir vurguluyor ki gurur duyar gibi.Kısa cümlelerle tanıtıyor kendini yormadan,zekice ve sormaya başlıyor hakkımda bilmek istediklerini bu yeni dostum.Konuşuyoruz iki tanıdık dost gibi şimdi.Yolu yarılamışız bile fark etmeden keyifle.Sonra soruyor tekrar.
_Nereye gidiyorsun sen Eylül abla?
_Kadıköy’e…
_Kime? Orda mı yaşıyorsun sen?
_Ailem orda.Annem ve babamı ziyarete gidiyorum ama artık orda yaşamıyorum.Ya sen Murat..Çok küçüksün henüz, yalnız değilsin değil mi vapurda?
_Annem ve babam arkada oturuyorlar.Ben yalnız olduğunuz için yanınıza geldim.Bizde teyzemi ziyarete gidiyoruz.Biliyor musunuz o çok hasta.
_Öyle mi? çok üzüldüm Murat, nesi var?
_Aşık…Senin gibi…
Şekeri yutuyorum.Yüzüme bir alev vuruyor ki rüzgar dağılıyor sanki.Şaşkınlığım öyle bir zirvede ki kısa bir tereddütten sonra ancak konuşabiliyorum.
_Hay Allah nerden çıkarttın şimdi bunu.
Suçüstü yakalanmış biri gibi kekeliyorum harfleri kaydırarak.Sesim nasıl titriyor bu küçük dev adamın karşısında.
_Biliyorum işte…
Sözleri öylesine kesin bir tınıda ki şaşkınlığım daha da artıyor artık.Kurcalamak istiyorum bu çocuğu..
_Peki murat..Aşk ne demek biliyor musun?
_Sevmek demek…
_Anlat bana öyleyse aşık olduğuma nasıl karar verdin?
_Seni seyrettim ben.Hep karşıya bakıyordun ama gözlerin hiç hareket etmiyordu.Sadece bir yere öylece bakıyordun.Bende baktım o yere.Yoktu bir şey ama sen durmadan bakıyordun.İşte aşıksın bal gibi hem de.
Şaşkınlığım yerini gülmeye bıraktı.Okumuştu beni ve tekrar sordu.
_Adı ne?
_Kimseye söylemek yok ama söz mü?
Masal dinlemeye hazır bir çocuk edasıyla iyice yerleşti yerine.Tüm dikkatini bana vererek,
_ Söz kimseye demem, erkek sözü.
_ Ali….
_Peki oda seni seviyor mu?
_ Bilemiyorum küçük dost.
_ Ama nasıl bilmiyorsun! ya seviyordur ya sevmiyor.Söylemedi mi sana hiç?
_ Söylediii.
_ eee işte seviyoo yani..
_ İşte orda takıntılıyım biraz Murat.Hadi bana yardım et.Sende bir erkeksin hem de çok yetişkin bir erkek. Sence nasıl anlarım gerçek sevgisini?
Küçük kollarıyla kendi bedenine sarılarak ,
_ Şimdii…Bir kere babamın anneme sarıldığı gibi bak böyle kocaman sarılıyor mu sana?
_ Evet.
_ Sana şarkılar söylüyor mu babam gibi?
_ Çoğu kez evet.
_ Pekii saçlarını okşuyor mu böyle?
_ Evett.
_ Peki seni kocaman öpüyor mu babamın annemi öptüğü gibi? (bir eliyle de ağzını kapatıp gülüyor çocuk kahkahasıyla)
Gülüyorum cevap veremiyorum.
_ Peki sana söylüyor mu’’Sultanım,seni çok seviyorum’’diye her zaman?
Artık gitgide kızarıyorum ama çocuk çok rahat ve doğal.
_ Söyle diyor mu sana?
_ Pekala genç adam..Söylüyordu sevdiğini ama sultanım demiyordu.İşte bak..demek ki o kadar sevmiyor..
_ Ama tabii demez.senin adın eylül..
_ Peki annenin adı ne?
_ Sultaaaan
Birlikte gülüyoruz şimdi..
_ Peki söyle bana Murat.Çok akıllı bir çocuksun ve seni çok sevdim ben.Gerçekten sevdiğimi ve üzüntümü nerden anladın? Beni tanımıyorsun ki.Dalıp gittim diye mi?
_ Ali ağbi seni çok üzmüş, kırgınsın ona ama sen onu çok seviyorsun.Ve biliyorum oda seni çok seviyor.
Bu dikkatli çocuğu hayranlıkla seyrediyorum ve tüm dikkatimle de dinliyorum son şoku yaşamadan önce.
_Nasıl inanabilirim Murat bilemiyorum.Hem sen nasıl bu kadar inanıyorsun onun beni sevdiğine böyle? çok küçüksün daha…
_ Biliyorum..çünkü son bir saattir Ali ağbi en arkadan seni seyrediyor.Annem ve babamla birlikte.Yanına gelmeden önce tanıştık.Sonra bana bunu sana vermemi istedi benden.O çok iyi biri ve seni çok seviyormuş…Al..işte burada.
Diyerek, cebinden son ikramını çıkartıyor.
Küçük bir kağıt.
Titreyen ellerime özenle yerleştirip, tanışmış olmamızın verdiği samimi bir büyük edasıyla yanağımdan öpüp, çocuksu yürümesiyle gidiyordu şok geçirmiş vücudumu bende bırakarak.Teşekkür bile edemeden üstelik.
Şaşkınım, ayaktayım şimdi. Kağıt ta ki yazıyı okuyorum dolu dolu gözlerimle.
‘’Parmağına adımı, yüreğine kocaman aşkımı yazmak istiyorum…Bak bana…’’
Ali’n
Arkamı dönüyorum…
Gözlerini buluyorum..
Bakıyorum..
Seviyormuş….
*Deniz*
« Önceki Yazı
deniz kadar engin deniz kadar zengin güzel yüreyini ve güzel yazılarını okumak büyük şeref ve zefkdir.tebrik ederim .sevgi ve saygılarımla güzel insan.
‘’Parmağına adımı, yüreğine kocaman aşkımı yazmak istiyorum…Bak bana…’’
BİLMİYORUM TABİ KURGUDA OLSA HAYATIN TAA KENDİSİ..SADECE YAŞANAN DEĞİL YARINLARDA DA YAŞANACAK REALİTE BUNLAR..AMA ANLATIM TARZI ÇOK PROFESYONELCEYDİ BANA GÖRE..TOPLANTIYA GİDECEM..YOKSA ÇOK ŞEY GEÇMİŞTİ OKURKEN AKLIMDAN..AMA ŞİMDİLİK BU YAVAN CÜMLELER KALDI DİLİMDE VE BELLEĞİMDE..İDARE ET LÜTFEN..AMA BU SENİN KALEMİNİN GÜCÜNÜ ETKİLEMEZ..YÜREĞİ VEDE EMEĞİ KUTLARKEN HER ŞEY UMUDUĞUN GİBİ OLSUN..
Geminin güvertesi kalabalık. Zar zor ilişiyorum ortalarda bir yere.Yerleşiyor insanlar teker teker kimisi ayakta kimisi ise oturmuş.Vapurun tiz sesi martı seslerine karışıp kulakları dolduruyor.Yine ters oturmuşum başım dönüyor.
Tuzlu deniz kokusu,sabah esintisi ve rüzgar.Vuruyor serin dokunuşlarını yüzüme.Maviden yeşile çaldı artık deniz.Kimi zaman kararır gibi oluyor kimi zaman da köpükleriyle bembeyaz bir gelin gibi.
Yavaş yavaş çekiliyor sağımda ve solumda ki insanlar,doluşuyorlar içeriye rüzgara yenik.Ama benim hoşuma gidiyor dokunuşu..eylül sonu..havalar soğumuş içimde yanan ateşe inat.
Az sonra karşıma bir yol arkadaşı oturuyor.Ufak tefek bir çocuk.Kocaman bir elmas gibi gözleri,simsiyah,nasıl parlak.Kaşları hafif kendiliğinden çatık,yanağında küçük bir ben, afacan,cin gibi sanki.Öylece dikmiş tüm dev bakışlarını ,seyrediyor çocuksu cesur masumiyetin dikkati ile beni.
Rüzgarın dağıtıp, beyaz alnına bukle bukle düşürdüğü kumral kıvırcık saçlarını düzeltiyor arada bir eliyle ama kaldırmıyor bakışlarını bir an olsun üzerimden.Öyle bir bakıyor ki görüyor sanki düşüncelerimi..sorgular gibi beni..
Muhtemelen annesi ya da babası bir yerlerde, ama o benim yanımda.Nedensizce bakıyor yüzüme.
Dayanamıyorum göz göze geliyorum. Kaçırır sandığım bakışlarını daha bir veriyor sanki. Karşılığında göz kırpıyorum bu inat gözlere sever gibi.
Ve ılık bir tebessüm nihayet.Şeker çürüğü dişleriyle gülümsüyor şimdi bana nasıl içten.Aklına gelmiş gibi birden küçük elleriyle ceplerini karıştırıyor, bulmanın sevinciyle bir şeker çıkartıyor ve uzatıyor.Minicik avuçlarında öylesine doğal bir ikram ki hemen alıyorum verileni, küçük bir çocuk gibi sevinçle.İfademle teşekkür ediyorum gülümseyerek. Ve bir tanede kendi atıyor ağzına.İkimizde şimdi şekerin tadını çıkartarak seyrediyoruz denizin çoşkusunu.Derken, sesi martıların sesine karışıp aramızda ki sessiz konuşmayı yırtıyor.
_Adın ne?
_Eylül..ya senin?
_Murat..Dedemin ismi.
Öyle bir vurguluyor ki gurur duyar gibi.Kısa cümlelerle tanıtıyor kendini yormadan,zekice ve sormaya başlıyor hakkımda bilmek istediklerini bu yeni dostum.Konuşuyoruz iki tanıdık dost gibi şimdi.Yolu yarılamışız bile fark etmeden keyifle.Sonra soruyor tekrar.
_Nereye gidiyorsun sen Eylül abla?
_Kadıköy’e…
_Kime? Orda mı yaşıyorsun sen?
_Ailem orda.Annem ve babamı ziyarete gidiyorum ama artık orda yaşamıyorum.Ya sen Murat..Çok küçüksün henüz, yalnız değilsin değil mi vapurda?
_Annem ve babam arkada oturuyorlar.Ben yalnız olduğunuz için yanınıza geldim.Bizde teyzemi ziyarete gidiyoruz.Biliyor musunuz o çok hasta.
_Öyle mi? çok üzüldüm Murat, nesi var?
_Aşık…Senin gibi…
Şekeri yutuyorum.Yüzüme bir alev vuruyor ki rüzgar dağılıyor sanki.Şaşkınlığım öyle bir zirvede ki kısa bir tereddütten sonra ancak konuşabiliyorum.
_Hay Allah nerden çıkarttın şimdi bunu.
Suçüstü yakalanmış biri gibi kekeliyorum harfleri kaydırarak.Sesim nasıl titriyor bu küçük dev adamın karşısında.
_Biliyorum işte…
Sözleri öylesine kesin bir tınıda ki şaşkınlığım daha da artıyor artık.Kurcalamak istiyorum bu çocuğu..
_Peki murat..Aşk ne demek biliyor musun?
_Sevmek demek…
_Anlat bana öyleyse aşık olduğuma nasıl karar verdin?
_Seni seyrettim ben.Hep karşıya bakıyordun ama gözlerin hiç hareket etmiyordu.Sadece bir yere öylece bakıyordun.Bende baktım o yere.Yoktu bir şey ama sen durmadan bakıyordun.İşte aşıksın bal gibi hem de.
Şaşkınlığım yerini gülmeye bıraktı.Okumuştu beni ve tekrar sordu.
_Adı ne?
_Kimseye söylemek yok ama söz mü?
Masal dinlemeye hazır bir çocuk edasıyla iyice yerleşti yerine.Tüm dikkatini bana vererek,
_ Söz kimseye demem, erkek sözü.
_ Ali….
_Peki oda seni seviyor mu?
_ Bilemiyorum küçük dost.
_ Ama nasıl bilmiyorsun! ya seviyordur ya sevmiyor.Söylemedi mi sana hiç?
_ Söylediii.
_ eee işte seviyoo yani..
_ İşte orda takıntılıyım biraz Murat.Hadi bana yardım et.Sende bir erkeksin hem de çok yetişkin bir erkek. Sence nasıl anlarım gerçek sevgisini?
Küçük kollarıyla kendi bedenine sarılarak ,
_ Şimdii…Bir kere babamın anneme sarıldığı gibi bak böyle kocaman sarılıyor mu sana?
_ Evet.
_ Sana şarkılar söylüyor mu babam gibi?
_ Çoğu kez evet.
_ Pekii saçlarını okşuyor mu böyle?
_ Evett.
_ Peki seni kocaman öpüyor mu babamın annemi öptüğü gibi? (bir eliyle de ağzını kapatıp gülüyor çocuk kahkahasıyla)
Gülüyorum cevap veremiyorum.
_ Peki sana söylüyor mu’’Sultanım,seni çok seviyorum’’diye her zaman?
Artık gitgide kızarıyorum ama çocuk çok rahat ve doğal.
_ Söyle diyor mu sana?
_ Pekala genç adam..Söylüyordu sevdiğini ama sultanım demiyordu.İşte bak..demek ki o kadar sevmiyor..
_ Ama tabii demez.senin adın eylül..
_ Peki annenin adı ne?
_ Sultaaaan
Birlikte gülüyoruz şimdi..
_ Peki söyle bana Murat.Çok akıllı bir çocuksun ve seni çok sevdim ben.Gerçekten sevdiğimi ve üzüntümü nerden anladın? Beni tanımıyorsun ki.Dalıp gittim diye mi?
_ Ali ağbi seni çok üzmüş, kırgınsın ona ama sen onu çok seviyorsun.Ve biliyorum oda seni çok seviyor.
Bu dikkatli çocuğu hayranlıkla seyrediyorum ve tüm dikkatimle de dinliyorum son şoku yaşamadan önce.
_Nasıl inanabilirim Murat bilemiyorum.Hem sen nasıl bu kadar inanıyorsun onun beni sevdiğine böyle? çok küçüksün daha…
_ Biliyorum..çünkü son bir saattir Ali ağbi en arkadan seni seyrediyor.Annem ve babamla birlikte.Yanına gelmeden önce tanıştık.Sonra bana bunu sana vermemi istedi benden.O çok iyi biri ve seni çok seviyormuş…Al..işte burada.
Diyerek, cebinden son ikramını çıkartıyor.
Küçük bir kağıt.
Titreyen ellerime özenle yerleştirip, tanışmış olmamızın verdiği samimi bir büyük edasıyla yanağımdan öpüp, çocuksu yürümesiyle gidiyordu şok geçirmiş vücudumu bende bırakarak.Teşekkür bile edemeden üstelik.
Şaşkınım, ayaktayım şimdi. Kağıt ta ki yazıyı okuyorum dolu dolu gözlerimle.
saygı değer hanım efedi sizi alkışlıyorum yüreğine sağlık çok hoş ve değerli makaleni zefkle severek haz duyarak okudum çok mükemmel.kalemin daim olsun sevgi ve sygılarımla.
Sana olan sevgimin izahı yoktur
Bunu kesin olarak bil bal dudaklım
Sana aşığım sana olan sevgim haktır
Ne olursun beni anla bal dudaklım
Seni görmediğim günler bana boştur
Seninle olduğum günler çok hoştur
Ama bu sevgimin önü zorlu yokuştur
Bunu ben bilenlerdenim bal dudaklım
O gözlerle bakışlar öldürüyor beni
Kınama ne olur sana olan sevgimi
İnan severek veririm her şeyimi
Ne olur beni sev sev bal dudaklım
Kollarıma alıp sarsam sevsem diyorum
İnan seni senden daha çok seviyorum
Bu gerçekleşmesi zor bir hayal biliyorum
Ne olur bana kızma olurmu bal dudaklım
Seviyorum dedimya gel bana bir sor
Yanıyorum senin için söndürmek çok zor
Ya söndür beni yada çek silahı vur
Helal olsun derim inanki bal dudaklım
O bal dudaklardan doyasıya öpmek istiyorum
Nereye baksam heryerde seni görüyorum
Seni seviyorum seviyorum seviyorum
Bu sevgimin karşılığını istiyorum bal dudaklım.
arnavutali...emeğinize sağlık
Peki sana söylüyor mu’’Sultanım,seni çok seviyorum’’diye her zaman?
Artık gitgide kızarıyorum ama çocuk çok rahat ve doğal.
_ Söyle diyor mu sana?
_ Pekala genç adam..Söylüyordu sevdiğini ama sultanım demiyordu.İşte bak..demek ki o kadar sevmiyor..
_ Ama tabii demez.senin adın eylül..
_ Peki annenin adı ne?
_ Sultaaaan
Birlikte gülüyoruz şimdi..
DENİZ Hanım öncelikle size çok teşekkür ediyorum.Benim yazıma karşılık göndermiş olduğunuz o değerli görüşlerinize bir o kadar sevgi dolu yüreğinize DENİZ kadar çoşkulu şiirlerinize ve yazılarınıza teşekkür ediyorum.profildeki resim mutlaka size aittir sanırım.inanın şiir ve yazılarınızdaki güzelliklerin sizin o tatlı gülümsemenizden ve yüreğinizin güzelliğinden yansıdığına şüphem yok.kendimi sizin sayfanızdan alamıyorum.o kadar pozitif bir ışığınız var ki ALLAh sizin gönlünüze göre versin.Hayatı sevdiklerinizle ailenizle dolu dolu yaşayın.en kalbi sevgilerimi ve saygılarımı iletiyorum efendim.sağlıklı kalın mutlu kalın...her şey dostluk için,İnsalık için,dürüstlük ve güzel gören güzel düşünür güzel düşünende hayatından zevk alır felfesine inananlardan birisi olarak yaaa o kadar çok şeyler söylemek istiyorum ki kelimeler yetersiz kalıyor.
Foto albümüne o güzel pozitif enerji veren resimlerinden varsa sizi izlemek isterim.ALLAh yolunuzu açık etsin.saygılarımla...Kelâmi AKDEMİR. Gazeteci-Yazar
Gerek betimleme ve gerekse finale giden her cümlede yazarın içindekiler yazım dilinin duruluğuyla birleşmiş ve okuyucuda o müthiş tadı bırakan bir öykü ortaya çıkmış.Yaşam bizi yalnızlığın karanlık çukurundan alıp götüren anlık olaylarla dolu..Ama bu olayları yakalamak seven yüreklerin gönül gözleriyle görmeleriyle mümkün.Seven her ne kadar haykırsa da sevgisini bunu anlayacak ve görebilecek bir yürek gerekli karşısında.Minik bir çocuğun tüm çocuksu detaylarını bile böylesine ,sanki yanı başımızda imiş gibicesine aktaran kelimeler ancak böyle gören yüreklerin anlatımıyla mümkün…Bilirsiniz sayın yazar ne demiş di bir düşünür::: yazmak ölüme direnmektir..İşte akıcı anlatım,betimleme, sevginin sadeliği ve müthiş finalle bezenmiş bu öykünüzde ölüme direnmek var…yazmak da bu olsa gerek.siz yazmışsınız. …gören yüreğinizi ve gördüğünü yazıya döken kaleminizi kutlarım…kaleminiz daim olsun
poseidon06 tarafından 4/19/2009 12:42:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şiirlerin kadar duygusal ve onlar kadar akıcı bir öykü çıkartmışsın.Öncelikle yaklaşık 30 yıldır gidemediğim sihirli
sitanbula aldı götürdü beni.Gençliğimin engüzel birkaç yılını geçirdiğim bu efsane diyarda belki bir roman çıkartabilecek kadar dolu geçen yıllarıma götürdü.
Çok harika bir kurgusu var öykünün.Ve akıcı bir anlatımla bizi o sürpriz finale kadar adeta sürüklüyor.Yalın türkçen burada da hiç yorrmuyor okuru.
Ben Murata bayıldım bi kere.Ve ilginç olan inanın bu muratlar iyice çoğaldı etrafımızda.Hani artık dilimize pelesenk oldu ya "şimdiki çocuklar harika" Murati çok güzel yakalamış ve adeta bizi de sanki o vapurda hemen yanıbaşınıza alıvermişsin.
Öykü yazmak okadar da kolay değill aslında.Roman yazmak bece daha kolay.Evet zaman ister ama inanın roman yazmak daha kolaydır benim görüşüm böyle.Kısa öyküler daha da zordur.
Sen bu öykünle bize ne kadar güçlü bir kalemin olduğunu
kanıtlıyorsun ve benim tavsiyem bunda ısrarcı olman.Çünki biliyorum ki henüz yolun başındasın.
Bizimle paylaştığın için teşekkür ediyorum.
Bu başarılı harika çalışman içinde yürekten tebrik ediyorum.
Sevgimle Deniz hanım.