Gel!
Ağladım yine bugün, tutamadım gözyaşlarımı, yokluğunun verdiği acıya yenildim, çaresizdim… Sen gidiyorken haykırırdım ya gitme diye hani dayanamazdın bana, ben de dayanamıyorum artık sensiz bir dünyaya, haykırıyorum dağlara taşlara, anlasalardı beni sen gibi... Kalemim bile çaresiz görüyor musun direniyor bana hislerimi aktaramıyor kâğıtlara…
Belki o da aynı dertten muzdarip, belki okşadı güzel bir kâğıdı, kâğıtta ona boş değildi belki, istedi onu benim seni istediğim gibi ama belki de ben ayırdım kalemimi ondan belki bu acıyı çektiren bendim kendime, kendi kalemime…
Gelsen bir kere, görsem güzel yüzünü yine, hayallerimi okşasan, sözlerinle kalbimi yumuşatsan, yaklaşsan bana korkmadan…
Gün doğarken gel, hani sarı saçlarımı daha da sarattığı vakit güneşin, gözlerine bakınca kendimi gördüğüm zaman gel. Ama yeter ki gel, güzel kokunu duyur ilk önce, mest olsun bakışlarım sana, sevgin dolsun taşsın kalbimde, hayallerimin bir tanesi gerçekleşsin ne olur…
Sonra belki gidersin geri gelmek koşuluyla, ama geri gel, gel ne olur hadi gel…