- 401 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
*- YARIŞMAK
Hayat bir şekilde sürüyor ve insan onun karşısında belirleyen olma çabası içinde biteviye sanki bir yarış halinde sürükleniyor,çok önceden belirlenmiş kesin sona doğru. Ve ne çare ki kendisini bu yarıştan da soyutlayamıyor bir türlü. Hem hayatla yarışıyor, hem de hayat içinde çeşitli yarışmalar içinde buluyor kendisini. Gönüllü olarak katıldığı ya da mecburiyetlerin zorladığı bu yarışmalar ister istemez insanda bir kazanma azmi oluşturuyor tabi ki. Hayatın kendisiyle yarışmak mümkün olsa bile onu yenmek ne kadar mümkün acaba?
Madem ki hayat hem kendisiyle hem de kendi içinde başka alternatifler oluşturarak bir takım yarışmalar sunuyor insana, o halde kiminle ve ne ile yarışacağına kişi kendisi karar vermelidir bence. Kendinizle mi -nefs- yarışacaksınız yoksa başkalarıyla mı? Malum her yarışın kendisine özgü kuralları vardır ve bu kurallara uyulmak zorundadır. Kişi kendi nefsiyle bile yarışırken ona karşı adil olmalıdır ki hem kendisine hem de rakiplerine haksızlık yapmış olmasın.
Hayatın günlük hay huyları içinde girmiş olduğu yarışlardaki muhtemel rakiplerinin durumları ne olursa olsun, kişi başarmak için vereceği mücadele öncesinde yapacağı hazırlık çalışmalarını yeterince ciddiye almalıdır.Aksi taktirde yarışı baştan kaybetmiş olur.
Kazanmayı istemek fıtraten her insanda (hatta canlıda) vardır. İnsanı diri tutar. Ama önemli olan bu kazanma isteğini doğru bir biçimde yönlendirmektir. ”Hırstan uzak, ama azimli olmak.” Temel anlayış bu olmalıdır.
Başarma isteği her ne kadar hırs kavramını tetiklemek gibi bir handikap oluşturuyor olsa da aslında kaynağını kıskançlık duygusundan alır.”Kıskançlığın oluşmasına izin vermeyerek hırsı ortadan kaldırmak.” Püf noktası bu olmalıdır. Hırsın yerini azim gibi daha olumlu bir anlayışa bırakmak kişiyi doğru bir rotaya sokar ki hedefe varabilmek için öncelikle yön tayininde isabetli olmak şarttır.Kazanmayı istemek, toplumsal gelişimin en önemli dinamiğini oluşturur. Kişisel bazda da kazanmak bu dünya için ne kadar elzemse, aynı şey insanın ahireti için de geçerlidir.
Kazanmak istemenin kötü bir yanı yoktur aslında. Yeter ki yarışın şartlarını geçerli ahlâki ve toplumsal kuralların izin verdiği ölçüler içinde belirleyelim ve bu kuralları herkese eşit olarak uygulayalım.
Kendimizi fazla ciddiye almayalım,sıkmayalım,zorlamayalım. Yaradan’a bize vermiş olduğu nimetlerden dolayı her zaman şükredelim.Yerine göre eğlenelim de ama asla elenmeyelim.
Ve yüzümüzden gülümsemeyi hiç eksik etmeyelim.
RECEP AKIL