GELDİN Mİ ?
Seher vakti güneşin ufukta doğmasıyla insanlar uykudan uyanacak.Bu gün yapacak işleri var insanların.Kimisinin sorumlusu olduğu bir iş yeri, kiminin sorumlu olduğu bir memuriyeti var.Saatler kurulmuş geceden, uykusu ağır olanlar için.Bu koca şehirde saatler çalıyor.Haydi kalk ! dercesine.Güneşin doğuşunu göremeyenler böyle irkiliyor.Herkes yarım bıraktığı yerden mütemadiyen yaptığı meşguliyetlere doğru koşmakta.Kuş cıvıltıları yankılanıyor ,sabahın sessizliğine neşe ve coşkunluk katan.Yuvalarından çıkmış kainatın temizlik memurları ve yavruları için yiyecek peşinde.Hiç bir serçenin yoktu gelecek kaygısı nede buzdolabında biriktirdiği yiyeceği.Vahşi bir aslan tok olduğu vakit yanından salınarak geçen ceylan yavrusuna bile bakmazmış, oysa insan yarını ve gelecek seneleri için daima biriktirmede.
Kainatta insanın gayri meşru olarak el attığı her yerde bir bozukluk doğaya da yansıyor. Kuş cıvıltılarının yerini insan sesleri ve sebebini insanın teşkil ettiği sesler alıyor.İnsanlarda bu koşturmacaya uymuş yavrularına yiyecek getirme telaşında serçe kuşundan farklı olarak.Ah ! istikbal kaygısı.
Etrafında şehrin metrosu gibi hızlı-hızlı işleyen insanlar dalgın-dalgın geçiyor .Nasıl geçer zaman hemencecik.Bir oh çekiyor yollar yuvaya doğru,ayaklar artık evin merdivenlerini çıkmakta.Bir işaret verir ev halkına çalan kapı zilidir.Neşe ile açılan kapı ve can sıkıcı o soru….
Her gün her gün aynı şeyler yapıp eve gelir, açılan kapının ardından bir soru “Geldin mi ? “.
Söz verilmiştir dostuna geleceğim diyerek.Saatler buluşma vaktini gösterir.Soru yine aynı “Geldin mi ? “.
Caddede vitrinler arasında dolaşır “Bir dakika bekler misin?” der.Evet demiştir ne yapsın bekler.Zaman bu geçer beklenen gelir sorumu bu yoksa cevap mı “Geldin mi ? “.
Böyle muamma sorular ve hareketli sokaklar. Maraton bu hem de uzunca bir maraton ne zaman biteceği insanca bilinmeyen.Kendisini de bu koşuda bulur bir sabah.Kafası karışmıştır günlerce.
Üzerinde bir kırgınlık “ hasta olmam inşallah “ der.Oda sabahla başlayan yolculukta gayesine doğru arşınlar yolları.Tuhaf şey bir tebessümü bile esirgediği mahalle arkadaşına selam verip hal hatır sorar.Ne zamandır yaptığı ve düzeltmek arzusunda olduğu hatasını düzeltiyordu.Hal hatırlar sorulduktan sonra hava ısınmış, birde akşama yemekte misafir vardır artık.Derken yol ayrımı gelip çatmış “ görüşürüz “ sözcükleri çıkıyor dudaklardan,hem de bir anda, ilginç.Kafasında bir yığın iş ,hayatın can sıkıcılığı ama tarifsiz bir mutluluk, yanlışından kurtulmasından doğan.
Ah Zaman! Zaman ! Pilini çıkarsa saatinin akrep ve yelkovan dururda ya zaman.Ah zaman!Gök kubbe alaca karanlığa çalar.Bir akşam daha oluyor.Acelesi vardır dünden farklı ,bu gün evde aile bireylerinin de beklediği misafiri olacak.Yapılacak işlerde takılıp kalan aklı ayaklarına zor hükmediyor.Sanki o çıkmıyor basamakları.Kapının önünde ev halkına haber veren ,çalan kapı zili ,bak şu soruya “Geldin mi ? “.
Söylenir durur kendi kendine,dudakları kıpırdar sadece “ Şu an karşınızda olan birine “Geldin mi ? “ demek nedir Allah aşkına ?”
Rahat bir nefes alır ve elindeki hayatının parçası olmuş dosyaları evrakları bir kenara atar.Evdekiler sofra kurmuş ,beklemiş ,herkes gelmiş ama gelmeyen biri var misafir.Sokakta garip kalabalık merak bu ya günün telaşını yenen. Merak gidermek için gidip bakar ,ne var ne yok diye.Ev halkında meraklı bir bekleyiş ne olmuş acaba.İnanmak istemez o gününe .Eve döner, annesi karşısında ,Allah’ım bu soru “Geldin mi ? “.
Ben ,ben geldim anne
Ama , misafir olacak kardeşim bu gün eve gelememiş anne.
Bir gün bende gelmeyeceğim, istesem de istemesem de Anne…!
Bu hikaye açılmış olan Hikaye ve Şiir yarışmasında Hikaye Katagorisinde birincilik almıştır.
Kemal BAYRAKTAR
QAFQAZ ÜNİVERSİTESİ
Eğitim Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü