- 601 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Yağmurun Dansı
Gök hiç durmadan bize sunsada damlalarını, herkese sunmaz ilhamını... Yazmaya başlayınca insan, ya aşktan yada dertten yazar diyenlere anlatır benliğindeki gizemi damlalar... İçinde duygu olmayan, duyguyu taşıyamayan biri ne kadar istesede sarılamaz kalemine. Hükmü geçmez kaleme, kalemin hükümdarlığında yaşamasını öğrenmeye çalışır. Kaleme hadi yaz desede, kalem bilmez yazacağını, sen söylemedikçe. Sen belirlersin kalemin yazcaklarını, aynı bahar gelince açmak için bekleyen çiçekler gibi. İçindeki duyguyu tarif edemeyen, yağmur ile dans etsede kalem yazmaz, yazamaz...
Gökyüzü, yeryüzüne sevdasını damlalar ile dile getirsede, yer gök sevda dansında buluşur... Aynı insanların yazmaya başlayınca kalemin dostluğuna sığındığı gibi... Kalemin dostluğu hiç bir yerde ve hiç bir gönülde yoktur. Kalem sana seni anlatır. Anlatmaya başladıkça kalem sen onda kendini, duygularını ve benliğini bulursun. Kalem ile dost olmasını bilmiyen, insanlarlada kuramaz kalp bağını...
Hani yağmurun ilk düşen damlası ile içini kaplayan ılık bir sevgi, insanın kalem ile olan dostluğunu özletir. Özletirde özlemlerde yanarsın...
Ne kaleme, ne yağmurun ilk damlasına,
Ne de.....
Kaç kişi anlatır kalemle dostluğunu damlalara... Hangi damla bilir, dostunun kalemini... Yüreğini açmasını bilen dostluğunu kabul eder kalemin... Düşen ilk damlada başlarsın dansına ve noktalarla başlarsın yazmaya...
Yaralı Yürek
17.04.2009 12:42