- 816 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
EN ALTTAKİLER,EN ÜSTTEKİLER.
EN ALTTAKİLER, EN ÜSTTEKİLER.
Lisede okuduğum yıllardı. Şimdilerde yapılıyor mu bilemiyorum ama o zamanlar sık sık münazaralar düzenlenirdi. Edebiyatım iyi olduğu için ben de ekibe dahil edilmiştim.
Konu, “okumak insanı mutlu eder mi, etmez mi?”
Üç kişilik guruptuk. Sırf gırgır olsun diye benim ısrarımla ikinci şıkkı, yani etmezi seçmiştik.
Savunmada temel aldığımız düşünce, insanın okumakla dünyasının ve hayal gücünün genişleyeceği, dolayısıyla da beklentilerinin artacağı, bunlar için olanakların yetersiz kalması durumunda da mutsuzluk ve tepki başlayacağı fikri üzerineydi. Televizyonun olmadığı o dönemde tabii ki dış dünyayı görsel olarak izlemek söz konusu değildi. İlçelerin yalnız pazarı olduğunda haftada bir kasabaya giden köy mezra ve varoş insanını baz almıştık. O tür yerleşim yerlerinde yaşayıp gidenler kendi yağları ile kavruldukları için küçük şeylerde mutluluğu arayan kanaatkâr insanlardı. Ama oradan bir delikanlıyı İstanbul gibi bir metropolde bir sureliğine misafir edip de eğlence dünyasında yaşatıp lüks hayatın ne olduğu gösterildiğinde, beklenti ve taleplerinin eskisi kadar kanaatkâr olmayacağı mantığı üzerine idi. Tabii, bunlar gibi çok fazla mizansen üzerine kurulu bu tez 4 sayfaydı. Sonuç da, çok alkış almamıza rağmen bizi birinci yapmamışlardı. Edebiyat öğretmenimiz buna gerekçe olarak da, siz zaten kayıp olarak münazaraya başlamıştınız. Lise gibi bir kültür yuvasında, okumanın aleyhinde yapılan bir propogandaya hiç bir zaman ödül verilmesi söz konusu olamaz diyerek gülmüş, ama gene de bizi tebrik etmişti.
Bu anımı sizinle paylaşmak istememdeki sebep, son günlerdeki aydın kıyımı. Hayal dünyası ve beklentileri yüksek olan okumuş insanların bakın başlarına neler geliyor.
Kriz gibi felaketlerin dokunamadığı iki tür insan yaşar ülkemizde. En tepedekiler ve en diptekiler. En tepedekilerin, korunaklı site yalı ve konaklarında lüks yaşantılarında, en alttakilerin ise zaten aç doğup aç öldükleri için bu tür afetlerden etkilenmeleri tabiî ki söz konusu olamazdı. Sahi, allah yardımcıları olsun diyeceğimiz arada bir de orta direk var değil mi?!!!
YORUMLAR
bende lise 2.ve 3. sınıfta sözcü görevi ile katılmıştım münazaralara.
toplum mu sanatçıyı yetiştirir,sanatçımı toplumu,
doğamı insana hakimdir,insan mı doğaya..
sonuçları ne olursa olsun kişiye çok şey kazandırıyor bu tür yarışmalar.
sayenizde tekrar o günlere döndüm..teşekkürler..
tespitleriniz güzel fakat ben hep derim ki,kim helal yoldan kazanıyorsa,kriz işte onlara dokunmuyor..
saygı ve selamlar...