YAĞMUR GİYMİŞ GECE GÖZLÜ KADIN/AŞK KAPIYI ÇALINCA
Uzun zaman geçmişti o gecenin üzerinden ve hani bir deyim vardır ya çok sular akmıştı köprülerin altından. İlk zamanlar kadınlara karşı temkinli yaklaşmış bir süre uzak durmuştu. Ama huylu huyundan vazgeçer mi yine o vurdumduymaz ve uçarı hayatına dönmüştü. O olayın bir yanılsama olduğuna karar vermiş o kahve fincanının da kendisine ait olduğunu hükmetmişti. Uzun süre aynı şirkete çalıştıktan sonra bir gün arkadaşı ile buluştuğunda:
__Biz neden bir şirket için çalışıyoruz Aykut?
Dedi. Arkadaşı şaşırarak:
__İyi de ne yapacaktık ki başka?
__Sonuçta bu programları yazan biziz, asıl parayı onlar kazanıyor. Madem işi yapan biz isek neden kendi şirketimizi kurmuyoruz. Bak kaç yaşımıza geldik!
__Doğru söylüyorsun ama bu iş aynı zamanda pazarlama gerektiriyor. Biz hep program yazdık. Satmayı nasıl başaracağız?
__Yaptıktan sonra satmayı da başarırız. Az çok bir müşteri portföyümüz var. Onlarla başlarız. Sadece oyun yazmayız. Muhasebe ve eğitim programları da hazırlarız. Sonuçta ham madde bizim elimizde. Ne dersin?
__Bilmiyorum Yiğit ya! Bu bir fiyaskoya dönüşürse o zaman ne yaparız?
__İyi de; senin de benim de bir miktar birikimimiz var. Aç kalmayız uzunca bir süre. Olmuyor mu kapatır yine bir şirket için çalışırız. Ne dersin?
__Bilmem. Aslında haklısın. Böyle hep ele çalışarak bir şey olunmaz. Tamam varım. Ayrıldığımızı bildirir işyeri açmak için hazırlıklara başlarız.
Böylece kendi iş yerlerini açmak üzere anlaştılar. Küçük bir büro tuttular. Yavaş yavaş adlarını duyurdular. Beş yıl içinde on kişi çalışılan bir yer oldu işletmeleri. Bir gün elemanlarından birisi başka bir firma ile anlaştığı için ayrıldı. Hemen internete ve gazetelere ilan verdiler. Gelenlerle tek tek görüşüp bir karar vereceklerdi. İş başvuru formları doldurtuyorlar ve aralarından en verimli olanı seçmek üzere birkaç formu ayırmışlardı. Öğleden sonra yirmi üç yaşlarında bir kız geldi. İşe girmek üzere görüşmek istiyordu. Sekreter ısrarla form doldurup bırakmasını söylüyor kız ise direk muhatabı kimse onunla görüşmek istiyordu. Bir ara ses oldukça yükselmiş içeride Yiğit rahatsız olmuştu. Hışımla dışarı çıktı.
__Ne oluyor burada biri bana izah edebilir mi?
__Yiğit Bey, hanımefendi işe başvuruda bulunmak istiyor ama form doldurmak istemiyor direk sizinle görüşüp iş görüşmesi yapacakmış. Özür dilerim bu arada biraz yüksek sesle konuştum.
__Bakın hanımefendi; Eğer her gelenle birebir görüşürsek tüm günlerimiz sadece bir elemanı işe almak için görüşmelerle geçer. Şayet siz formu doldurur bırakırsanız bizler yazdıklarınıza bakar, değerlendirme yapar uygun kriterlere sahipseniz sizinle ön görüşme yaparız. Şimdi lütfen formunuzu doldurup sekreterimize bırakın.
__Hayır!
__Nasıl hayır?
__Hayır, bu şekilde beni işe almanızı beklersem ömrümün sonuna kadar beklerim. Yüz yüze görüşür kendimi size anlatırım ve uygunsam siz beni işe alırsınız. Şayet kabul etmezseniz benimle yüz yüze görüşüp öyle işe alacak bir yer buluncaya kadar denerim. En azından işe alınmam konusunda şansım daha yüksek olur. Benimle görüşmek istemeye bilirsiniz. O zamanda nasıl birini kaçırdığınızı asla bilemeyeceksiniz. Kim bilir bir gün karşınıza rakibiniz olarak çıkar sizi şaşırtırım.
Şaşırmıştı Yiğit. Ukala bir kıza benziyordu. Ya da kendinden fazla emindi. Kendinin ilk yılları aklına geldi. Mahcup bir halde iş aramalarını. Haklıydı aslında formlarda kimin kim olduğu ne kadar yetenekli olduğu belli değildi. Belki yalan söylüyorlardı.
__Tamam, madem kendinizden bu kadar eminsiniz buyurun görüşelim.
Dedi. Bakalım ne çıkacaktı altından. Bu kadar gözü kara olduğuna göre… Odasına geçtiler.
__Sizi dinliyorum. Hadi sizi işe almam için beni ikna edin.
__İsmim Zümrüt. Yirmi üç yaşındayım. Okulum bu yıl bitti. İyi derece ile bitirdim. Bilgisayar en büyük hobim olduğu için bu mesleği seçtim. Zevkle okudum zevkle de çalışacağıma inanıyorum. İlerde çok iyi bir programcı olmak ve kendi işyerimi açmak istiyorum. Ya da büyük bir şirketin ortağı olabilirim. Bunun için bir yerden başlamam gerekiyor. İlanınızı gördüm. Araştırdım. Kısa bir geçmişiniz var ama çok hızlı yükselen bir grafiğiniz olmuş. Bu da bu işi sizin çok iyi bildiğinizi gösteriyor. En iyi olabilmek için çok iyilerle çalışmak gerek. Hepsi bu kadar.
__Nasıl yani? Hiç deneyiminiz yok mu?
__Bitirdiğim okul bir diploma veriyor ve bu diploma bu işten anladığımızı söylüyorlar ama siz diyorsanız ki diploma hiçbir şeydir tecrübe her şeydir maalesef ondan bende yok. Onu edinmek için maalesef bunun ne kursu var ne okulu. Olsa gider onu da alırım ama yok işte. Yalnız atladığınız bir konu var; ben bu işin eğitimini aldım yani sizin ağzınızdan çıkan cümlelerin ne anlama geldiğini biliyorum. Yüzünüze bakıp acaba ne istedi diye bön bön bakmam.
__Peki, sizi niçin işe alayım o zaman?
__Siz işe ilk girdiğinizde tecrübelerinizle mi girdiniz? Sanmam! Siz de muhtemelen bilmem hangi fakülteden mezun olmuş biri olarak iş aradınız ve birisi size imkân verdi başladınız. Ama şimdi bir iş yeri sahibisiniz. Şimdi herkes tecrübeli eleman arıyor. İyi de tecrübe sahibi olmak için bir yerden başlamak gerek. Başlamama fırsat vermezseniz nasıl tecrübeli biri olacağım. Hem benim hedeflerim var burası olmazsa başka bir yer. Mutlaka bulurum.
Bu kız ukalamıydı, çok mu kendine güveniyordu bilmiyordu. Ama bu yaşta hele bu kadar tecrübesizken böyle dik duruşu hoşuna gitmişti. Çok çabuk öğreneceği belliydi. Son kez denemek istedi.
__Üzgünüm ama sizi işe alamam. Ben ısrarla tecrübeli eleman almak taraftarıyım. Yarım işlerim var ve hızla bunları tamamlayacak birisine ihtiyacım var. Dolayısıyla görüşmemiz bitmişti.
Kızın gözleri harika bir yeşildi. Sanki su damlamıştı gözlerine; öyle ışıl ışıl ve öyle canlı. Üstelik simsiyah kirpikleri vardı.1,68 boyundaydı.Fiziği ise harikaydı.. Saçları kumral ve bukle bukleydi. Hafifçe gözlerini kısıp:
__Sanırım ilerde yine karşılaşacağız. Siz bana teklifle gelip benimle çalışmak isteyeceksiniz bende sizinle milyar verseniz çalışmayacağımı söyleyeceğim. Şimdiden geçmiş olsun. Müsaadenizle…
Dedi ve kalktı. Çantasını alıp dışarı çıktı. Yiğit bir süre afalladı. Belki yalvarmasını bir şans vermesini söylemesini bekliyordu ama o rest çekmiş ve çıkıp gitmişti. Hemen yerinden kalktı ve peşinden hızlı adımlarla dışarı çıktı. Tam kapıdan çıkıyordu. Arkasından seslendi.
__Bir dakika Zümrüt Hanım!
__Buyurun!
__Tamam, işe alındınız. Sizi rakip olarak düşünemiyorum. Şimdiden düşmanınız olmamak için tedbirli olayım bari. Ne dersiniz bizimle çalışır mısınız?
__Teklifinizde ciddi iseniz detayları görüşebiliriz.
__Detaylar mı? Ne gibi?
__Ücret, terfi, işte çalışma şartları vs vs…
__Anahtarı size teslim edelim isterseniz! Hazır buraya kadar yorulmuşsunuz…
__Bir gün o da olur belki! Sonsuza kadar bir eleman olarak çalışmayı düşünmüyorum doğrusu.
__Sanırım ben deli olmalıyım size işe aldığıma göre…
__Hayır, bence dünyanın en iyi yatırımını yapıyorsunuz. Kendiniz de dediniz ya beni rakibiniz olarak karşınızda görmek istemezsiniz.
__Göreceğiz bakalım; işinde dilin kadar keskin mi?