- 890 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
bugün benim doğum günüm
Kış ayı kendini iyiden iye hissettirmeye başlıyordu. Dışarıda ki ayaz ve hırçınca yağan kar insanların iliklerine işliyor, yüreklerini de etkiliyordu. Artık insanları mutlu edecek kuş sesleri ve iyi haberler yoktu. Güneş eritmiyordu kas katı kesilen yürekleri. Kuytularda ayrılıklar hakkıyla yaşanıyordu.
Bugün diğer günlerden farklıydı. Hava o kadar soğuk değildi. Aynanın karşısında yüzüm gülüyordu. Kendime bile hissettirmemeye çalışarak seviniyordum. Bugün aralık ayının yirmi yedisi benim doğum günümdü. Aralığın soğuk bir akşamında evin karanlık bir köşesinde ebe niyetine Hatice ninenin ellerinde doğduğum gün. Hayat ilk çelmesini de o zaman takmıştı.
Doğduğum gün hayatım şekillenip kışın hüznü küçücük yüreğime dolmuştu. Benim hayata geldiğime babam dâhil hiç kimse sevinememişti. Bir merhaba ile ayrılığı yaşatmıştım onlara. Annem benim doğumumda can vermişti. Bir kez olsun onun kokusunu içime çekemeden yüzünü göremeden benden, hayattan ayrılmıştı. Geride bir resim bile bırakmadan. Annemin dünyada hatırlatan ve onun mirası olan bir tek ben kalmıştım. Onu tanımadan herkesin gözlerimde onu gördüğünü bilerek büyüdüm. Çok kez babamın gözlerime bakarak daldığını ve gözyaşları ile irkildiğini hatırlarım.
. Hayatta en çok tat aldığım şeydi babamdan annem ilgili hikâyeler dinlemek. Onun güzelliğini kafamda canlandırıp kendimi anneme benzetmekti beni avutan. Her akşam aynı soruları sorardım babama ama bir kez olsun yüzünü asıp yeter artık dediğini hatırlamam. O da benimle birlikte o günleri yaşar, annemi ne kadar çok sevdiği her akşam gözlerinden düşün damlara saklardı. En çok sorduğum sorulardan biriydi.
Baba annemin yüzü kime benziyor:
— Kızım annen dünyanın en güzel kadınıydı. Güzelliği yüzündeki masumiyetten geliyordu. Oda senin gibi derin bakardı. Beni kendine gülüşüyle bağlardı. Güzelliğine hiçbir kelime karşılık gelmez. Şiirlerdeki ki güzellikler yanında sönük kalır derdi. Onu hiçbir canlıya benzetemezdi. Ben bununla yetinemez ardı ardına sorular sorardım. Baba annem nelerden hoşlanırdı:
— Onun en çok sevdiği şey, o zamanlardan çeyizin için başladığı oyalardı. Hep bir kızı olacağını hayal edip onun için sabahtan akşama kadar örgü örüp hayal kurardı derdi. Babam bu sözleri söylerken gözyaşlarını hiçbir zaman tutamazdı. Hayallerinde ki kız çoğuna kavuştu fakat onu bir kez olsun koklayamadı diye feryatlar içinde kalırdı. Daha da fazla bir şey soramaz özlemimi yüreğime gömüp onu tanımasam bile rüyalarımda görmek için Allah’a dua ederdim.
Çocukluğum annemle ilgili hikâyeler ve babamın annemi ne kadar sevdiğini dinlemekle geçti. Babam hiçbir zaman kaderine boyun eğmedi. Annemin anılarına saygı için bir daha evlenmeyip hayatını bana adadı. Şimdi ben yirmi üç yaşında genç bir kızım ama hayatımda hiçbir şey değişmedi. Zaman yaralarımı saramadı. İlk doğum günüm, mezuniyetim annemsiz geçti. Acımı babamla paylaşarak ve annemi unutmaktan korkarak yirmi üç senem geçti.
Şimdi sadece hayatımda annemin anıları ve babam var. Biliyorum ki bende babam için bir zamanlar bana yaptığı fedakârlığın aynısını yapıp hayatımı ona göre şekillendireceğim.
Ben babama annemden kalan hatıraysam babamda bana annemin bıraktığı tek mirastı. Hayatımın geri kalanını sadece onunla geçirmek her gün annemi babamın sevdiği kadar sevmek istiyorum.
YORUMLAR
ilk önce yorum yaptığınız ve öykümü begendiğiniz için yürekten teşekkür ederim.. söyleme geregini duydum çok şükür annem sağ konu tamamen hayalimde şekillendi üzülmeyin diye yazıyorum bu yorumu...
Güzel yazınızı, kısa da olsa hayat hikayenizi gözlerimdeki buğulanmaya mani olamadan bir çırpıda okudum. hiç bitmesin diyerek okuduğum yazı birden bitiverdi. Yüreğe işleyen ince bir sızı kaldı, Paylaşım için teşekkürlerimi iletirim ve Anneye olan sevgi ve hasret yüreğinize, bir nakkaşın işlediği güzel bir eser gibi bergüzâr olarak kalmıştır. Yüce Rabbim ebedi alemde Cennet-i Alâda beraber olmayı nasip eder. Annenizin durumu inancımıza göre şehâdet mertebesine ermesidir. Saygılarımla.