Portakal bahçesi
Baharın müjdecisi çiçeklerin açması ve etrafa mis gibi kokuların yayılmasıydı.
Portakal çiçekleri de mis gibi kokar, ve eskiden şehrimizde mis gibi portakal çiçeği kokularıyla dolardı.
Eskiden diyorum, şimdi ağaçlar kesilince şehirdeki bu kokuda hissedilmez oldu.
Şehrin kenarında köyümüzde teyzem ve dayımla ortak 15 dekar bahçemiz vardı,ilkokul yıllarımda yazın ağaçları sulamak için bahçeye gidilmesi gerekirdi,
Dayımın traktörüne eşyalar yüklenir 10-15 gün gider bahçede kalırdık, bu bana çok sıkıntı verirdi.
Çünkü yaşadığımız yer itibarıyle hareketli şehir ortamı, tv,atari salonarı,arkadaşlar, maçlar ve burada hiç birisi yoktu.
Sadece; portakal ağaçları, bahçenin yanında dere, geceye düşen yıldızlar, kurbağa sesleri, gaz lambasında yenilen akşam yemekleri, toprak, yer yatağı, sinekler.
Ve ben çocuğum daha büyümedim, elektirik yok, su yok, tv yok, ne kadar angarya iş varsa ben yaparım.
Her yıl bu dönemde evde tartışma çıkardı ben gitmek sitemezdim ama elde ne var mecbursun.
Gelir bir işçi gibi çalışır portakalları toplar çuvala doldurur birde şehre gelip satmak için şehirde dolaşırdık.
O çocuk zihnimde çok zoruma giderdi bu durum ama mecburen yapardık.
Hala ne zaman oradan geçsem içim sızlar o çocuk gelir aklıma offlaya pofflaya çalışan,
Soğan domates ekmek yiyen,
Bazen geceleri ahh çeke çeke uyuyan,
Ama iş bitince dereye girip gönlünce yüzen,ayaklarına batan çakıllara inat, elinde tuttuğu Balıkları yiyen ve mutlu huzurlu..
İşte o çocuk, şimdi büyüdü portakal ağaçlarına hasret.
Portakal bahçesi Yazısına Yorum Yap
"Portakal bahçesi" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.