RAŞE 6
Raşe ve Belkız birbirini çok iyi tanıyan iki arkadaştı. Şimdiye kadar Belkız hep, Raşe’ yi anlattı. Bu kez Raşe, arkadaşına ait traji komik bir öyküyü anlatmak istiyordu..
1975 yılıydı. Belkız, kendisine ve küçük kızına bakabilmek için iş arıyordu. Bir gün babası; belediyenin verdiği duyuruda, ilçe nüfus müdürlüne iki memur alınacağını ve yalnız erkek adayların başvurmasının istendiğini söyledi. Belkız büyük heyecan içindeydi. Yıllardır bu kuruluşu her gün anımsardı. Nedenine gelince; resmi kayıtların dışında, herkes onu Belkıs olarak biliyordu. Çünkü adının doğru yazılımı buydu. Yıllardır annesinin adı hakkında anlattığı öyküleri dinlediği için bu kadar eski bir ismin nasıl yanlış yazıldığına inanamazdı. MÖ.10 yüzyıl civarında yaşadığı var sayılan ve Kur’ an- ı Kerim de Neml Suresi’ nde geniş yer verilen Saba ( Sebe ) Melikesi Belkıs’ ı ve adını çok severdi. Şimdi karşısına merak ettiği kuruluşta, belki de çalışma fırsatı çıkmıştı. Her ne kadar erkek aday aradıkları söylense de, bu olasılığı kaçıramazdı.
O heyecanla ilçenin girişinde bulunan Hükümet Konağına gitti. Nüfus Müdürlüğü ikinci kattaydı. Kapıyı çalıp içeri girdi. Hepsi erkek olan memurlardan bir tanesine gelişinin nedenini anlattı. Aldığı yanıt olumsuzdu. Bayan adayların başvurularının, kabul edilmediğini söyledi. Belkız çok sinirlenmişti. Kendisini Kaymakamlık Makamında buldu. İsteğini yineledi ve kendisine bu kez verilen yanıt da olumluydu. Memuriyet sınavına iki gün vardı. Belkız yemez, içmez ve uyumaz sınavlara hazırlandı. Sınav iki aşamalı yapılıyordu. İlk yazılı sınavdan sonra, kazananlar sözlü sınava alınacaktı. Beklemek için eve geldi. Babası sözlü için gitmesine gerek olmadığına, nasılsa erkek adayların kazandırılacağını düşündüğünü söyledi. Hayatta herşeye güzel yönünden bakmasını bilen, annesinin sözleri hala kulaklarındaydı.” Git be kızım ne olacak, en azından gezmiş olursun.” Sınav yerine vardığında, sözlü için bekleniyordu. Hem iş buldu, hem de yıllardır merak ettiği kuruluşta çalışma olanağı gerçekleşti. Erkek aday, hükümet tabibliğinden aldığı sağlık raporu ile hemen göreve başladı. Fakat Belkız’ dan İl Devlet Hastahanesinden heyet raporu getirmesi istendi. Arkadaşım nedenini sorduğunda, kendisinin epileptik (sara) olduğunu duyduklarını, bu nedenle çalısabilirliğini ispatlamasını belirttiler. Belkız, çocukluğunda böyle bir rahatsızlık geçirdiğini, ama şu an öyle bir problemi olmadığını, anlatmaya çalışsa da kimse onu dinlemedi. Devlet Hastahanesi Nöroloji Uzmanı, bu isteği anlamsız buldu. Belkız’ a” kızım sen epileptik bile olsan, nöbetler geçince kaldığın yerden işine devam edebilirsin, çünkü sara nöbetleri sadece kısa süren bir bilinç kaybıdır, seni niçin yokuşa sürdüklerini anlamadım” diyerek arkadaşıma yardım edebilmek için, elektroensefalografi ( EEG) çekilmesine karar verdi. Bu sistem beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçmeye yarıyordu. O yıllarda, elektrotlar kafa derisine yapıştırılırken, saçlar değişik yerlerden dipten kesiliyordu. Belkız, belinden aşağıya inen saçlarının,tutam tutam kucağına düşdüklerini görünce göz yaşlarını zor tuttu. Bir kez daha dünyaya erkek olarak gelmediği için Yaradana sitem etti. Ondan sonra, kaç kez daha kötü amaçlı insanların çocukken geçirdigi bu rahatsızlığı, silah olarak kullanacaklarını da henüz bilmiyordu.
Nüfus Müdürlüğünün döşemeleri ve kapı eşiği tahtaydı. Eşik o kadar aşınmıştı ki, oradan bu devlet dairesinin ne kadar çok çalıştığını anlamak kolaydı. Uzun süre kendisine memur bey diyenleri, hep düzeltmeye çalıştı. Kolay olmayacağını farkedince vazgeçti. Çünkü tek bayan memur kendisiydi. Bir gün çok yaşlı bir teyze, bu tahta döşemeleri görüp ayakkabılarını çıkararak, içeri girmeye kalkınca, arkadaşım dayanamayıp gidip teyzeyi içeri aldı. O an bu güzel, saf ve temiz insanlara her gün yardım etmeye ve hiç birini kıygın bırakmamaya karar verdi.
Belkız, artık doğru zamanda, doğru yerde olduğuna emindi. Çalıştığı uzun yıllarda, o kadar çok hatalara tanık oldu ki, kendi adında yapılan bu küçük yanlış önemini yitirdi. On üç yıllık çalışma hayatında, bayan olduğu için, her zaman haksızlıklara dayanmak zorunda kalmasına karşın, işini hep çok sevdi ve hiç kimsenin yanlış isimlerle çağrılmasına izin vermedi.
YORUMLAR
Ülkemizde traji komik olaylar o kadar çok ki....
Aklımızı kullanmayan bir toplumuz diyeceğim benimde başıma iş açılacak biliyorum ama ne diyem gerçek bu.
Uygun kişiyi uygun işte çalıştırmak, uygun öğrenciye uygun eğitimi verip uygun meslek kazandırmak bu kadar mı zor
Hayret ettim hep
Belkıs hanım Dilerim ALLAHTAN bundan sonraki kalan ömrünüzde karşınıza engeller çıkmaz.Tahmin ediyorum şu an 50 veya 55 yaşları arasında bir bayansınız,çektiğiniz sıkıntılar ,anlatımlarınız onu ima ediyor.Bu çileli tollarda benimde ayaklarıma çok dikenler battı,çok canım yandı.Fakat hayat devam ediyor,yılmayın devam edin.Çok şükür şimdi 60 yaşına geldik,kalan ömrü heder etmeyeli.Evlatta yalan,mal da yalan,,servette yalan,hayatınızı yaşayın,kendi benliğinizi öne alın.Esen kalın efendim.