Balıkesir de Barış Manço, Cem Karaca, Sezen Aksu Ve Ben Can Akın
Balıkesir’de beyaz bir kamyonet üzerinde hoparlörden çıkan ses şehre yayılıyordu: "Sayın Balıkesirliler Cumartesi Günü Şan Sinemasında Büyük Konser; Barış Manço, Cem Karaca Ve Küçük Serçemiz Sezen Aksu’nun Konseri Vardır. Lütfen Sizi De Konsere Bekliyoruz."
Konser çağrısını duyar duymaz, elimi cebime attım ve büyük bir hayal kırıklığıyla konsere gidecek durumda olmadığımı fark ettim. Üzgün bir şekilde yürürken Orman Başmüdürü Necati Sezgin bey "Oğlum bu ne hal? On dört yaşında çakı gibi delikanlısın. Neden üzgünsün" dedi. "Konsere gidecek paramın olmadığını ve yaz tatilinde kazandığım bütün paramı da lisedeki okul giderlerime ayırmak zorunda olduğumu belirttim. Karşıdaki kamyonu göstererek, lojmana gelen bir kamyon kömürü yerine taşıyabilirsem konsere gidebilecek parayı da kazanabileceğimi söyledi.
Kamyon dev gibiydi. Bir kürek iki teneke bana bakıyordu. Rüyam’da rüyalarımla bu şehirden gitmişti. Kalbimde derin ilk aşk yarası belki bu konserde kapanabilirdi. Kamyon birden gözümde küçüldü. Ve bütün gece boyunca dev gibi bir kamyon kömürü, gözlerimde konserin hayali ve kulaklarımda Sezen Aksu’nun şarkılarıyla beraber taşıdım. Bitirdiğimde kömür taşımaktan parça parça olmuş ellerimden kan damlarken, kalbim sevinçten deli gibiydi. Konsere gidebilecektim.
Konser günü geldi çattı. Giyecek doğru düzgün şık bir elbisem de yoktu. Sahnenin en ön sırasındaydım. Cem Karaca çıktı sahneye. Orkestrayla birlikte benim şarkımı, "Tamirci Çırağı’nı" okudu. O söyledi ben üzüldüm. Kalbimde derin aşk yarası kanamaya başladı. Kederle dolmuştum. Cem Karaca’nın muhteşem şarkılarını bütün salonla birlikte tek ağızdan var gücümüzle söyledik. Sanırım herkes kendinden bir parça bulmuştu şarkılarda.
Arkasından Barış Manço, rengârenk sislerin ve esrarengiz ışıkların arasından, sultanlara yaraşır kaftanı ve parmaklarında "manalı" yüzükleriyle beraber sahneye güneş gibi doğduğu anda, salonda çılgınca alkış sesi koptu. Görüntünün heyecanıyla alkışlar dakikalarca dinmedi. Hep beraber, kah ağlayarak, kah coşarak şarkıları birlikte söyledik. "Balıkesirliler arada bir susun da ben de söyleyeyim" diyerek, nazik esprisini de yapmayı unutmadı.
Ve sahneye Dev Sesli, Minik bir Serçe geldi. Ve bütün ihtişamı ve kalbiyle şakımaya başladı. Sanki bizden biri gibi kalbimizdeki nağmeleri söylüyordu. Gönlümüzün en ücra köşelerine girmiş ve bütün acılarımızı bestelerine söz yapmıştı. En ön sırada olduğum halde Minik Serçe’nin ne söylediğini hatırlamıyorum. O gece konserde Sezen Aksu’nun bütün şarkıları yüreğimde çaldı durdu. Kulaklarım heyecandan duymadı ama kalbimin her şarkı ile beraber ağladığını biliyorum.
Ve konser bitti.
Hemen kulise, sevdiğim sanatçıların imzasını almak için koştum. Üç devin imzasını almak istiyordum. Ancak kapıda bana kötü kötü bakan ve aşmam gereken dev gibi bir adam vardı. İçeri girmek istediğimde, dev adamın en son bana doğru yumruğunu salladığını gördüm. Arkasından göğsümde büyük bir acıyla kendimi kaybetmişim. Kendime gelmeye çalışırken gözlerimi yarı kapalı bir şekilde açtığımda, gördüğüme inanamadım.
Sol yanımda sol elimi tutan Cem Karaca, diğer eliyle yüzüme kolonya dökerken, bir eliyle de başımı okşuyor ve beni ayıltmaya çalışıyordu.
Sağ tarafımda sağ elimi ise Barış Manço tutuyordu ve dökülen kolonyayı eliyle yüzüme sürerken bir yandan da dev adama kızgınlıkla bağırıyordu.
Ve karşımda bana yapılan insanlık dışı davranışın üzüntüsünden ağlamaklı gözleriyle Minik Serçe Sezen Aksu bir bardak suyu içirmeye çalışıyordu.
Üç dev sanatçının imzasını taşıyan hatıralık bir şeye sahip olamadım ama onlarla paylaştığım özel bir anım ve kalplerinde sevgiyle karşılık bulduğum bir yerim olmuştu.
Can Akın
Balıkesir de yıllarca Orman Bölge Başmüdürlüğü yapan eşi Yıldız Sezgin ile sevgi abidesi olarak yaşayan Merhum Necati Sezgin i Balıkesirliler unutmadı ve onun adına İvrindi de bir mesire yeri yaptırdı...