RÜZGAR VE BULUT
Güneş tüm yakıcılığını göndermişti yer yüzüne buram buram dı sıcak tütüyor du adeta
Her yeri her şeyi kavururcasına bir sıcaklık tı
Rüzgar esiyordu ara sıra ama o da sıcak tı
.Yer yüzü cehennemi andırıyor kurumaya yüz tutmuştu bahçeler, çiçekler, ağaçlar, yarı baygın dı adeta sıcak esen rüzgar da
Toprak çatlamış susuzluktan anlatılmazdı aynı bir felaket gibiydi
Rüzgar dolaştı tüm bunları görünce üzülüyordu çatlayan toprağa kuruyan yeşilliklere yanan
Ormanlara
Evet felaketti hep bunlar insanlarda bunalıyor bu sıcak havalardan nasiplerini alıyor nerede bir Gölgelik görseler altına toplanıyorlar parklar da deniz olan yerde deniz kenarları sahiller sıcaktan
Bunalan insanlarla dolup taşıyodu .Kırlar da orman kenarlarında yaşamaya çalışan çiçekler vardı solmamaya çalışıyor yaşam mücadelesi veriyorlardı
Rüzgar dolaştı gördü bu çiçekleri ne kadarda solgundular başları eğilmiş adeta nefesleri kesilmişti
Rüzgarı hissettiler bir tanesi oh dedi biraz serince essen ne olur sanki ne oldu yandı içim bir yudum su ne olur bir yudum su
Diye bildi bak ölüyoruz kuruduk ölüyoruz rüzgar çaresiz esti biraz daha ne yapa bilirim hava öyle sıcak ki bende sıcak esiyorum durun bakalım bulutlara bir uğrayayım diye hızla esti uzaklaştı gök yüzünde dolaştı yağmur bulutu arıyordu uzunca dolaştı nihayet bulabil di küçük bir buluttu uykuya dalmış sakince gök yüzünde dolaşıyordu
Rüzgar merhaba dedi buluta ama duyuramadı bir daha hey merhaba diye esti etrafında uyandırdı bulutu neler oluyor beni rahatsız etti diye söylendi
Rüzgar kusura bakma ben uyandırdım niye uyandırdın ya
Senden bir ricam olacak baksana ne kadar sıcak var aşağıda çiçekler ölmek üzere bir sulasan onları ne olur
Bir yudum suya hasretler kurumuş dudakları bir görsen
Bulut gayet rahat
Henüz yağmur zamanı değil ki nasıl sularım izin vermezler
Buradan ayrılamam rüzgar üzgün biliyorum ama çiçekler ağaçlar çok zor durumda hepsi son ları yaşıyor ölecekler
Ben seni sürüklesem ne dersin sulayalım onları hadi gel ne olursun diye dolandı bulutun etrafında hadi diye
Bulut yerinden kıpırdamaya hiç niyetli değil zamansız yağmur mu yağar dedi yine niye yağmasın yaz yağmuru deriz hadi toparlan götüreyim seni,
Bulut yine nazlı nazlı bilmem ki diye söylendi
Rüzgar kararlı gidiyoruz diye bulutu var gücü ile itmeye başladı
Bulut dur yapma dese de yok gideceğiz
sen gözyaşlarını bırakacaksın
Ölmesin çiçekler ağaçlar diye bulutu hızla itip diğer bulutlara çarparak tüm gücü ile eserek bir yandan gök gürültüsü bir yandan şimşekler çakarak kuruyan bölgeye getirdi
Hava serinlemiş bulut göz yaşlarını bu kuruyan ova ve ormanlara bırakmaya başlamıştı
Yağmurun yağışı öyle güzeldi ki kuruyan çatlayan topraklara can suyu olmuştu
Çiçekler şaşkın ama çok mutlu olmuştu ağaçlar duş alıyor bu yaz yağmurunun tadına doyum olmuyor
du
Bulut tüm göz yaşlarını akıtmıştı her yer su içinde olmuştu bazı yerlerde dereler akıyor toprak mis gibi koku salıyordu
Çiçeklere can gelmişti ağaçlar bir başka güzel görünüyordu tabiat duş almış yaz yağmurunun geçici de olsa bir başka aleme dönmüştü
Rüzgar mutlu teşekkür ederim kırmadın beni diye buluta tüm sevgisi ile teşekkür etmiş istersen götüreyim seni
Diye bakmıştı aldığım gibi bırakırım yok acele değil yavaş yavaş gideriz dur da şu güzelliği seyredeyim
Bak ne kadar mutlu oldu çiçekler ağaçlar evet sana minnet tarlar
Bulut gülümsedi yok bana değil sana teşekkür etsinler beni sen getirdin
Olsun sende suladın ya uzun bir süre mutlu olurlar artık baksana ne güzeller evet onları bende seviyorum
Diye laflarlarken suya hasret çiçek bir silkindi su tanecikleri etrafa dağıldı
Hey bulut kardeş çok sağ ol bizleri ölümden kurtardın çok sağ ol diye seslendi
Sonra rüzgara sende sana da teşekkürler bize hayat verdiniz
Bu iyiliklerin altından nasıl kalkarız diye rüzgarla buluta tüm içtenliği ile teşekkür etti tüm çiçeklerde hep bir ağızdan mutluluklarını bildirdi
Bulut biraz mahçup yok canım ben sizleri birazcık suladım hepsi bu diye gülümsedi
Rüzgar evet bende çok mutluyum artık kurumaz buraları seni bırakayım deyip esmeye başladı serindi nefesi yağmurdan sonra gelen bir serinlikti beraber yürümeye başladılar
Rüzgar esiyor bulutun etrafında tatlı bir hazla dolaşıyordu ikiside çok mutlu bir kaç saat geçirmişti bulut yerine gelince suyumu doldurup bir uyku çekeyim diye rüzgara baktı
ne uykusu
hiç yaz uykusu öyle tatlı oluyor ki diye gülümsedi hadi güle güle sana deyip bulutların arasına karıştı rüzgar gülümsedi, iyi uyu bolca diye esmeye etrafı dolaş maya başladı çok mutluydu bu gün çok güzel bir iş yapmıştı bu onu mutlu kılıyor nazlı nazlı eserek bir yandan ıslık çalarak uzaklaştı başka diyarlara başka GÜZELLİKLERE GİTTİ
YAĞMURA OLAN HASRET ÖZLEM YAĞMURLARI ÇOK ÖZLEDİM KEŞKE YAĞSA KURUYAN DUDAKLARA BİRAZCIK HAYAT VERSE
YAZAN HACI AYŞE KARAN
bunu geçen yıl yazmıştım kurak geçen yıl
YORUMLAR
Çocuksu özlemle kafdağının ardına yazılmış lirik bir şiir okuttunuz. Keşke her şey böyle güzel olsa, sihirli sopamızla dokunduğumuzda ya da bir peri kızının öpücüğüyle umudumuz yeşerse... Hayat ne güzel olur du değil mi...
Ama bize verilen O'nu anlama ve yaşama içgüdüsü böyle olağan dışı şeylere izin vermiyor...
Aslında sihirli sopa kendi içimizde... Kendimizde yoğunlaşıp kendimize dokunsak doğadan beklediğimiz bizden zuhur edecek
Yunus Emre'nin dediği gibi:
"Ete kemiğe büründüm, Yunus deyü göründüm"
Bir başka hak aşığı da:
"Ara sende, bul sende" buyurmuş...
____________
Yazınız güzeldi.Çocukluk günlerim aklıma geldi. Pembe düşlerle beslendiğim saf, temiz çocukluk günleri...
Fırsat buldukça diğer yazılarınızı ve şiirlerinizi de okuyacağım
Kaleminiz daim olsum..Sevgilerim dua ile..
Şiirle kalınız...