Bir Hayalin Doğurduğu
Anne ve babası birbirlerini sevdiler, bir çocukları olmasını hayal ettiler.Hayal gerçek oldu ve ana rahmine düştü.
Tek bir hücreydi o kadar küçüktü ki. Küçüklüğün içinde bütün hayatına şekil verecek bir çok sır vardı. İçinde yaşadığı, parçası olduğu varlık mutluydu çünkü onun farkındaydı. Beklide bu mutluluk o hücrenin bütün hayatı boyunca gülümsemesine sebep olacaktı..
Artık gelişmeye başladı . İçinde olduğu varlığın farkındaydı. Aslında onlar ayrı değil bir bütündüler. O hüzünlendiğinde oda hüzünleniyor,korktuğunda korkuyor yaşadığı her duyguyu fark ediyordu. Bir hayalle başlayan bu bağ sağlamlaşıyordu. Bazen uyuduğunda onu unuttuğunu düşünüp bir tekme sallıyordu. Gene böyle bir gece farklı birinin onunla konuştuğunu duydu. Elinin sıcaklığını dışarıda gezdiriyordu. Kimindi bu el, bu ses yabancı değildi, daha önce duymamış olmasına rağmen. Merakını unutup uykuya daldı.
Bir gün ansızın garip bir duyguya kapıldı daha önce yaşamamıştı bu duyguyu. Artık hazırdı ama neye?Böyle bir his kaplamıştı her yanını. İçinde garip bir heyecan vardı ,tarif edemiyordu.Birden bir şeylerin olduğunu fark etti.Çığlıklarını duyuyordu.Heyecanı gittikçe büyüdü. Ansızın bütün algıları değişti eski sıcaklık değil farklı bir duygu kaplamıştı bütün vücudunu,titriyordu.Nefes alamadığını fark etti.Ve bir elin ona hızlıca vurduğunu hissetti. Nefes alabildiğini yeni dünyasına haykırırcasına bağırmaya başladı. Artık onun bir parçası olmadığını düşündü. Bu korkutmuştu, daha fazla bağırmaya başladı.
Bütün bu hareketlilik çok yormuştu. Yalnızlığının korkusu olsa bile daha fazla dayanamadı ve uykuya daldı.,Uyandığında gene orda sandı kendini. Sonra hatırladı . Gayri ihtiyari göz kapaklarını açtı, gördüğü parlaklık gözünü kamaştırmıştı. Hemen gözlerini kapadı. O karşı koyamadığı merak duygusu tekrar gözlerini açtırdı.Artık parlaklık gözünü almıyordu. Etrafını derin derin süzdü. Neresiydi burası?
İki el onu kavradı ve taşımaya başladı. Rahatsız olmuştu bu tanımadığı iki elin dokunmasından. Bağırmaya başladı. Odanın kapısı açıldı ve o sesi duydu. Ses mutlulukla yüklüydü. İçindeki varlığı görebilmenin, dokunabilmenin mutluluğuydu bu. Zaten yabancı olmadığı bu sesi duyunca bağırmayı kesti. Anladı ki aslında ayrılmamışlardı. Belki de bu bir ömür sürecek bir birlikteliğin başlangıcı olacaktı. Ona gülümsedi. Bu ilk gülümseme seni seviyorum demenin en kolay ve en güzel yoluydu. Birbirlerine uzun uzun baktılar. Bu ilk hiç bitmesin istediler. Sonra kapı açıldı. İçeri biri girdi. Onu eline aldı. Bu el daha kaba ve daha güçlüydü ama bir o kadar narin tutmaya çalışıyordu. Evet bu sıcaklığı ve sesi ben tanıyorum diye düşündü. O gece duyduğum ses ve dokunan eldi bu. Yabancısı olmadığı bu dokunuş rahatlattı. Ve ona da gülümsedi.