Lisan-ı sanat
Sanat özelde insanların, genelde ise toplumların kendini ifade edebilme ve bunu yaparken de karşısındakini etkileyebilme çabasından oraya çıkmış bir olgudur. Bir insanın kendini en içten ifade etme yöntemi de yine onun kendine özgün sanat anlayışı ile mümkün olabilmektedir. Oysaki, günümüzün iletişim dünyasında küreselleşmenin de etkisi ile tek bir kültüre doğru giden toplumsal yapılarda, insanlarında kendilerini ifade etme biçimleri de aynı tipleşmeye başladı. Müzikte, resimde, sinemada, edebiyatta v.s. daha pek çok sanat da ne yazık ki bundan fazlasıyla nasibini almakta. Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu gibi bir geçiş aşamasında olan toplumlar, bunu çok daha şiddetli bir şekilde yaşmaktalar.
Özellikle son yıllarda Türkiye, bunu hedef kitlesini rahatsız etmeden, yumuşak gelişlerle ve hissettirmeden yapmayı öğrenmiş görünüyor. Oysa bundan 30-35 yıl kadar öncesi, bu kendine yabancılaşma ve başkasına özenme durumları çok daha keskin ve açık bir şekilde ortadaymış. Hikâye zaman kipini kullandım, çünkü ben o yılları göremeyen “şanssız!” nesildenim. Sanırım o yıllarda biz yine her şeyimizi olduğu gibi, sanatsal çalışmalarımızı da kendileri gibi olmaya çok özendiğimiz Batı dünyasından ithal etmeye kalkmışız. Fakat yine her zaman olduğu gibi bu da taklidin ötesine geçememiş. Buna da bozulmuyor insan, birde adam akıllı taklit edebilseymişiz. En azından sanat tekniklerinde gelişmiş saydığımız Batı dünyasına bir iltifat olurdu bu. Bizim yaptığımız düpedüz saygısızlık, hem kendimize hem de taklit etmeye çalışıp da beceremediğimiz eserin sahibine.
Birkaç örnek ile hatırlatacak olursak size bunları “Batman ve Robin”, “Örümcek Adam”, Süperman” ve Western filmleri özentisi Türkçe sığır çobanı demek olan “cowboy” filmleri aklınıza gelsin. Şimdilerde izlendiğinde güldürü amaçlı yapıldığını dahi sanabileceğimiz bu yapıtlar, o yıllarda sinema filmi diye gişelere gelmiş ki, toplumun yavaş yavaş eroztizme ve yumuşatılmış pornografiye maruz bırakıldığı, bunun gündelik yaşamda olması gereken olağan bir durum olduğu izleniminin insanların bilinç altına yerleştirildiği dönemler bunlarla birlikte başlıyor. O yıllarda bizim, kurtardığı kadınlarla aşk yaşayan Batman ve Robin’lerimiz oldu, babalarının çiftliklerinden cowboylar tarafından kaçırılan basma etekli, fistanlı kızlarımız oldu.
Bu hangi yazarımızın ve yönetmenimizin daha doğrusu hangi insanımızın kendini dışa vurma ihtiyacından ortaya çıktı kim bilir? Hadi diyelim ki bazı insanlarımız oldu bu dönemlerde, Amerikan çizgi romanlarıyla büyüdükleri için etkisinden kurtulamadı ve doğal yaşam refleksleri haline geldi bu tür tepkiler. Fakat nasıl oldu da insanımız bunları benimsedi, karşılıksız sevgilerin destanlaştığı Ferhat ile Şirin masalları, kahramanlık destanlarıyla dolu Dedem Korkut efsanelerinin çocukları, kurtardığı kadınları kendilerinden kurtarmak zorunda kaldığımız Batman’lerin kucağına düştü. Bu kez hikâye zaman kipi kullanmadım farkındaysanız. Çünkü bu olay bundan 30 yıl kadar önce yaşanıp, geçmişte kalmış bir hikâye değil. Hatta şimdilerde çok daha tehlikeli boyutlarda yaşanıyor bu kendimize yabancılaşma, özümüze uzaklaşma. O yıllarda bire bir taklit ile izleyicisine bu sen değilsin deniyordu yine ekrandan.
Oysaki şimdi hiçbir yönüyle bizim olmadığımız karakterleri bize, biz olarak sunuyorlar. Evin içinde ayakkabı ile oturan ailelerimiz var dizilerimizde, babasına ya da ağabeyine ismiyle hitap eden çocuklarımız var filmlerimizde. En kötüsü de Avrupa’da bizi temsil etmek için yarışmalara katılan ses sanatçılarımız var ki; seslendirdikleri parçaları biz anlamıyoruz, çünkü bizimle aynı dili konuşmuyorlar. Dışarıdan gelen tepki de açık. Yönlendirmeleri bariz ortada. “Bana kendin gibi gelme çünkü ben seni beğenmiyorum, bana benim gibi ol da gel” demek yaptıkları, Yazık ki, bizimkilerde kendilerini beğendirebilmek uğruna kendi toplumunu, kendi milletini benliğine yabancı saymaya gönüllü oluyor. Oysa ne güzel demiş değil mi şair?
Dünya üç beş bilgisizin elinde
Onlarca her bilgi kendilerinde
Üzülme eşek eşeği beğenir
Hayır vardır sana kötü demelerinde
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.