SİZİN HİÇ ANNENİZ ÖLDÜ MÜ?
Ben, Şiiri, şu dizelerle sevmişimdir belki:
“Sizin hiç anneniz öldü mü?
Benim bir defa öldü kör oldum”
Nede güzel anlatmış şair, sevdiklerimizi kaybetmenin, yürekteki acısını.
Yaşadığımız, nefes aldığımız şu yeryüzü, kararı veriyor sanki, bizi doğuranları kaybederken. O an anlıyoruz ki; hiçbir şey dolduramaz sevdiklerimizin yerini.
Varlığımızın anlamı, hayatımızın sebebidirler çünkü onlar.
Ama bizi bir şey teselli ediyor:
Fani dünya…
İçinde Anne-Baba geçen ne çok şiir vardır kim bilir?
Hepsinde özlem, mutluluk, acı, hüzün ne çok işlenmiştir bir arada?
Beynimi gerilere götürüp, zamanın sis gibi buğulandığı, hafızamın bir parça mıknatıs gibi yakaladığı karelere sürükleniyorum şimdi…
Başını, avuçları arasına almış, sımsıkı yumruğunu duvara vuruyordu Garip.
“keşke seni üzmeseydim baba, keşke…”
Gözyaşları, suratından, nemlenmiş bir duvar gibi süzülüyordu sonra.
Pişmanlık, artçı bir deprem gibi, gelip gidiyordu sanki bedeninde.
“Keşke sağ olsaydı da, bir defacık da olsa ayaklarını öpüp, özür dileseydim” diyordu ağlayarak.
ama nafile…
Asi biriydi Garip. Çok kez isyan etmişti babasına, çok kez…
Ve şimdi, dirhem dirhem ödüyordu bunun bedelini, o tarifsiz pişmanlık duygusuyla.
Bu gün gibi hatırlıyorum…
Yaşadığım, ders aldığım ve hala hatırladığım o kareyi.
Hafızamı biraz daha gerilere sürüklerken, bir başka kare beliriyor hafızama tutunan.
Bir hasta hanenin, soğuk, ilaç kokan , beyaz renkli yatağında, bir hasta. Ve bir de başucunda bekleyen çocuğu…
Ölümün, gelgit misali bedeninde dolaştığı bir andı.
Yaşlı adamın öksürükleri artmış, benzi kirece çalar gibi solmuş, can çekişiyordu.
Her defasında ölüme biraz daha yaklaşıyor gibiydi.
“Duyduğu bu kelimelerle, yeryüzünün bütün acılarını bedeninde hissediyordu sanki çocuğu.
Gözyaşlarına boğuluyordu çocuk...
Yaşlı adam, çocuğunun elinden sıkıca tutup, son kez :
“Anneni üzme sakın, sana tek mirasım bu..”
“ Affet beni oğlum” diyebildi ancak.
Cansız bedeni, çocuğunun kollarında hafifledi sonra.
Ölmüştü…
Hala hatırlarım bu kareyi.
Nasıl unuturum ki?
Kaybetmenin, ebediyen ayrılığın, ne kadar zor olduğunu bir kez daha anlamıştım o anda
Ve bir de kör olmanın…
Ne mutlu ki, yaşarken, onu doğuran büyüklerine, sevgi ve saygı da kusur etmeyene.
Sizin hiç anneniz öldü mü?
Benim öldü, kör oldum...
YORUMLAR
Bu dizeler sizin babanız öldü mü ile başlar... Cemal Süreya'nındır altına alıntı olduğu mutlak belirtilmesi gerekir.
Ötesinde yazı içimi sızlattı. Yaşarken kıymetini bilemediğimiz pek çok şey gibi onları da yitip gittiklerinde anıyor, haklıymışsın lafını gecikmeli olarak arkalarından haykırıyoruz... Farkındalığı sağlayan yazın için teşekkürler...
sizin anneniz öldümü..?
evet benimki de öldü ben bittimonunla bereber herşey tersine gitti..duaları ,sevgisi eksildi üzerimden...
ana gibi yar vatan gibi diyar olmaz..çok doğru...
insanın anası ve babasından başka kimsesi olmaz ..ben bunu bilirim....ve anladım...
yüreğine sağlık dostum..kutlarım..puanımla....
yaa ...zeki sırasımıydı arkadaşım beni ağlatmanın
yazın süperrrr ama bir okadar da bana babamı özlettırdi
ben anne değil ama baba acısını çok derinden hissedenım
babamdan bana kalan tek hatıra annemdir. yüreğine sağlık
arkadaşım kutluyorum yüreğini ve senin ne denli gözlerin in körlüğünü ben anlayabiliyorum her yer şimdi simsayahtır
karanlıklar içinde bir ışık belırse o ışık giden sevdiklerimizi bıraz aydınlatsa da bir kere görebilsek..sevgilerimle zeki ...
Sizin hiç babanız öldümü
Benim öldü,keşke kör olsaydım
evet yaşarken kıymet bilmek önemlidir ama biz işte bizim farkımız kanlı bıcaklı olduklarımızın kıymetini var iken kıymetlerini bilmeyiz kaybedincede bizde ölürüz ....
ama onlar kadar degil...
benin babam öldü keşke kör olsaydım inan mutlu olurdum belki ama kader işte ne yaparsın ..........
allah herkese ölüm acısını en gecinden tattırsın
usta güzeldi kalemin daim olsun