- 3312 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE KİRVELİĞİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE KİRVELİĞİN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Dilimizde değişik il, ilçe ve milletlerce “kriv”, “kirov”, “kumera”, “kivra”, “küvre”, “kivre”, “krive” ve “sağdıç” diye kullanılan ve yaptığımız araştırmada etimolojik anlamı bulunmayan “kirveliğin” kelime anlamı; “sünnet olan çocuğun bütün masraflarını üstlendikten sonra sünnet sırasında çocuğu kucağına alarak elini, kolunu tutan ve bütün hayatı boyunca çocuk üzerinde babasına yakın hak taşıyan kimse anlamına gelmektedir.”(1)
Kirvelik, muhtelif din, dil, ırk, mezhep, aşiret ve partilerden olan bireyleri birleştiren, bireylerin dostça, kardeşçe ve iyi ilişkiler sürmelerine yarayan bir yapıcı kurum olmasıyla beraber aşiretler arasında yıllarca süren kan davalarına da son buldurmasıyla da önemli bir özelliğe sahiptir. Toplum genelinde kirve, çocuğun sünnet düğünündeki bütün masraflarını karşılaması ile dostluğu ifade eder ve bu kirvelik aracıyla iki aile toplum arasında biri çocuğunu X şahsına kirve yaparak statü kazanırken diğeri de bu şerefe nail olduğu için statü kazanır. Düşmanınızın kucağına çocuğunuzu attınız mı yani o adam kirveniz oldu mu artık arada hiçbir düşmanlık kalmaz. Çünkü çocuğun sünneti sırasında kirvenin üzerine damlayan kan sünnet olan çocukla kirvenin arasına güçlü bir kan bağı kurulmasına vesile olduğu için kirve, çocuğun üzerinde ölünceye kadar bir hak taşıdığından ötürü çocuğun manevi babası olarak sayılır. Bu manevi babalıktan dolayı kirve çocukları bacı-kardeş sayıldıkları için kirve çocukları arasında yedi kuşak boyu evlenme yasağı vardır. Yukarıda anlatılanlar sadece kan davalıları için geçerli değil. Yaptığımız araştırmalara göre sünnet olan çocuğun ailesi sevdiği bir kişiyi, kendilerine maddi ve manevi yardımda bulan kişiyi ya da kendi yörelerine yeni gelen bir yabancı kişin yabancılık çekmemesi için çocuğunun kirvesi yapabilir. Böylelikle artık sünnet olan çocuğun ailesi ve kirve olan çocuğun ailesi arasında “sanal akrabalık” yaşanır ve bu ölünceye kadar devam eder. Bazı yörelerde “sanal akrabalık” terimi yerine “komşuluk”, “insanlık borcu” ve “manevi baba” terimi kullanılır. Yaptığımız araştırmada yukarıda anlatılanların en güzel örneğini, "Mustafa Kemal Atatürk’ün 14 Nisan 1916 yılında Diyarbakır’ı ziyaretinde evinde kaldığı Silvanlı Sadık (Üstün) Ağa’nın oğlu Recep’in kirvesi olma şerefini vererek hem aşiret bireyleri ile ve hem de yöre halkı ile dostça ilişkiler kurarak yörede hiç yabancılık çekmemiştir. Atatürk’ün kirvelik yoluyla aşirete akraba olunmasıyla Üstün Ağa’nın aşireti onu Diyarbakır’daki her türlü olumsuzluklara karşı koruma sözü vermişlerdi. Bugün dahi Sadık Ağa’nın aşiretine Atatürk’ün akrabaları denilmektedir."(2)
Kirveliğin kaynağında dostluk yattığından Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde genellikle Sünniler, Aleviler ve Yezidiler arasında büyük bir etkinliğe sahiptir. Sünniler kirvelerini Alevilerden, Aleviler Sünnilerden, Sünniler Ermenilerden ve Yezidilerde Sünnilerden seçerek yılarca iç içe kavgasız barış ve huzur içinde yaşamışlardır.
Alevilikte Kirvelik Geleneği
Kirvelik kurumunun çok kutsal sayıldığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Aleviliğinde, Sünnet düğününde okunan Gülbengin "İbrahim Peygamber’den kaldı bu âdet,"(3) dizesinden yola çıkarak kirveliğin Hz. İbrahim’in, oğlu İsmail’i sünnet etmesi ile başladığı söylenir ve o dönem kirvelik daha yeni tezahür ettiği için Araplar bu kirvelik kurumuna fazla başvurmamışlar. Daha sonra Arap kabileleri içinde zayıf ve güçsüz olan kabileler kendinden güçlü olan kabileleri koruyucu seçmek için çocuklarının sünnet töreninde çocuklarını kendinden güçlü Arap kabilelerinin önderlerinin kollarına vererek onları kirve seçmişlerdir. Bunun sonucunda Araplar arasında sıkı bir akrabalık bağı oluşmuş.
Bir rivayete göre “Hz. Muhammet’in, torunları Hz. Hasan Ve Hz. Hüseyin’in kirvesi olduğundan”(4) yıllar sonra Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Aleviler arasında kirveliğin "peygamber dostluğu" olduğu benimsenmiş ve toplumsal barışın sağlanması için çalınan bir akrabalık kapısı olmuştur. Alevilik inancına göre bir insan öz kardeşine hıyanet yapabilir ya da darılabilir fakat kirvesine ne hıyanet edebilir ne de darılabilir çünkü "kirvelerin aralarına imam kanı girer kirveye hıyanet edilemez" anlayışı Alevilerce egemendir. Çocuğun sünneti sırasında kirvenin üzerine damlayan kan her iki taraf arasında kardeşlikten öte bir kan bağının oluşmasına katkıda bulunduğundan Aleviler "toplumsal barış" ve "toplumsal kontrolü" sağlamak için kirvelerini genellikle Sünnilerden seçmişlerdir. Bu da Alevilerin Sünni memleketlerinde ve Sünnilerin de Alevi memleketlerinde barış ve huzur içinde beraber yaşamalarına vesile olmuştur.
Sünnilerde Kirvelik Geleneği
Kirveliğin nereden geldiği belirsiz olan Sünni kirvelik geleneğinin, Alevi kirveliğinden farkı kirveliğin dini inançlara bağlanmaması ve bazı yörelerde (Sivas ve Elazığ) kirve çocukları arasında evlenme yasağının olmamasıdır. Sünnet sırasında kirvenin üzerine damlayan kan Alevilikte ki "imam kanı" ile ilişkilendirilmeyip bunun kan davalarının ve dargınlıkların sona erdirilmesi, akraba dışında sevilen bir aile ya da aşiretle akrabalık bağının kurulması ve yabancı birisinin ailede ki ya da yöredeki insanlarla kaynaşması adına "bağışlanan kan" olma özelliğini taşımaktadır. Diyarbakır en güçlü aşireti olan Badıkan Aşireti 1950 yılında Muş yöresindeki en güçlü aşiret olan Aşur Aşireti ile kirvelik yaptıkları gözlemlediğimiz araştırmalar arasındadır. Badıkan ve Aşur aşiretleri bu kirvelik vesilesiyle birbirlerine karşı olası bir saldırıyı ya da düşmanlığı önceden engellemiş olmuşlar ve yaylalarda birbirleri ile barış içinde yaşamışlar. Bu iki aşiret arasında yapılan kirveliğin getirdiği akrabalık bugün dahi aradan 58 sene geçmesine rağmen hala canlılığını koruyor. Bu iki aşiret bireyleri birbirlerinin isimlerini kullanmanın yerine birbirlerine kirve diye hitap ediyorlar.
Ermenilerde Kirvelik Geleneği
Kirveliğin önemli özelliklerinden biri de gayri Müslimlerle yakınlık sağlamaktır. Bu özelliğin altında yatan dostluk, kardeşlik ve barış içinde yaşama ilkeleri benimsenerek Sünniler, Ermenilerde kirvelik geleneği olmamasına rağmen kirvelerini Ermenilerden seçmişlerdir. Bunun en güzel örneğini Burukan aşireti teşkil ermiştir. “Ermenilerin bir zamanlar yoğun olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde Van’ın merkez köylerinde ikamet eden ve Sünni olan Burukan aşireti arasında yapılan bir başka çalışmada, aşiretin Ermenilerle kirvelik yoluyla ilişkiler kurulduğu gözlenmiştir”(5). İnançların ve medeniyetlerin ana rahmi olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki insanlar birlikte yaşamanın simgesi olan “kirvelik” sayesinde yıllar yılı Ermeniler ile barış ve huzur içinde yaşayadurmuşlar. Bugün dahi Ermeniler yaşadıkları ülkelerde kirvelerini özlediklerini hemen hemen her sohbetlerinde dile getirmekteler.
Yezidilerde Kirvelik Geleneği
Yaptığımız araştırmada Mardin başta olmak üzere Diyarbakır, Şanlıurfa, Siirt ve Batman’da yaşayan ve şeytana (Melek-i Tavus) tapmalarıyla bilinen Yezidilerde kirvelik geleneği önemli bir konuma sahiptir. Sayıları oldukça az olan Yezidiler birbirlerine kız vermelerini engellememek için kirvelerini kendilerine nikâh düşmeyen ya Şeyh ve Pirleri’nden ya da Sünnilerden seçerler. Çünkü tıpkı Sünni ve Alevi kirvelik geleneğinde olduğu gibi Yezidi kirvelik geleneğinde de kirve çocuklarının birbirleri ile evlenme yasağı mevcuttur. Yezidilerin kirvelerini başka inanç sahiplerinden seçmelerinin bir diğer nedeni ise kendilerine karşı olası bir saldırıyı veya düşmanlığı engellemek ve iç içe yaşadıkları başka dinin mensupları ile kavgasız, gürültüsüz ve kardeş kardeşe yaşamak ve deyim yerinde ise kirveliği bir sosyal sigorta olarak kullanmalarıdır. Mardin yöresinde "kırive" adlı bir türküde "Kürtçe" konuşan bir Müslüman bir gencin Yezidi kirvesinin kızına aşkı işlenir. Şıvan Perwer’in seslendirdiği türkü de Müslüman genç “kivre-krive” tabirini kullanırken Yezidi kız ise "krivo" tabirini kullanır. Kürtçe yazılan bu türkü Türkçe anlamıyla aşağıda yer almakta.
KİRVE
Söylüyorlar sen biliyorsun ikimizin günahını kirve
Bütün yollar bize kapalı
Sana ve bana suç olmuş
Ben Müslüman’ım sen de Yezidi
Bu kez kız söyler:
Kirve!
Kadınım ya (bilirsin), başıma buyruk değilim
Kurbanım olayım; endişelenme (sevdamızdan yana korkma!
Melek-i Tavus Şeyhim Hadi’nin başına yemin ederim
Öldüysem; kara toprağa
Kaldıysam; kirvemin ruhu, canı ve cesediyim
Ah kirven oy oy…
Kirve, bir bilsen
Biz Yezidi kızlarının buseleri
Seherin güzelliğinde, sabah ezanı sesiyle kirve oy…
Yezidilere göre gerçek olan bu aşk hikâyesi hem kirvelik geleneğinin yasalarına hem de dini inançlarına bir darbe mahiyetinde olduğu için engellenmiş ve o günden sonra o Yezidi kızdan hiç kimse bir haber alamamış. Bu aşkın bir diğer benzeri 2007 yılında Irak’ta yaşandı. "Farklı dinden biriyle beraber olduğunu öğrenen akrabaları 17 yaşındaki kızı sokak ortasında yarım saat boyunca taşlayarak öldürdü."(6) Bu ölüm cezası kirvelik geleneğinin getirdiği ceza olmayıp, bu ölüm cezasının Yezidilerin kendi inşa ettikleri dinlerinin insan haklarını ihlal eden acımasız emir ve yasalarıdır.
Yukarıda anlatılan tüm verilere dayanarak kirveliğin toplum üzerindeki etkilerini şöyle sıralayabiliriz.
• Sosyal kontrolü sağlar.
• Sıkı akrabalıkların temelini oluşturur.
• Sosyal barışı sağlar.
• Toplumsal ilişkileri düzenler.
• Sosyal sigorta mekanizması görevini görür.
• Farklı dil, din ve etnik gruplardaki aileleri birleştirir.
• Kan davalarının erdirilmesinden sonra barışın kalıcılığına katkıda bulunur.
• Kötülükleri önlemede bir araç mahiyetindedir.
• Bir yöreye dışarıdan gelen birey ya da bireylerin yöreye uyumunu sağlamasını sağlar.
Kirvelik Düşmanlar arasında ki ateşkes olmayıp kalıcı barışın ve akrabalığın kurduğu bir dostluk köprüsüdür. Kirve olan aileler arasında ömür boyu süren bir kardeşlik, dostluk ve akrabalık yaşanır.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun küçük köy ve kasabalarında canlılığını hala muhafaza eden kirvelik, ne yazık ki yaşanan küreselleşme, göç, kentleşme, sanayileşme, batılı hayat tarzının benimsenmesi ve ailelerin çocuklarını hastanede sünnet ettirme sebebiyle kirveliğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehirlerinde eski dinamizmini gün geçtikçe kaybetmeye başlaması hazinle gözlenen araştırmalar arasındadır. Biz genç araştırmacılara düşen görev kaybolmaya yüz tutmuş ve birleştirici fonksiyonuyla barış kokan bu ata geleneğini Dr. Hasan Köksal’ın tabiri ile “kaybolan bu değeri ya da değerleri sel önünden kütük kapar gibi yakalamak ve tespit etmektir.”
Kaynaklar:
(1)-TDK, Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2005
(2)-PARLAK Yaşar, Çeşitli Yönleri İle Silvan, San Matbaacılık, Ankara, 1997
(3)-GÜLBENK, Alevilerde Sünnet Duası
(4)-Fırat, M. Ş. Doğu İlleri ve Varto Tarihi. Ankara 1970
(5)-Yurt Ansiklopedisi. C. VIII: 5823.
(6)-www.habervitrini.com, Müslüman Gence Âşık Olan Yezidi Kızı Böyle Öldürdüler, 2007
Serhat PARLAK
YORUMLAR
sn. serhat bey...
güzel bir araştırma...daha da güzeli bu araştırmanın
burda yayınlanması ve dolayısıyla bir kaç kişinin bilgilenmesi...
...bu açıdan tebriklerimi lütfen kabul edin.
...
yalnız şunu da belirtmekte fayda var kanımca
yezidilerin,sanırım, şeytana tapma nedeni ondaki
kötülüklerden korunma amaçlıydı.....
......
kirve yazınıza bir katkı da benden..şiir olarak.
hiç adlı şiirimden bir kıta
....
hiç
kirve olmadım ben
gerçek anlamda
ha tamam
oldum,demekle olunmaz
baba yarısıdır ,bizim buralarda
kirvelik.
elde değilsede
tayin etmek babayı
bu işte mümkün-se
şahsiyet ve mertlik
arayacaksın.
......
sizin de belirttiğiniz gibi -bizim oralarda-önemli bir
mevkidir.(hemşerim).
.....
selam ve saygılar
serhat parlak
YORUMUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM
KİRVE
Söylüyorlar sen biliyorsun ikimizin günahını kirve
Bütün yollar bize kapalı
Sana ve bana suç olmuş
Ben Müslüman’ım sen de Yezidi
Bu kez kız söyler:
Kirve!
Kadınım ya (bilirsin), başıma buyruk değilim
Kurbanım olayım; endişelenme (sevdamızdan yana korkma!
Melek-i Tavus Şeyhim Hadi’nin başına yemin ederim
Öldüysem; kara toprağa
Kaldıysam; kirvemin ruhu, canı ve cesediyim
Ah kirven oy oy…
Kirve, bir bilsen
Biz Yezidi kızlarının buseleri
Seherin güzelliğinde, sabah ezanı sesiyle kirve oy…
hocam harika bir yazı paylaşmışsın kutlarım kirve kürtçe parçası aklımdan hiç bir zaman cıkmamıştır
paylaşım için tşk ederim