bir damla hüzün
Yılların vuslata erdiği kelimeler düğümlenmiştir yollara. İşte baban,yürek yarın otobüsün içindedir, terminalde boğulan sesindir. Kınalı bir elin kardığı bir hamur değilsindir acı ve gurbet yıkar gözlerini. Bir an ” beni de al” demek gelir içinden, susarsın, boğazına takılı kalır özlemler yutkunursun.
Yorgunsundur denize dalan çocukluğun gelir aklına. Meydan okumak; ilk gençlik hatırası bıçak yarasıdır yüzünde.Yeni evine geldiğinde bir yabancı vardır içeride, sadece ismini bildiğin. Konuşacak bir şeyler ararsın göz göze gelmemeye özen göstererek, yalnızca “iyi geceler” temenni edersiniz, odalarınıza çekilirken.
Yeni hayatının ilk günü aydınlanırken, temmuzun ortasında kar yağmaktadır avuçlarına. yalnızlıkla başlar öğrendiklerin, azınlık olmak, dilsiz olmak, kalabalığın içinde sırıtmak zor gelir sana telefona sarılırsın tanıdık birinin sesinde ısınmaktır istediğin. ne arkadaşların, ne baban ne de yolların ayırdığı sevgilin gelir aklına; kaç yaşında olursan ol anne sıcağına koşarsın. İlk oyun arkadaşın, ilk öğretmenin ve ilk sevgilindir, teselliyi onda bulursun.
Otobüs numaralarını, durakları öğrenmek, bakkalla ev arasında iki yüz kırk bir,durakla bakkal arasına ise yüz kırk beş tane parke taşını saymak yeni eğlencendir.insanlara ayak uydurmaya çalışırsın sevdiğin ve sevmediğin şarkıları dinlersin,filmleri izlersin, hayatında ilk defa istemeyerek sigaraya para vermek zor gelir,susarsın. Uzaktan kumandanın babanda olmasını, kavga ettiğin patronunu, abuk sabuk video gösteren kantinciyi, çayı soğuk içmeyi, kordon da denizi izlerken rahat vermeyen boyacı çocukları bile özlersin.
Zamanla şehir sana sen ona alışırsın. Bir yuva yaparsın oturduğun evi, misafir ağırlamak, ucuz marketleri bulmak, bir şekilde oyalanmak yeni öğrendiklerindir. Arkadaşların olur zamanla, sabırlı olmayı, kolu kırıp yeni içinde bırakmayı onlardan öğrenirsin. Sıkıcı hayatına tam saat altıda uyanmaya alışırsın. Tam her şeyi yoluna sokmuşken; bir gün aynada ki aksin uyandırır seni, artık seni hayata bağlayan şarkının sustuğunu söylemesi sıkar canını yıllar sonra ilk defa birine yumruk atarsın attığın çığlık kanayan elin için değildir, yapmadıkların ve sustukların yarım bıraktıkların içindir. Aynı hayata devam etmek zor gelir sana, yaptıklarını devem ettirmek ağır gelir bir yerde tak eder canına ve kendine bile söyleyemediğini bağırarak ilan edersin ;“ben gidiyorum”. Engeller çıkar karşına, asıl savaş başlamıştır. Seni içine çeken karanlıktan kurtulursan her şeyi başarırsın, başaramasan tanrının unuttuğu kalabalıkta gezen bir et parçasına dönersin sen de.
olcay tekin
YORUMLAR
Beğeniyle okudum...Neden gitmek ister insan ya da neden ait olmak ister bir yere bütün bu caba ne içindir yaşamak mı? ya da mutlu olmak için midir?...
Başlığın hüzün olması çekti öncelikle...sonra yolculuklar ve yeni insanlara alışma ve çevreye uyum bunların hepsi anlaşılır mahiyette ama yazar öyle bir yerde içine kapanmış ki tam olarak neyden kaçtığını saklamış gibi kendisine bu nedense hoşuma gitti...Nelere susar nerde yumruğunu sıkarsın özlemler midir geriye dönmeyi arzulatan yoksa kaçışmı kimbilir belki her ikiside...okuyan için içe dönük ayrı bir kapı aralıyor...
Yüreğinize sağlık...
Yaklaşık bir kaç saat sonra otobüsle memleketine gidecek birisi olarak keyifliyli bu satırları okumak...
Kaleminiz daim olsun...