- 1278 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
BU DEVİRDE..
**
İki büklüm ihtiyar kadın önüne geçti. Dur dedi. O da duraksadı.
Yılların yorduğu ihtiyar kadının vücudu yere paraleldi. Habire konuşan kadın, sesini uzun boylu adama duyurmak istiyordu. Kadının durdurduğu Hz. Ömer yere doğru eğildi. Dizlerinin üstüne çöktü ve ihtiyar kadının sesini duymaya gayret etti.
Kadının sözleri, Hz. Ömer’in kulağında yankılanıyordu. "Sen düne kadar Ukaz panayırında güreşen bizim bildiğimiz Ömer’din. Büyüdün, serpildin ve şimdi halife oldun, şimdi dinle beni." Uzun uzun dinledi. O gün biçare kadını dinlediği için de bugün dinleniyor. Kıyamete kadar dinlenmeye, dillendirilmeye gayret edilecek.
* * *
Medine sokağından geçiyor. Sokak kapısının önünde bir kadın oturuyor. İçeriden diğer kadının sesi duyulur: Anne içeri gir, müminlerin emiri geçiyor. İhtiyar kadın duruşunu bozmaz, içeriye seslenir. "Daha düne kadar Ömer’di. Ne oldu yani, bugün halife olmuşsa. O bizim bildiğimiz Ömer!" Hz. Ömer bir an duraksar. Kadına doğru döner ve şöyle der: "Doğrudur nine. Ben işte senin dediğin gibi o adamım. Senin dediğin o adam."
Ertesi gün yine aynı sokaktan geçer. O ihtiyar kadın yine kapının önünde. Hz. Ömer kadına doğru yürür. Nine der, "Ben dünkü Ömer’im. Halife Ömer. Çöpün var mı, dökecek kimsen yok herhalde, ben döksem olur mu?" Ağustos ayının kavuran bir günü. Bir siyasi hamal yük taşıyor. Yorgun, sırılsıklam, iki büklüm. Kimse yükünü paylaşmak istemiyor. Herkes bakarken Hz. Ömer birden hızlanır. Yükün altına girip omuz verir. Sessizce seslenir kulağına arkadan: "Hadi beraber taşıyalım. Senin yükün benim yükümdür."
Hz. Peygamber’le olduğu yıllar. Bir bayram sabahı. Mescitten dışarı çıkarlar. Hz. Peygamber yürürken Medine’nin çocukları Peygamberimizi çembere alırlar. Bayramlık bir şeyler istiyorlar. Hz. Peygamber, dostu Ömer’e döner ve "Ömer! Bu çocuklardan beni satın al, baksana bana el koydular. Sen onlara bir şeyler getir" buyurur. Hz. Ömer gider ve biraz sonra biraz hurma, et ve meyveyle döner. Bu yiyecekleri çocuklara dağıtır. Yiyecekleri alan çocuklar evlerinin yolunu tutarlar.
Peygamberimiz evine doğru yürürken için için gülümsemektedir. Hz. Ömer’in dikkatinden kaçmaz bu hal. Efendim der, neden gülümsüyorsunuz. Peygamberimiz gülümseyen bir çehreyle cevap verir: "Ömer, beni Yusuf’tan daha ucuza aldın. Malik bin Zar bile Hz. Yusuf’u almak için daha çok para vermişti." Hz. Ömer şöyle cevap verir: "Öyle olsa da siz Yusuf’tan daha kıymetlisiniz."
Hz. Ömer’in elçisi Rum beldelerine gider. Elçi giderken Hz. Ömer’in hanımı şişelerin içine güzel kokular doldurtur ve bunu da hediye olarak kayserin hanımına gönderir. Rum imparatorunun hanımı bu kokuları çok beğenir ve karşılığında aynı şişelere inci doldurtup mütekabiliyet -karşılıklı nezaket- gereği Hz. Ömer’in eşine gönderir.
Hediyeler Hz. Ömer’in önünde açılır. İncileri gören Hz. Ömer, incilerin hazineye devredilmesini ister. Oradakiler, ama sizin eşinize özel olarak gönderilen hediyelerdir bunlar deyince Hz. Ömer şu cevabı verir: "Halifeye ve eşine gelen hediyeler şahsi değildir. Halkın tümünedir. Bu hediyeler halka dağıtılmak üzere hazineye kaldırılacaktır." Öylede olur. Ne Hz. Ömer’in eşi ne de başkası itiraz edecektir.
Bir akrabası yanına gelir. Hz. Ömer’den yardım istemek niyetindedir. Adam, Hz. Ömer’e, "Bana hazineden para verip yardım eder misin" der. Hz. Ömer ayağa kalkıp adamı kovar. Hem de kovalarcasına arkasından da bağırır: "Sen benden ne istediğinin farkında mısın? Sen benim hain bir idareci olmamı mı istiyorsun?" Aradan zaman geçer. Hz. Ömer bu yakınını buldurur. Sonra kendi imkánlarıyla ona yardım eder. Ama devletin parasını bu işlerde kullanmaz ve kullandırmaz (Tarihul İslam, Zehebi, /271)
* * *
Ülkesi, coğrafyası, dini, dili, mezhebi, meşrebi, ırkı, rengi, mevkii, makamı ne olursa olsun bütün insanlar birer Ömer arıyorlar. Bendendir, sendendir demeden, başkalaştırmadan, dışlamadan, adaletten kıl payı ayrılmayacak birer Ömer arıyor.
Aynanın karşısına geçip "Dün bir hiçtin, bugün bir şeysin, yarın bir hiç olacaksın" diyecek adam arıyoruz. Bugün gözlerimi rahatça kapatabilirim, emanetin dağıtıldığı yerde bir emin var dedirtecek bir Ömer arıyoruz.
Kültüründe ve geçmişinde insanlığa Ömer’ler bağışlamış olanlar, eğer bugün birer Ömer arıyorsa, toplumun herhangi bireyi Ömer kadar hassas olmadıkça görevlerini yapmış olamazlar. *****
Not: Makale alıntıdır. Günümüz politikasına ve adil adalete ! çok uygun bir yazı olduğu için sizlerle paylaşmak istedim..E- postama gelen, beni oldukça derin düşünceye sevk eden bu yazıyı okumanızı dilerim...
**************************************************
BU DEVİRDE..
Kalmadı Ömer ’ ler, kalan müsvetteler,
Allah’ ın adını un çuvalına benzetenler,
Utanmadan, nifak tohumu ektirenler,
Haram tarlasında, helal aş bekleyenler,
Kitabına- Peygamberine- sövdürenler
Bu devir, işte böyle bir devir, nerede Ömer’ ler ??
Yetimin , yoksulun, güçsüzün yanında olması gereken, milletin , devletin hakkını koruması gereken yöneticiler nerede ?
Kim kime, dumduma !
YORUMLAR
İnsanların her yaptığı kendi sorumluluğudur. Devlet başkanı da olsa, padişahta olsa kendi iradesiyle verdiği kararlar millet faydası dahi olsa o kararı uygulayanın sorumluluğudur. Devlet yönetmek o kadar basit ve keyfi değildir olmamalıda.
Bir evde, bir okulda, her hangi bir kurumda, bireyleri ve toplumu ilgilendiren, milletin geleceği ve huzuru için alınacak kararları iyi niyetle ve millet menfaatine Hak rızasına uygun almak iyi idarecilerin işi olmalıdır. Millet menfeatini kendi hırs ve emellerinden üstün tutmalı yönetici kişi ve kişiler.
İnsanlık onuru ayaklar altında kalmış bir dünya hayatını yaşıyorken, kimin neye hizmet ettiği belli değil ..
İslam şuuru ile yaşanılan hayat ve yönetim temennilerimiz bu ahir zamanda ne kadar mümkün o da meçhul.
Allah Milletimize zeval vermesin....
Yorumlarınız için teşekkür ederim..
Hz. Ömer’in elçisi Rum beldelerine gider. Elçi giderken Hz. Ömer’in hanımı şişelerin içine güzel kokular doldurtur ve bunu da hediye olarak kayserin hanımına gönderir. Rum imparatorunun hanımı bu kokuları çok beğenir ve karşılığında aynı şişelere inci doldurtup mütekabiliyet -karşılıklı nezaket- gereği Hz. Ömer’in eşine gönderir.
Hediyeler Hz. Ömer’in önünde açılır. İncileri gören Hz. Ömer, incilerin hazineye devredilmesini ister. Oradakiler, ama sizin eşinize özel olarak gönderilen hediyelerdir bunlar deyince Hz. Ömer şu cevabı verir: "Halifeye ve eşine gelen hediyeler şahsi değildir. Halkın tümünedir. Bu hediyeler halka dağıtılmak üzere hazineye kaldırılacaktır." Öylede olur. Ne Hz. Ömer’in eşi ne de başkası itiraz edecektir.
Bir akrabası yanına gelir. Hz. Ömer’den yardım istemek niyetindedir. Adam, Hz. Ömer’e, "Bana hazineden para verip yardım eder misin" der. Hz. Ömer ayağa kalkıp adamı kovar. Hem de kovalarcasına arkasından da bağırır: "Sen benden ne istediğinin farkında mısın? Sen benim hain bir idareci olmamı mı istiyorsun?" Aradan zaman geçer. Hz. Ömer bu yakınını buldurur. Sonra kendi imkánlarıyla ona yardım eder. Ama devletin parasını bu işlerde kullanmaz ve kullandırmaz (Tarihul İslam, Zehebi, /271)
Ne dersiniz ?
Özellikle bu bölümleri büyük tabelalara yazdırıp TBMM'ye asmamıza müsade ederler mi ?
Paykaşım için teşekkürler... SAYGILARLA
Bir Ömer daha gelir mi dünyaya..Gözleim yaşardı okurken..Bir başkadır benim için Hz ömer(R.A)
Ve özellikle yöneticiler için hayatı çok güzel örneklerle dolu yüce bir Şahsiyet..ne mutlu bilene ve örnek alana...
çok güzel bir paylaşımdı Rabbim razı olsun..bende arkadaşlarıma göndereceğim..
saygı ve selamalr..
''Bir akrabası yanına gelir. Hz. Ömer’den yardım istemek niyetindedir. Adam, Hz. Ömer’e, "Bana hazineden para verip yardım eder misin" der. Hz. Ömer ayağa kalkıp adamı kovar. Hem de kovalarcasına arkasından da bağırır: "Sen benden ne istediğinin farkında mısın? Sen benim hain bir idareci olmamı mı istiyorsun?" Aradan zaman geçer. Hz. Ömer bu yakınını buldurur. Sonra kendi imkánlarıyla ona yardım eder. Ama devletin parasını bu işlerde kullanmaz ve kullandırmaz (Tarihul İslam, Zehebi, /271) ''
Açlık sınırının çok daha altında olan maaşlardan kesilen vergilerin, siyasi partilerinin oy alması karşılığında harcandığı ülkemizde, kimlerin yüzüne haykırılmasını hepimizin bildiği ibret dolu sözler......