Unutulmaz Ritimler
Herkes hayatını bir kavrama göre düzenlemelidir. Daha doğrusu böyle yapar. Bir hedef koyar karşısına ve o ipten yürümeyi başarmak için elinden geleni yapar. İşte bu çok güzeldir. İnsan kendisini iyi hisseder, mutluluğu tadmakla beraber daha önce hissetmediklerini hisseder ve bu da ona açılan en büyük umut kapısıdır...
Şimdi açılan o büyük umut kapısından içeri giriyoruz yavaşça. Yüksek seste bir müzik taa derinlerimizdeki benliğimizi ortaya çıkarmakla beraber, içteki o muhteşem huzursuzluğunda bir an olsun dinmesinde büyük etkendir. Her bir tını, her bir ritim kalbimizin hızına engel olamayıp savaşırcasına hareketlenir. O kadar güzeldir ki bütün hayatınız o müziklerden ibaret olmaya başlamıştır. Hayatı yeni yeni öğrendiğinizi düşünür, bunun karanlığın en aydınlık köşesi olarak tanımlarsınız. Hayat dolu bir ortamın en çok gülen insanı olarak zirveye oturursunuz. Bazen "deli" tabiriyle anılsanız dahi pek de umrunuzda değildir denilenler. İşte o müzik hayatınızı tamamiyle böyle değiştirmiştir habersizce...
Bazen intihar düşüncesi oluşmuşken bile insanın beyninde, düşüncelerden çok bir kavram tutar insanı ayakta. İşte böyle durumlarımda müzik benim için vazgeçilmez, unutulamaz hatta dokunulamaz bir kavramdır. İliklerimde oyalanırcasına kalkıp göz kırparım ritmin en hoş ahengine.İşte tam bu anda mutluluğun zirvesinde turladığımı farkederim fakat yaşadıklarım ve geçmişim gözümün önüne geldiğinde tekrar içlenirim hareketsiz huzursuzluklarımla. Tamam şimdi olması gereken anımdayım...
Azrail birgün çıkıp gelecek biliyorum. Müziğim yanıbaşımda, sesli bir şekilde, kalbimin en saf tarafına dokunurken ben azraile eşlik etmek zorunda kalacağım. En mutlu ölüm böyle olsa gerek... En huzurlu olanı,en narin olanı,en sevgi dolu olanı...