ONU GÖRMEK
Bir ayrıcalıkmı acaba diye düşündü.. niye bu kadar zor onu görmek? görünmekmi istemiyor acaba.. saklanmaktanmı hoşlanıyor.. ölürmü yani birazcık ortaya çıksa ne olur yani.. acaba bu aşkınmı dese.. yoksa sevgininmi, tutkununmu.. aşkmı bu, sevgimi tutkumu? inatmı bu yoksa, ha inatmı? kendiside tam olarak bilemiyor bunun ne olduğunu.. bazen unutuveriyor onu, aklından çıkıyor.. hiç düşünmüyor, hatta kızgınlık duyuyor.. sonra yine birdenbire düşünmeye başlıyor.. aklında hep o var.. ama önceki aşkları gibi değil.. öyle azap veren, ateşli duyguları yok ona karşı.. daha rahat, huzur verici bir duygu bu.. önceki aşklarını hatırlıyor kıyaslıyor bazen.. sabahlara kadar ağladığı aşklarını, hergün durmadan mektuplar yazıp, hayaller kurduğu yıllarını hatırlıyor.. midesi bulanıyor, hatırlamak istemiyor, kendinden utanıyor tiksiniyor.. yok yok bu öyle değil.. yaşlanıyormuyum yoksa? yada bu onunla ilgili birşeymi? belkide onun gibi sakin, hanımefendi birine hiç rastlamadım.. bu da doğruydu önceki kızların hepsi birbirinden deliydi aslında.. sonrada toplum insana sorusunu soruverirdi.. bu yaşına kadar niye bekar kaldın sen? ne cevap verirsin sen şimdi bu topluma.. ne söylersen söyle nasıl olsa seni anlamaz.. aykırı olursun sonra, sen olmasanda bu toplum zorla yapar seni merak etme.. hiç çaba gösterme dostum boşver, yırtma kendini.. nasıl görmek istiyorsa öyle görür seni bu toplum.. kendini parçalasan kar etmez.. onun için sal gitsin be sal oğlum sal.. yaşa bu dünyada babanın eviymiş gibi.. hem ne olur yaşamasan.. kime yaranacaksınki.. iyimi diyecek iyimi bilecekler seni.. hem bilseler ne olur.. onu düşünmek neden bu kadar rahatlatıcı, bu kavgaların, nefretlerin, pisliklerin dünyasında.. o mu başka türlü bir insan yoksa senin hayal gücünmü onu bir yerlere koyuyor.. asıl soru buydu işte, asıl soru buydu......
Günlerden cumartesi.. bugün biraz eğlenmeli, haftanın yorgunluğunu atacak birşeyler yapmalı.. bir deniz kenarı iyi olur.. neden olmasınki.. şehir merkezinde dolaşıp duruyordu.. kalabalığın içinde.. hava sıcak, bunaltıcı.. arabalar insanlardan fazla sanki, şehir insanı daha bir boğuyor bu havalarda.. arabalar sanki üstüne üstüne geliyor.. insanlar seni ezip geçecek gibi.. insanlardan kaçıyorsun, arabalardan.. herşeyden kaçmak istiyorsun.. bankamatiğin önünde durdu.. beş kişi sıra bekliyor.. oda girdi sıraya.. güneşin altında sıcak.. ter bastı, kaşıntı bastı, patlayacak gibi.. ne kadar yeter acaba , çek işte oğlum bol bol çek.. bekarlığında avantajı bu işte eğlenmeye bol bol para kalıyor.. şimdi kaçmalı bu manyak şehirden, bu şehir istanbula benzemeye başladı kaçmalı.. yine geri dönsende birkaç saatliğinede olsa kaçmak güzel.. bir otobüse atlıyor, otobüs tıklım tıklım dolu.. önünde 45 dakika sürecek bir yolculuk var.. malesef ayakta duracak.. çünkü oturacak yer yok.. iki adam aralarında konuşuyorlar.. konu su sıkıntısı.. hemen atlıyor lafa, sabırsızzz.. bu milletin altı ay suyunu keseceksin ki koksun hepsi koksunnn.. neden dersen, bir git şimdi umumi halkın kullandığı yerlere hastanelere, okullara, devlet dairelerine, tuvaletlere gir, çeşmeler açık boşa akıyor sular, deniz olsa dayanmaz be.. keseceksin altı ay kii.. adamlar pis pis bakıyor.. ben diyor gönülden isterim bunu, altı ay, yok yooookkk yetmez bir sene kesmeli bir seneeee.. bir kadın gülerek atlıyor lafa, oğlum be kokuttun milleti ya.. etraftakiler gülüyor.. boşverrr.. görür bu millet, gülün bakalım gülün siz, gülünnnnn.. otobüs bir tepeden viraj aşağı sağa dönüyor.. ve işte o zaman denizi görüyorsun.. sakın şaşırma..
Otobüsten iner inmez bir deniz kokusu geliyor burnuna, buram buram.. bir rüzgar esiyor serin.. ohhh be hayat bu işte.. yaşamak böyle birşey.. bir öyle bir böyle.. zorlu bir haftadan sonra buda olmasa çekilirmi hayat.. ayakkabılarını boyatıyor herzamanki boyacıya.. boyacıda bir muhabbet varki şeker gibi, yıllardır müşterisi onun.. bu bile bir zevk be, bu bile.. şu zavallı adamın anlattıklarını dinlemek bile.. onun dünyasına girmek bir an, onun gibi düşünmek.. deniz sahiline dizilmiş sıra sıra meyhaneler.. hangisine girmeli bugün? hepsi tanıyor onu, buyur ediyorlar.. birini seçse öbürü darılıyor, işin zor kısmıda bu işte.. gir birine ya gir işte, kırk parça olamazsınya, gir birine gitsin.. bir meyhana bütün kapılarını açmıştı denize karşı.. öndeki masa boştu, selam verip oturdu....
Bir bira söyledi buz gibi, yanına patates kızartması, üzerine pudra şekeri dökülmüş çilek.. türk sanat müziği çalıyor radyodan.. eski şarkılar eski sesler.. karşıda deniz, sahil yolunda insanlar geziyor.. ileride denizin üstünde martılar çığlık çığlağa.. bir balıkçı kayığı geçiyor sahile yakın.. bir rüzgar esiyor buram buram deniz kokan.. neden böylesin güzel kız? neden böyleyim ben? bozuk paralarla ilgili birşeymi var aramızda.. sana altmış kuruş borcum var biliyorum.. borcumu ödemeye param değil cesaretim yok.. söyle bana güzel kız.. ne olacak bizim halimiz?...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.