Şimdiye kadar hiç kimse taklit yoluyla büyüklüğe ulaşamamıştır. -- samuel johnson
gürhan
gürhan
@gurhan

BİR TULAVET HİKÂYESİ

9 Nisan 2009 Perşembe
Yorum

BİR TULAVET HİKÂYESİ

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

617

Okunma

BİR TULAVET HİKÂYESİ


Doğu’nun ücra köylerinden bir köy ve mahrum okullarından bir okul. Burada görev yapmaya çalışan fedakâr ve cefakâr öğretmenler Güzel Türkçemizin pırlanta gibi beyinlere işlemesi ve oradaki çocuklarımızın daha düzgün düşünüp daha düzgün kendilerini ifade edebilmeleri, için gerçek bir savaş vermektedirler. Sadece silahla olmayan topyekûn; kalemle, kitapla, kültürle, oyunla, şiirle, sporla olabilecek bir savaşın içinde değişimin ve güzelliğin mimarları olmak için sabretmekte ve sabrın meyvelerini almaktadırlar. Bir görüntü izledim paylaşım sitelerinin birisinde. Bir gönderi; öğretmen olmak diye adlandırılmış.
“Ben tulavete gidebilir miyim örtmenim?” diye seslendi küçük Rüzgâr. Kapkara gözleri ve güler yüzü ile… Genç öğretmen, çocuğun bu yanlış telaffuzunu düzeltmek adına “Sana müsaade edeceğim ama önce tuvalet sözcüğünü doğru yazman ve doğru söylemen koşuluyla” dedi. Küçük Rüzgâr tahtaya kalkar, seyyar bir şekilde salınıp duran kara mı kara tahtaya. Talihleri de o kara tahtı misali.
Öğretmen sorar tekrar: “Nereye gideceksin Rüzgâr?”
Bizim biraz muzip bakışlı, biraz mahcup tavırlı Küçük Rüzgâr. “Tulavete” der mahcup ve içten bir gülümseme ile.
Öğretmen tekrarlatır: “Tulavet değil, tuvalet!” diye. Bizimkisi “Tulavet” der yine. Bu onlarca kez şifahi olarak tekrarlanır durur ikisi arasında. Ne bir bıkma, ne bir azarlama, ne de pes etme; hiçbir olumsuz duygu cereyan etmez. İkisi de son derece kararlı ve son derece inatçı bir halde savaşırlar. Diğer çocuklar müdahale etmeye çalışsa da öğretmen müsaade etmez. Küçük Rüzgâr bu savaşı kazanacaktır, inanıyor çünkü.
Önce defalarca tekrarlar ama düzeltemez tulaveti. Sonra öğretmen; “yaz bakalım.” der “tuvalet”diye. Bizimkisi bozuk plak gibi yine: “Tulavet.” yazar tahtaya. Öğretmen ise yine sebat ederek; “tulavet” der. Küçük Rüzgâr gülmeye başlar;”Örtmenim işte sende dedin tulavet.” Öğretmen; “Yanlış söyledim be oğlum, sen yüz kere söylüyorsun da bir şey yok ben bir kez yanlış söyleyince hemen kikirdiyorsun. Ah şu öğrenci milleti.”
Diğer çocuklar müdahaleye hazırdır ama öğretmen onları durdurur yine. Er geç söyletecek ve yazdıracaktır Rüzgâr’a. Bundan adı gibi emindir ve kararlıdır bir dava adamı gibi.
Onlarca kez tekrarlar öğretmen “tulavet değil tuvalet” diye. Öğretmen; “Tu va” diye hecelerken Rüzgâr ise; “Tu la” diye heceler. Öğretmen hızlı bir şekilde; “tu va tu va tu va” derken Rüzgâr ise; “tu la tu la tu la” der hızlıca. Güler misin ağlar mısın bu hale? Öğretmen: “v nasıl yazılır Rüzgâr, baksana fişlere!” diye seslenir.
Rüzgâr bir “v” tutturur dudaklarında “Ve ve ve ve ve ve” diye. En nihayetinde kopya yolu ile bir göz aşırması ile v harfini bulur ve hemen yazar “tu va let” diye. Doğru yazar ahiri.
Öğretmen; “Şimdi söyle bakayım Rüzgâr, sen nereye gideceksin?” diye sorar sil baştan. Başına bela almayı seviyor herhalde öğretmen! Bizimkisi. “Ben tulavete gidebilir miyim?” diye yine aynı teraneye döner. “Tulavete tula… yok yok tuvalete gidebilir miyim?” diye yarı yolda düzeltir kelimesini. Öğretmen tekrar heceler.”Tu va let” diye… Çocuk yine “Tulavet. Tu ve tu lanet olsun.” der gayri ihtiyari. Öğrenci tekrar “tu la tu la” der. Bir iki ara gazı verir lakin getiremez gerisini. Bir kez daha dener ve kahrolası o kelimeyi söyleyiverir birden: “Tu va let” diye çığlık atar, sıkışmıştır belki de.
“Ben tuvalete gidebilir miyim?” der hemen Rüzgâr. “Kime söylüyorsun bunu?” der öğretmen. Rüzgâr “sana” der ama hemen toparlar “size” “Ben” yan gözle tahtaya bakar “Tu va le te gidebilir miyim?” der kafasını bir o yana, bir bu yana sallayarak öğretmenine.
En sonunda öğretmen kabızdan beter bir hale getirdiği Küçük Rüzgâr’a “Tuvalet” sözcüğünü öğretmenin vermiş olduğu gülümseme ve mutluluk ile: “Gidebilirsin Rüzgâr, sen bunu hak ettin.”der. Lakin Rüzgâr: “Ben gidim.” demiştir ve cümlenin sonunu dahi duymamıştır.
Eğitim şart değil mi a dostlar!

Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir tulavet hikâyesi Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir tulavet hikâyesi yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR TULAVET HİKÂYESİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
işteöylebirşey
işteöylebirşey, @isteoylebirsey
9.4.2009 23:34:59
tuvalet kelimesi önemli tabi de doğunun bir ilçesinde 4. yılım,tuvalet adabını öğretmeye çalışmaktan henüz kelimeye fırsatım olmadı:)
güzel bir paylaşımdı.saygı ve selamlar..
suzan can
suzan can, @suzancan
9.4.2009 23:28:45
mutlaka şart ama hoşgörü dairesinde...

tebrikler derim..
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.