- 1052 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
SAYGISIZLIĞIN MAZERETİ OLAMAZ
Dün, arabayla bir kavşakta kırmızı ışıkta durmak mecburiyetinde kaldım. İnanın, daha yeşile geçmeden sarı yandığında arkamdaki minibüs sinirli bir tarza üç dört defa kornayla hareket etmem için beni ikaz etti. Oysa inanın, daha yeşil görünmemişti bile. Sonrası, tabii ki olay münakaşaya döküldü.
Kendisine, acil bir işi olabileceğini, fakat bu şekilde davranmasının karşı tarafı rencide ettiğini söylediğimde daha büyük bir tepki gösterdi. Aşağıdan alışım ona cesaret vermiş olacaktı. Sonrası, hiç de hoş değildi.
Mizaç olarak asabi bir insanım. Ama yılların birikimi sonucu birden patlamayıp, ilk önce karşımdakinin o hareketinin gerekçesini öğrenmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Arabada zamana karşı savaş verilen bir hasta, bir yaralı veya hayati başka bir sorun olabilirdi. Öyle bir durumda, sinir sistemi bozuk olması doğal olan şoföre bir yere kadar anlayış da gösterilebilirdi. Ama, sırf karşısındakini aşağılamak için yapılan bir davranış olduğu anlaşıldığında sessiz kalmayıp haddini bildirmek de şart oluyordu.
Bu günlerde, sağda solda yürürken, karşınızdaki insanların yüzlerindeki ifadelere lütfen dikkat edin. Ancak, ellide birinin suratında belki bir tebessüm görebilirsiniz. O da kesinlikle bu günlerde oluşmayan ve geçmişte yaşanan bir hoşluğun hatırlanması dolayısıyla olabilir.
Yurdum insanının bu günkü durumu, büyük bir ihtimalle krizin yarattığı ağırlaşmış hayat şartları dolayısıyla olsa gerek. Ve tabii ki bozuk bir sinir sistemi, bir çok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Bu durum da mutlaka sonunda bir sağlık sorununa dönüşüyor. Ama bu günlerde öyle şeyler oluyor ki, bu defa sinirlenmemek anormal bir davranış oluyor. Dün yıllardır kullandığım bir baş ağrısı ilacını almak için eczaneye gittiğimde reçeteye bağlandığını söylediler. Düşünebiliyor musunuz, başınız ağrıdığı zaman vizite ücreti ödeyip doktora çıkarak o ilacı alabileceksiniz. Kızmak mı gülmek mi lazım bilemiyorum. İçindeki kodein dozuna baktım, taneyle değil kutusuyla yutsanız şu atmosferde yüzünüzde belki bir gülücük oluşurdu.
Çocukluğumu hatırlıyorum da, İstanbul gibi bir metropol de, vapurda, tramvayda, otobüste, hatta yolda yürürken birbirlerini hiç tanımayan insanlar karşısındakine gülümser selam verirlerdi. Bu bir yerde insan olmanın gereği kabul edilirdi. Oysa şimdi aynı apartmanda, kimse kimsenin suratına bakmıyor.
Ben şahit olmadım ama rivayete göre Kadıköy’den kalkan 8,15 vapuru mutlaka yarım saat veya kırk beş dakika geç kalkarmış. Gerekçesi de, vapurla iskeleyi bağlayan köprüde herkes birbirlerine rica ederim siz buyurun şeklinde yol vermesinden dolayı oluşan bir gecikme imiş.
Sevgisizliğin gerekçesini bir yere kadar belki anlaşılabilir ama saygısızlığın asla mazereti olamaz.
YORUMLAR
Bence dupeduz terbiyesizlik.cok haklisiniz bundan on sene evvel annem kalca kemigini kirdi sekeri oldugu icin iyi olmasi zaman aldi .Hava alsin diye koluna girdik derken kadini ve ben yuruyoruz arti rahmetli annemin elinde baston bir genc kiz resmen gelip omzuna carparak gecti ne bir pardon demek ne ozur dilemek sastim kaldim ama bir hirsla ben donup "Eger sen bu uc buyuk insani gormedigini idda edersen ,sana soyleyecek bir sey var burasi Istabul git o zaman kendine dag"da bir hayat kur "dedim eger biz yaninda olmasa idik kadincagiz yere dusecekti.
yaziniz cok guzel yine guzel bir paylasimdi.
Saygilarimla
NILGUN tarafından 4/11/2009 8:04:27 AM zamanında düzenlenmiştir.
yerden ğöğe kadar haklısınız,saygısızlığın mazereti olmaz...
...fakat insanoğlu saygısızlık yapıp yapıp,huyum böyle,sinirliyim,hayat şartları,uykusuzum,açım..vs.vs.gibisinden bahaneler üretiyor...ürettiği bahaneler, başkalarıa geçerli mazaret gibi gözüktüğü için de saygısızlıklar devam ediyor...Allah tan anlayışlı insanlar sayesinde denge sağlanıyor...
saygı ve selamlar...güzel bir paylaşımdı...