- 382 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
karalamalar(9)
Bugün hava bulutlu olmasına rağmen iyi sayılır.Çadırlarımızı sabah saat sekiz gibi kurmuş
olduk.Her ihtimale karşı naylonlar da çadırın üzerine gerildi.Çünkü son iki gündür yağmur-
dan perişan olmuştuk.Akşama kadar yağmur yağdığı gibi arada bir zamansızca ortaya çı-
kan fırtına ile de boğuşmuştuk.Arkadaşlara şöyle bir göz gezdirdim.Mehmet abinin yeri boş
duruyor.Bu saate kalmazdı ama niye yoktu.Merak ettim.Yandaki Ömer’e sordum."-Bilmi-
yorum" dedi. Kendisine telefon açtım. Bana "-Ayhan,bugün gelmeyeceğim.Hastanelik duru-
mum var da" dedi. Tekrar sorduğum da "prostat " ameliyatı olacağını söyledi.Eee, insanın
yaşı elliyi geçince prostat başa bela oluyor.
Şalcı Ahmet abi,yine entel konuşmalarına başladı.Yanındaki pazarcı ile partilerin seçim
sonuçları ile hararetli bir tartışmanın içerisine girmişler.Birbirlerine kendi partisinin da-
ha üstün olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu.Şalcı Ahmet,konuşurken ekonomik rakamlar
sunuyor,bilimsel terimler kullanmaya çalışıyordu.Onun özelliği de oydu.Pazara gelirken
yanında iki günlük gazetesi kesin bulunurdu.Ne yapar nasıl eder; gazeteleri okuduğu gi-
bi ,bulmacalarını bile çözerdi.Yeterki azim olsun insanın içinde.Kate abla da(Rus),kocası
ile birlikte tezgahına mallarını dizmekle meşgül idiler.Çok iyi bir kadın.Rusya’nın dağılmasın
dan sonra insanlar ekmek derdine düşünce O da Türkiye’ye geliyor.Pazarcı Remzi ile ev-
lenip bizim vatandaşımız oluyor.Kültürlü bir kadın.Rus klasiklerinin tamamını okumuş.Za-
man zaman onunla komünizmin kendilerine zararları faydaları hakkında sohbetlerimiz ol-
muştur.İçimizden biri gibi. On yıldır pazar arkadaşımız. Çocuğun okul saati yanaşınca
hanım, beni: "hadi sen eve git.Çocuğu okula hazırla." dedi.Emir büyük yerdendi. Pazara tek
rar dönmek üzere ayrıldım.İki yüz metre ilerdeki ucuz halk ekmek büfesinden ekmek al-
sam iyi olacaktı.Elimdeki beş lirayı ekmekciye uzatırken: "-Sakızdan çıkma beş lirayla bana dört ekmek verir misin " dedim.Ekmekçi,bu sözüm üzerine :" -Sorma kardeş.Dün oyuna
getirildik.Müşterinin biri sahte beş lira yutturmuş." Bakıyım paraya" Paranın renkli fotoko-
pisini vermişler ekmekçiye..Hayatta ne oluyor,neler...
Sitemizin içine girdiğimde sütçümüzün geldğini gördüm.Sitenin bütün kadınları,kuyrukta
bekliyorlardı.Adımlarımı hızlandırdım.On litre süt almam gerek.Yoğurt ,biraz da sütlaç
yapmalıydım.Kesinlikle marketin yoğurdunu tavsiye etmem.Katkı maddesi çok oluyor,marketin yoğurtlarında.Kızım da beni görünce yüzünde gülücükler saçtı.Kendine
güveni geldi.Biraz sonra sütü ocağa koymuş,kızımın karnını doyurmaya çalışıyordum.Okul
saati de yanaşmıştı. Ocağın ateşini kıstım.Ben, okuldan dönene kadar süt taşmasındı.
Geri geldim.Sütü yüksek ateşte kaynattıktan sonra indirdim. Soğumasını beklemem gerekiyordu.Hafif ılıklaşınca bir kaşık yoğurdu maya yerine kullandıktan sonra kabın etrafını bir bezle sarıp bir gün beklemeye alacaktım.Bu ara da Edebiyat Defterini bilgisa-
yarda tıkladım.Neler var neler yok.Bakmalıydım.İster istemez " günün yazısı " seçilmiş
bir yazı için gönderilen bir yorumcunun yazdıklarına kafam takıldı. "....Ben,seni nasıl geç
farketmişim.Özellikle ben" diye vurgusunu yapıp devam ediyordu.Aman ALLAHIM bu nedir
ya.Nasıl bir hastalıktır.Kendini beğenme hastalığı. "Özellikle ben"demesi kafamı karıştırdı.Sen kimsin kardeşim .İki yazı yazı yazmakla ne gibi bir ayrıcalık görüyorsun kendinde.Elin ecnebisi, Aya gidip geliyor da yine alçakgönüllülüğünü bırakmıyor.Sen de iki şiir göndermek iki öykü yazmakla canavar kesiliyorsun.Neyse sütüme mayasını çalmalıydım.Zamanını geçirirsem,yoğurt kıvamını kaybedebilirdi...
Ayhan SARIKAYA
(08.04.009 GÜNLÜĞÜMDÜR.)