CAHİT AMCA YAPTI BUNU BANA
Sevgili Cahit Sıtkı Tarancıyı da, sevgiyle ve çocukça bir gülümsemeyle anıyorum...
Sen de şairmişsin Cahit Amca... Ben korkuyorum şair olmaya. Bir uçurumun kenarında, boşluğa 45 derece açı ile durmak gibi şairlik... Ben bu yüzden uçurumu görüp evime kaçıyorum... Şair olmaktan çok korkuyorum Cahit Amca... Kimse bilmiyor ama sana söyleyeceğim, şairler sır tutar, yükseklik korkum var benim...İnan, inan...Zaten çözsen çözsen, bu cümlenin hıçkırığını sen çözersin...
Nur ol amca... Nur ol...
Tokat at alnıma, kendime geleyim. Haydi, durma, şakaklarıma üfle ne olur. Cahit amcanın şiirinden sonra ödleğin teki oldum. Biliyor musun, ayakkabı numaramı bile unuttum. Hatta geçen gün üç yıllık kocam olan banka kartımın şifresini de unuttum. Evet, benim kocam bir banka kartı. Zaten para verip, gidip cüzdanımda sabah akşam yatıyor. Yaptığı tek şey, o banka deliğine girip çıkmak... Kahrolası... Parasından başka neyini gördüm ki?
Kocamdan geçtim de, kar yağdığında eve kaçıyorum şimdilerde. Tam bir takıntılı oldum. Ki takıntı demişken, tak fiil kökünden türeyen takıları da hiç sevmem. Şakaklarıma kar takmak mı? Aman Allahım...Aman Allahım mı? Tam bir İngiliz refleksi verdim, tepkilerimde onlara mı benziyorum ne? Kendimi Lost’un seksi bayb’si sandım sanırım. Yok, aslında , yani... Sanırım fobim azdı. Çok feci ağrıyor. Ya ciddiyim, fobim ağrıyor, yardım etsenize... Hiç insanlık kalmamış be... Ben böyle düzenin_______...
Yo, yok. Ben fobisi olanlara üfleyen bir hocayım aslında. Kelin ilacı olsa başına sürerdi cümlesinin vardığı yol mu oldum yoksa? O da zaten varmak için bir anlam, anlamını yedirecek bir ahmak arıyormuş sokakta... Aylak aylak dolaşırken gördüm. Ben de aylağım diye peşimden gelmiş.Ne hallere geldim, neydim, ne oldum... Sahi, neydim ki ne oldum? İnsan, büyük büyük laflar çıkarırsa ağzından sonra da saklanırsa bakmasını engelleyen koca gözlüklerin ardına, ne görebilir ne de kelamı adam gibi açıp dilinin oklavasıyla, içine bir tutam mantık koyabilir...
Tokat at bana, buz gibi bir tokat içir... Kendime geleyim bu cümlelerin ardına...
Anne, dizine yatayım da şakaklarımda kar ara. Karlanmıştır belki alnım. Aman ha, harflerden korkarım çok, karlanmış derken r ve l arasına münasebetsiz bir a girmesin. Bir de yeni fobi çıkarmayın bana kelimeler, size içimi döktüğüme pişman etmeyin beni...
Onu boşver de eczaneden kar ilacı alayım diyorum. Üzerine biraz sirke dökeriz. Sonra da kaynar su ile yıkarız, vahşice ölürler. Yani ben de istemem, dünyada bu kadar vahşet varken, bir de ben, katil olayım. Ama ben öğrendiğim kadarını yaparım. Dilime yapıştırdığım şekeri ağzımın içinde evire çevire dövemeyeceksem bir daha ve sırıtamayacaksan kırıtan bir kı... pişkince, şakaklarıma yağan karı döve döve öldürürüm... Çünkü bu yaşayacağım çocuk dışı tepkilerin tek sorumlusu o. Hem, belki onun için daha hayırlısıdır deyip kendimi de avuturum. İnsanlar kendilerini avuta avuta öldürmüyorlar mı başkalarını? Hatta insanlar avuta avuta öldürmüyorlar mı kendilerini?
Neyse anne, bırakayım bu yarım ahlak derslerini de asıl konuya son sürat geçiş yapalım. Ne dersin karları öldürmeye? Ne olur anne? Arkadaşlarım görürse utanırım. Sen büyük insansın, dev bacakların var. Şakak bitlerininse( ki onlar kar olsa da bence)benimkinden az biraz küçük bacakları var.Bacaklarını ayırırım kız senin diyorsun ya, onlarınkini de elin değmişken ayırsan, olmaz mı?
Arkadaşlarım demişlerdi ya; bitlerin testere dişleri varmış, başımızdaki saçları kesip kışın yakarlarmış ısınmak için. Sen bir sürü ezdin de, zerre acımadı ya canın... Ezersin bu şakak karlarını da. Şakaklarıma da bak ne olur anne?
Anlasana korkuyorum. Cahit amcanın şakaklarının koşup alnıma yetişmesini istemiyorum.
Üfleyin şakaklarıma, karlarım dökülsün...
_Bahar Liman_
YORUMLAR
siz bana en güzelini anlattınız,emin olun...var mı ölümden başka...geriye ölümsüz bir yürek kalıyorsa daha ne olsun...şakaklarım da hatırlatsın bana ölümü,ki ben Hak yolunda olayım...
umarım sayfama gelenler de güzel bilgilerinizden faydalanırlar...
siz ve diğer değerli dostlara çok teşekkür ederim.
son olarak;sevgili hazber,yazım anasayfaya düşmedi ama sizi bir yudum gülümsettiyse ,ne mutlu bana...
çok sevgiler...
Şakaklardaki kırlarla ilgili biraz birşeyler yazayım. Hz. Ali efendimiz bilirsiniz Peygamberimiz tarafından İlmin kapısı olarak şereflendirildi. O yüce insanlar tevekkülü şiâr edinmişlerdir. Parasını vererek bir adam tutar yani maaşını cebinden vermek kaydı ile. O adamın işi her sabah gelip ; Ölüm de var ya Ali demek suretiyle ölümü hatırlatmaktı. Belli bir zaman sonra Hz Ali o adama ; Senin işin tamamlandı artık, işine son veriyorum dedi. Sebebini sorduklarında bu gün aynaya baktığımda saçımda bir beyaz tel gördüm, artık o beyazlık bana ölümü daha çok hatırlatacaktır der. Fani bir dünyada fani olan bizler ölümü hiçbir zaman unutmuyoruz. Ben de sana neler anlattım böyle. Süleyman Abisi Bahar guzusunu üzdümü acaba.? O güzel yüreğin ölümsüzdür bilirsin. Saygılarımla.
:)
işte budur...kardelan26 da böylesi güzel yorum yapar:)belki de takıntıları kısalttı ömrünü, olabilir mi?ne çok hayal kurup hayata dair,tadamadan yok oluyoruz değil mi...var olmak için yok oluyoruz hem de...
dediğiniz gibi...o kırlarda,şakak yollarında ,güzel anılarımız hep gülümsesin...aynalarla dost olalım,kendimizle,hayatla,anılarla...ömrümüz hayırla dolsun inşallah ,hepimizin...
bir daha takmam karları:)onlar takılırsa bana ,eyvallah...yüz vermesem de,eninde sonunda şakaklarım onların:)
çok sevgimle...
Cahit Sıtkı amca'nın da takıntıları varmış meğer. Yaş otuzbeş, yolun yarısı eder derken kırklı yaşlarda ölümü tadacağını bilememiş, ömrü yetmiş yıl olarak hesaplarken karlarla tanışır tanışmaz ebedi aleme göç etmiştir. Karlardan korkma, Ömrün inşaallah uzun olur da bir sabah gülen gözleri ile aynada merhaba der sana. Şakaklara yağan karlar yaşanmışlığın tatlı hatıraları olsun Kutluyorum güzeldi yalnız biraz takıntılıydı, hayata dair.!
Penceremde beslediğm cevabı demişsiniz yaa...
Bir an, kuşlara ekmek vermişim gibi hissettim pencere yanında :)
Çok sevdiğim bir şeydir... İnanın, o yaban güvercinleri, kumrular ve serçeler alışınca korkmuyorlar...
Pencereyi açıp kuzummm diye seslenince bir de bakıyorsunuz; yavaş yavaş gelmeye başlıyorlar.
Bir zaman sonra kendiniz sofraya oturmadan önce onları düşündüğünüzün farkına varıyorsunuz...:)
İşte huzur...
Rom@ntik tarafından 4/8/2009 1:16:56 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ben korkuyorum şair olmaya. Bir uçurumun kenarında, boşluğa 45 derece açı ile durmak gibi şairlik... Çok uğranılası bir yer değil ama,sahiden geçmiştim ordan ben de bakamamıştım.Aklı kayar insanın bir kızak gibi...Cahit sıtkı bahane..Hikaye içinde onca hikaye okudumki.Hala kar mı var oaralarda?...Kutladım efendim.Selam,saygı...